Almak mı traduction Anglais
11,042 traduction parallèle
Bebişini geri almak mı istiyorsun?
Do you want your baby doll back?
Almak mı?
Uh... take it?
Ama sana şunu sorayım, havlu almak ister miydin?
Would you like to buy a towel?
Ya da internet üzerinden tanımadığımız birini İşe almak,
Excuse me. Or maybe hiring someone sight unseen over the Internet was a bad idea.
Evet, tabii ki, ı sosisli yeme tutamadı, Ama yine de ı işe almak için hot dog satıcı yürümek zorunda kaldım.
Well, obviously, I couldn't keep eating hot dogs, but I still had to walk past the hot dog vendor to get to work.
Şimdi en paris kendimizi almak ve bu giovanni bulalım.
Now let's get ourselves to Paris and find this Giovanni.
Üzgünüm, doktor, ama biz Havaalanına almak lazım.
Sorry, Doc, but we got to get to the airport.
I sadece yardım almak gitmelerini söyledim.
I just told them to go get help.
Bunu tacımı emniyete almak için kullandım, sen de yeniden güç kazandın.
I used it to solidify my throne, and you regained power.
Ben olsam utanç içinde ölen bir kız kardeşin öcünü almak için kullanırdım.
I'd have used it too, to avenge a sister who met a shameful death.
Hayır tatlım, senin hedefin benden bilgi almak ama beni iyi besledin, bu yüzden sanırım sana bir iyilik borçluyum.
Darling, you aim to suck me dry of information, but you fed me well, so I suppose I owe you a favor.
Buluşma yeri ; yarın öğleyin Rus elçiliği önü cevaplarımızı almak için.
Meeting place is the Russian embassy tomorrow at noon to demand answers.
Ben bu riski almak istemiyorum.
Well, I'm not willing to take that risk.
Planım Flash'ın yardımını almak ve o yardımla Zoom'u durdurmaktı. Planım başarısız oldu ama.
And use that help to stop Zoom, and my plan failed.
- Pardon, bu tişörtü almak için karar verdim. Ve karar verdiğimde, direkt atılırım.
Sorry, I've made a decision to go for that shirt, and when that happens, it is on.
- Mısırlarını almak kötü bir fikirdi.
It was bad business, taking their corn.
Yardımımı almak için geldiniz.
You came here because you need our help.
Senin canını almak yeter bana.
I'm happy just to take your life.
Oh, hey, bize bazı peçete almak sakıncası var mı?
Oh, hey, do you mind getting us some napkins?
Ben senin umutları almak için değil seni uyarmıştım.
I warned you not to get your hopes up.
Ve odamı bana geri vermediğin için buraya sığabilecek tek şeyi almak zorundaydım.
And since you're not giving me my room back, I had to buy the only thing that would fit out here.
Hava almak için dışarıya çıkmayacak mı?
Step outside for a breath of air?
- Hint yemeği almak için çıktığımı sanıyor.
She thinks I'm out picking up Indian food. What is it?
- Köle yeğeniniz Uhtred efendim yaşıyor. - Geri almak mı?
- Buy back?
Almak için iki kişiyi öldürmek zorunda kaldım.
I had to kill two men to get it.
- Doğum günün için sana bir takım Christmas süslemeleri almak üzereydim.
I think I'm good until December.
Arkadaşlarım Bankova Sokağı'na gideceklerini söylediler. Kızların dövülmesinin öcünü almak istiyorlardı.
My friends said they were going to Bankova Street, because they wanted revenge for the beatings of the girls.
Filmi Joe Blake'ten almak için yardımını ve onu öldürmeyi.
Your help getting that film back from Joe Blake and killing him.
İlaçları almak için sana şantaj mı yaptı?
She blackmailed you to get the drugs?
Bu çok iyi, ama benim teklifim var, hissedarlar ve benim % 20'm onu almak için oylama yapıyor.
That's all well and good, but there's the matter of my tender offer, which is up to the shareholders and my 20 % is voting to take it.
Şekerimi bir yerden almak zorundayım. Özellikle sen bu kadar sıkıcıyken.
I got to get my sugar from somewhere, especially with you being all boring.
Ben almak lazım hastane.
I've got to get to the hospital.
Bana mı öyle geliyor yoksa berber dükkanı kan örneği almak için harika bir yer mi?
Is it just me, or is a barbershop a hell of a good place to get a blood sample?
Sence bunu senden bir şeyler almak için mi yaptım?
You think I did this to take something away from you?
Jethro'nun durumunu kontrol altına almak için her şeyi yapacaktır.
I'm sure that he has everything with Jethro completely under control.
Nefes almak gibi bir şey.
It's like I'm almost breathing.
Mevcut durumu korumaya yatırım yapmış herhangi biri beni hedef almak isteyebilir.
So anyone invested in maintaining the status quo would be interested in targeting me.
Kendinize biraz para almak için bir fırsat mı gördünüz?
Saw an opportunity to get yourself a little payday?
Senin için çaldığım dosyalarda daha çok bilgi almak istediğim bir şey var.
So, those files I stole for you, there's something in there that I want to learn more about.
Muhbirleri manipüle etmek zorunda kaldığım durumlar oldu daha önce. İş bitince uzun bir duş almak isteyebilirsin ama gittikçe kolaylaşıyor.
I've had to manipulate informants before, and... you want to take a Silkwood shower when it's done, but it does get easier.
Ona hep yardım ettik sonuç almak için kendimizi riske atıyoruz.
Every time we help her, we risk putting ourselves closer to the edge.
Virajı almak için yana yatmıştım ve sonraki gördüğüm şey, onun bizim önümüzde olduğuydu.
I'm gonna duck under and get a good drive to the next corner. The next thing you know, he was right in front of us.
Neden bu dersleri almak zorundayım?
Why do I have to take these lessons?
Seni geri almak için her şeyi yaparım.
Anything to get you back.
Yaşadığım yerin ürününden almak istemediğine emin misin?
You sure don't get produce like this where I live now.
Ama parçaları almak için gereken paradan fazla bile kazanmıştım ve onları nasıl birleştireceğimi buldum.
But it was more than enough to buy my parts, and I figured out how to put them together.
- İsmini almak zorundayım.
Yeah, I'm gonna have to write you up.
Daha sonra eve uğrayıp kalan eşyalarımı almak istiyorum.
Um, I was just hoping I could stop by the loft later on'cause I need to pick up the rest of my stuff.
- Tabloyu almak için kiralandım.
- I was hired to retrieve the painting.
Almak için anlaşmadınız mı?
So you're saying you didn't agree to buy it?
Aradığımız şüpheli sadist bir engizitör, yani bilgi almak adına acı verip cinsel ve duygusal açıdan tahrik oluyor.
The unknown subject we're looking for is a sadistic inquisitor, which means that he's aroused sexually and emotionally by causing pain in the service of eliciting information.