Your time is up traduction Turc
422 traduction parallèle
Your time is up.
Süren doldu.
Talk back when your time is up!
Senin dilin fazla uzadı!
Your time is up.
Süreniz doldu.
Your time is up, Kingsley!
Zamanın doldu, Kingsley!
Your time is up. You can't.
Zamanın doldu.
- Hello, Carl. - I'll be back when your time is up, Mrs. Abbott.
- Zamanınız dolunca geri geleceğim.
Your time is up.
Zaman doldu.
Hotels of this sort aren't interested in you when you come in, but when your time is up...
Bunun gibi oteller ne zaman geldiğine değil vaktinin ne zaman dolduğuna bakar...
Applicants, your time is up.
Adaylar, zamanınız doldu.
Your time is up, Mr. Cresnic.
Zamanınız doldu, Bay Cresnic.
Captain Kirk, if you check your chronometer, you'll see it is 2823.8. - Your time is up.
Gördüğün gibi 2823.8 oldu Süreniz doldu.
You don't realise your time is up
Canına mı susadın sen?
Your time is up Mehmet.
Vaktin doldu Mehmet.
It seems your time is up for today.
Bugünlük vaktimiz bu kadar.
Gentlemen, your time is up!
Beyler, zamanınız doldu!
Ah, here you are again, my dear. Your time is up.
Ah, işte yine burdasın tatlım.Zamanın doldu.
- Sorry, your time is up.
- Üzgünüm, süre doldu.
- Sorry, your time is up.
- Üzgünüm, süren doldu.
When that cigarette burns out, your time is up.
Sigara sönünceye kadar, vaktin dolar.
Your time is up.
Zamanınız doldu. Uymuyorsunuz.
I'm afraid your time is up.
Maalesef zamanınız doldu.
And your time is up.
Ve süren de doldu.
Your time is up.
Senin vaden doldu.
And when it's your time, your time is up.
Sizin vaktiniz gelince, siz de öleceksiniz.
Your time is up, Captain.
Zamanınız doldu Kaptan.
- When is your time up?
- Ne zaman çıkıyorsun?
The time to make up your mind about people is never.
İnsanlar hakkında karar verme zamanı yoktur.
When the time is up, if you haven't delivered that document to me properly signed... I shall shut off your air and go on my way.
Süre dolduğunda, belgeyi imzalanmış olarak vermezsen havanı kapatıp yoluma devam ederim.
Your time is nearly up, Thorndike.
Süren neredeyse doluyor, Thorndike.
So all I can say is to consider that every time you look up at that building you're in a position to point with pride and... - that you'll find it is to develop your reflexes.
Tek diyeceğim o binaya her baktığınızda elinizle gösterip gurur duyabilirsiniz reflekslerini geliştirmek için olduğunu anlayacaksın.
Don't get them fired up all the time. Best thing on our side is your pretty face.
Sürekli sorun çıkarman yerine güzelliğini kullanmanı öğrenmen lazım
The time to make up your mind about people is never.
İnsanlar hakkında asla yargılı olamazsınız.
Now for the first time in your life when there's any reason to come up here, all you can think of doing is...
Şu an ömründe ilk defa buralara çıkmana bir sebep olmuş, oysaki aklından geçen şu...
Every time a particularly sensational execution is about to take place your campaign for the abolition of capital punishment seems to flare up.
Ne zaman sansasyonel bir idam gerçekleşecek olsa sizin idamı kaldırmaya yönelik çabalarınız alevleniveriyor birden.
Seeing your belly will make my granny realize her time is up.
Karnını görünce ninem zamanının tükendiğini anlayacak.
Tennyson, you can talk, your time is up.
Tennyson, artık konuşabilirsin.
What is your husband up to this time?
Eşiniz bu sefer ne çekiyor?
By the time your Big Wing is up... the enemy have hit their targets and are on their way home.
Büyük Kanat havalanana kadar düşman hedefini vurup evine döner.
whatever it is you are... your time " s up.
her ne isen...
This is the third time in two years we've had to patch up your patients.
Son iki yıl içinde üç kez hastalarına müdahale etmek zorunda kaldık.
Is this your first time up here?
Buraya ilk gelişiniz mi?
Well, I've taken up too much of your time as it is.
Şey, yeterince vaktinizi aldım zaten.
The snow is all glazed over. But you'll be able to drop through up to your neck at any time.
Her an kayıp boynunu kırabilirsin.
Now is the time to stand up for your rights!
Haklarınız için ayağa kalkma zamanı.
You must remember as you grow up the most opportune time to strike your enemy is when he is happiest
Büyüdüğün zaman sakın unutma! Düşmanına saldırmak için olan en elverişli zaman... en mutlu olduğu zamandır
So your team takes up all your time? Today is a special day.
Yani işiniz tüm zamanınızı alıyor, öyle mi?
I don't have time to explain it all to you now, Tanya, but your boss's chief of security is up to his Bahamian bank accounts in industrial espionage.
Fakat patronunun güvenlik şefi Bahamadaki hesaplarını endüstri casusluğu ile dolduruyor.
Maggie, this is the last time that I put up with your discourtesy.
Maggie ; bu, saygısızlığına son katlanışım olacak.
All you gotta do is tighten up on your grip and take your time.
Sadece daha sıkı tutup sabırlı olmalısın.
For your information, I am not seeing anybody, but the guy that knocked me up and ran this time is ten times classier than you.
Haberin olsun, kimseyle görüşmüyorum ama bu kez beni hamile bırakıp kaçan adam senden 10 kat daha kibar.
You put your hands on that girl one more time, I'm gonna show you where that gun of yours is gonna end up.
Eğer o kıza bir daha dokunursan, o silahın nereye gireceğini gösteririm sana.
your time has come 33
your time will come 36
your time's up 35
your time 40
time is up 41
is up 16
your phone 169
your honor 7894
your hat 64
your own 34
your time will come 36
your time's up 35
your time 40
time is up 41
is up 16
your phone 169
your honor 7894
your hat 64
your own 34
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your tea 43
your mum 57
your name 485
your sister 409
your majesty 3240
your mother 885
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your tea 43
your mum 57
your name 485
your sister 409
your majesty 3240
your mother 885
your mom 327
your old man 28
your dad 423
your point being 45
your mother is dead 28
your highness 1544
your mind 60
your brother 593
your heart 112
your face 246
your old man 28
your dad 423
your point being 45
your mother is dead 28
your highness 1544
your mind 60
your brother 593
your heart 112
your face 246
your call 269
your father called 16
your friend 527
your voice 78
your lunch 18
your wedding 23
your hand 189
your father called 16
your friend 527
your voice 78
your lunch 18
your wedding 23
your hand 189