Altı mı traduction Anglais
32,637 traduction parallèle
Lakabım, kodes, delik, dam altı
♪ My nickname, the can The slammer, the big house ♪
- Sakin ol adamım, alt tarafı erik suyu.
Take it easy, bro, it's just prune juice.
Şirketinden bir parça da ben aldım bu da demek oluyor ki ya işi bana verirsin ve o şerefsize karşı beraber mücadele edeceğiz ya da onunla bir olup beni alt etmeye çalışacaksın.
I got a piece of your company too, which means you either hire me and we fight that bastard together, or you go with him and you take me on.
- Şu pisliğin lanet kararını alt ettiğini öğrendiği zamanı düşünüyorum.
- I'm just thinking about when this asshole finds out you're gonna blow his bullshit suspension out of the water.
Altı yıl önce bunun gerçekleşmesi lazımdı, ama sonra eyalet, öğretmen emekli fonunu William Sutter'a yatırım yapmaya karar verdi.
That was supposed to be six years ago, but then the state teacher's pension fund decided to invest its money with william Sutter
Altı aydır Henry'i görmedim ve bu görüşmeden de sıkılmaya başladım.
I haven't seen Henry in six months, and I'm getting a little sick and tired of this interrogation.
- Bayıldım. Güzel çünkü dosya odasında altı düzine daha var.
Good.'Cause there's six dozen more in the file room.
Harvey'nin buraya gelmesi için akşam altıya kadar vaktin var yoksa ben de kendi küçük duruşmamı ayarlarım.
You got until 6 : 00 tonight to get Harvey down here or after that, I'm gonna schedule a little hearing of my own.
Zihninde bu bir altı patlar ya da gerçek bir polis silahı mı?
In your mind, is this like a six shooter or like an actual police gun?
Bunu yaparken buz altında yeni bir sıcak akım olabilir.
Could be a new warm current under the ice doing that.
Alenen iyiyken, altıncı hissinle sanki iyi değilmişim gibi hissetmen benzeri bir şey.
It's like you have some sixth sense that I'm not okay... when I so clearly am.
Çünkü korkarım ki şu anda alt katta olan her şey, buzdağının sadece görünen kısmı.
Because everything that's going on downstairs right now, I'm afraid that's just the tip of the iceberg.
Sanırım alt tarafındaki şeye basmalısın.
Oh, I think you just... do it at the bottom.
Tatlım, kuşatma altındayız, 'Zulu'daki Michael Caine gibi.
Sweetheart, we're under siege, like Michael Caine in "Zulu."
Büyünün etkisi altındaydım.
I was under some spell.
Özür dilerim, ben alt tarafı bir temizlikçiyim!
Uh, I'm sorry, I'm just a lovely little chimney sweep!
Yatağın altına baktın mı?
Did you look under the beds?
Onu altı ay canlandırdım!
I played her for six months!
- Silahlarımız kilit altında.
- Our ICERs are in lockup.
Ayrıca Lucy Bauer'ı alt edebileceğini bildiğimiz tek kişi o. Ona ihtiyacımız var.
He's also the only person we know who can take out Lucy Bauer.
Elinin altında şeytanî numaraların var mı hiç?
You got any hell-demon tricks up your sleeve?
Bahse varım altına sıçmışsındır, Muroya.
I bet you shit your pants, Muroya.
Ne yapacağımı bilmiyorum, sanki... sanki beni 2 yıllığına kilit altına almış gibiler belki de daha fazla.
I don't know what I'm gonna do, like... They locked me in for two more years, maybe more.
İşim bitince lavabodaki sabunun altına bırakırım.
I'll leave it in the bathroom later under the soap.
Fabrikalardan ve otomobillerden her yıl altı milyar tondan fazla karbondioksit salımı yapılıyor.
Due to our release through factories and automobiles every year of more than 6 billion tons of carbon dioxide.
Bilimin işaret ettiğine ve yaptığı tahminlere göre adalarımız su altında kalacak. Esas soru şu : Bu konuda ne yapabiliriz?
Given the scenarios and the projections put forward by the science, our islands will be underwater, and so the question is, what do we do about it?
Altı yedi yaşlarımdayken dedem bana Kuzey ve Güney Kutbu'ndaki buzların eriyeceğini anlatırdı. Bunun sonucunda suların yükseleceğinden ve yakın zamanda adalarımızı sular altında bırakacağından bahsederdi.
Back when I was six or seven, my grandpa told me about how the ice in the North Pole and the South Pole will melt away, and as they melt, the water will rise and soon flood our islands.
Hindistan'da ekinleri sular altında kalmış çiftçilerle tanıştım.
In India I met farmers whose crops have been literally washed away.
Şu yol ayrımını hemen geçince bir tentenin altındaydı.
Under some tarpaulin, on the left just past the fork there.
Her şeyi kontrol altına almıştım...
I had it under control.
Buraya dönene kadar liseyi bitirmiştim ve hep el altı işlerde çalıştım. Ve bilirsin, vergi memurlarından elimden geldikçe uzak durmaya çalıştım.
And by the time I got back I was done high school, so I just worked jobs under the table, and, you know, I was just trying to stay ahead of the taxman.
Teknik olarak, tüm dosyalarım sıkı sıkıya kilit altında olmalı.
Technically, my files should be locked just as tight.
Peki söyle bakalım... benim gibi alt düzey bir Kırmızı Bölge programcısı yüce Spiga'nın kaymak tabakası için ne yapabilir.?
So tell me... what can a lowly Red Zone cracker do for the cream of the crop of the almighty Spiga?
İblisi alt eden kişi ben miyim sanıyorsun?
Do you think I'm the one that defeats the demon?
Saat dört idi. Gidip duşun altında durdum.
It was 4 a.m. I went and stood under the shower.
Altı ay boyunca acı çektikten sonra, Her neyse, kaçardım.
After six months of suffering, I would have, anyway, run away.
Altı yaşındaydım.
I was six years old.
İki haftaya kadar önce alt ligdeydim ama şimdi Jimmy Kimmel'ın programındayım ve kendimi de görebiliyorum.
I mean, two weeks ago, I was in the minors, and now, I'm on Jimmy Kimmel, and I can see myself. Yeah, I know.
Eski mafya üyelerine ait dosyalarının altında uyuyakalarak mı?
I have a system! Slumbering under a pile of aged Mafiosos?
Koltuk altını yalayıp tüm yemeğimi ve tatlımı yedi.
♪ He licked his armpit ♪ ♪ Then ate all my dinner and dessert ♪
E-eminim gerçek bir adı vardır, ama inanın ki bu şartlar altında hatırlayamıyorum.
I-I'm sure he has a real name, but I honestly can't remember it under the circumstances.
Otuz saniye tehdit altında kaldım doktor.
I was 30 seconds into a compromised situation, Doc.
Bakalım altından ne çıkacak?
Ruh-roh.
Şansımıza elimizin altında hazır duran bir ordu var.
Lucky for us we have a standing army at our disposal. Okay.
Biliyor musun, bende aynı baskı altındayım, ama, Frank, iki yıldır duyduğum,
You know, I'm under the same kind pressure, but, Frank, it's been two years of
Altın çocuk olarak bilinen Mike Tasker Hudson Üniversitesi basketbol takımındaydı.
Mike Tasker, considered a "golden boy" for Hudson University's basketball team.
Mike'ın ceketinde saçımın bulunduğunu söylediler. Benim dünyam alt üst oldu.
They said that my hair matched a hair on Mike's jacket, and boom, my world is upside-down.
Bir dakaka içinde alt katta olacağım.
I'll be down in a minute.
Altı kişi öldü, Ve hatamızı nasıl geri alacağımızı anlamadıkça, Daha çok olacak.
Six people have died, and unless we can figure out how to undo our mistake, there will be more.
- Suyun altında mı?
- Under water?
O gözlüğü nereden buldun? Altın Kızlar'dan mı?
Where did you get those glasses, The Golden Girls?