Anahtar mı traduction Anglais
4,866 traduction parallèle
Bu doğru anahtar mı?
Is it the right key?
- Bijon anahtarım yok benim.
- DANIELLE : I don't have a tire iron.
- Hayır, hiç bijon anahtarım olmadı.
- You have to have it. No, I've never had a flat tire.
İçlerinden biri, bizim yıldızların içeriğine dair anlayışımızın anahtarını sundu.
One of them provided the key to our understanding of the substance of the stars.
Anahtarı sırtında taşıyorsa anahtar arkasında mı demek oluyor?
So, if he's carrying the key on his back, does that mean that the key is on his back?
Rick, yapılan araştırmalara göre temeli işbirliğine dayanan tüm sistemlerde buna bir balık sürüsünden tut, profesyonel bir hokey takımına kadar hepsi dahil başarının bir numaralı anahtarının "iletişim" olduğu sonucuna varılmış.
You see Rick, they've done studies... and they found that any system that relies on cooperation... from a school of fish or a professional hockey team... these experts have identified communication... as the number 1 single key to success.
Rick'in istediği anahtar karşılığı nakit işini halletmeye gidiyorum.
I'm heading to handle this cash-for-keys Rick wanted me to do.
Önce güzellikle anahtar karşılığı nakit anlaşmasını kabul ettirmeye çalışacağım.
I'll start out nice with an aggressive cash-for-keys.
Gerçekten bana otel odanın anahtarın vermenin işe yarayacağını mı sandın?
Did you really think giving me the key to your hotel room would work?
- Anahtarı alayım.
I'll get the key.
Sadece geçerken anahtarımı düşürmüşüm.
The key..
İçeri girmek için anahtarımı kullandım.
I... I used the key to let myself in.
Ben... anahtar bende.
I'm... get... the key.
Uçuş anahtarım nerede?
Where's my flight key?
Greg, cevap benim uçuş anahtarımda olmak zorunda, tamam mı?
Greg, the answer has to be on my flight key, okay?
Mümkün olduğunca hızlıca içeri girip, uçuş anahtarını alarak dışarı çıkmam lazım.
I got to get in and out of here with the flight key as quickly as possible.
Uçuş anahtarını aldım.
Got the flight key.
Uçuş anahtarını bana verebilirsin, yüklemeyi senin yerine ben tamamlarım ve onu buradan çıkartırım.
You can give me the flight key, and I can finish the upload for you and get it out of here.
Tanner'ın uçuş anahtarı mı?
Tanner's flight key?
- Bijon anahtarını alıyorum.
- I'm getting the tire iron.
Evet, sanırım üç saat önce yapmış olmam gereken konuşmayı yapmak yerine oğlumdan daha beceriksiz dandik bir doktorla kurbağalı gölde anahtar arıyorum.
Yeah, well, I was supposed to give a speech three hours ago, and instead I'm in the middle of a lake looking for froggy keys with a shitty doctor who's less capable than my son.
Demek istediğim yine de hemen yanıbaşında olacağım bu yüzden kendi anahtarın olabilir.
That's right. I mean... But I'm around the corner anyway, so you can...
- Anahtarın mı var?
- You have keys?
Evet, anahtarımız da var.
Yes, we have keys.
İkinci adım, anahtarı bul.
Find the key.
Yedek anahtar var mı?
You have a master?
- Lanet olası anahtarımı ver.
- Give me my fucking keys.
Bir mühendis var, orada olacak, her şeyi açıklayacaktır yine de kontakta bir anahtar olduğundan eminim.
There's an engineer, he'll be right there, he'll explain it all. Although I'm reassured it's simply a key in the ignition.
Ön kapımın anahtarının sende olduğu bir zaman vardı.
There was a time when you had the key to my front door.
Bilmem ki, bakalım anahtar girecek mi?
I don't know. Let me see if this key works.
Sadece bir set anahtarım var.
I only have one set of keys.
Pamela anahtarımız.
Cliff : Pamela's the key.
Anahtarı bulmamız lazım
Have to find the key
Krallığımın anahtarı senindir.
You have the keys to my kingdom.
Anahtarı bulayım.
Just let me go find the key.
Bu bizim anahtarımız.
This is our key.
Bu bizim asıl anahtarımız.
This is the master key.
Hala anahtarım var.
I still have a key.
Gerçekten bana otel odanın anahtarını vermenin işe yarayacağını mı düşündün?
Did you really think that giving me the key to your hotel room would work?
Bu her şeyin anahtarı, M.O.D.O.K.
It is the key to everything, m.O.D.O.K.
Anahtarım da yanımda.
I've got my key.
Anahtarım var.
But I have a key.
Anahtarım var, hatırladın mı?
I have a key, remember?
Arabaya gidip bir ingiliz anahtarı alacağım.
I'm gonna go back to the car, get a wrench.
Boynundaki anahtar kartı alacağım.
I take the key card he carries around his neck.
Unutma, pratik yaptığım zaman tüm 12 anahtarı öğrenmelisin.
Now, remember, when you practice licks, you got learn'em in all 12 keys.
Az önce başarımızın anahtarının benim hep burada olmam gerektiğini farkettim.
Well, I just discovered that the key to our success has been here all the time.
Bu sırada ben de anahtarı geri alacağım.
Whilst I... retrieve the key.
Anahtar çizimleri olan mı?
One with a drawing of a key in it?
Ancak anahtarı bana verir vermez beni seni testislerinden ipe dizip adamlarımın seni sürükleyip kör bıçakla dörde ayırmalarına... -... izin vermekten ne alıkoyacak?
But once you've given me the key, what's to stop me stringing you up by the bollocks and letting my boys draw and quarter you with blunted knives?
Ama artık anahtar yok ve bu da seni doğramanın yeni yollarını akıl etmek için kafamı patlatmak zorunda kalacağım anlamına geliyor.
But the key is no more, which means I have to wrack my brains, contriving new ways to butcher you.