Anlamadınız mı traduction Anglais
534 traduction parallèle
- Anlamadınız mı?
You're usually quicker off the mark.
Anlamadınız mı?
Well, don't you see?
- Anlamadınız mı hâlâ?
- Are we not clear enough?
- Doktor, anlamadınız mı?
Doctor, don't you understand?
Anlamadınız mı?
Don't you see?
- Ne dediğimi anlamadınız mı?
- You don't seem to understand.
- Anlamadınız mı? Pek sayılmaz aslında.
Sasha, how is it going at school with chemistry and physics?
O adamın etrafı karanlıkla çevriliydi hala anlamadınız mı?
You still haven't understood that man is surrounded by darkness?
Anlamadınız mı?
Don't you see what he's doing?
Bedeker, size söylemeye çalıştığım şeyi anlamadınız mı?
PUT IT AWAY.
Hala anlamadınız mı?
Don't you get it?
Anlamadınız mı?
You understand?
- Beyefendi, anlamadınız mı?
- Don't you understand?
- Hâlâ anlamadınız mı?
If you don't understand...
Anlamadınız mı, hepsi numara?
Don't you see, it's all a trick?
Hala anlamadınız mı?
Have you not understood that yet?
Şimdi anladınız mı, anlamadınız mı?
Now, ya got it or ya don't got it.
Ne demeye çalıştığınızı, anlamadım memur bey
I don't know what you mean, officer.
- Anlamadınız. Birini geri getirdim.
- I'm afraid you don't understand.
Korkarım anlamadınız.
I'm afraid you don't understand.
Artık kendim için çıkarmayı amaçladığınızı anlamadım.
I didn't figure you aimed to put yourself out for me anymore.
Anlamadım, ansızın canlandı ve üzerime doğru geldi.
I don't know exactly, but all of a sudden it was alive and coming at me.
Moralinizin bozulmasına üzüldüm, ama bu işlerden anlamadığınız çok açık.
I'm sorry you're upset, but it's clear you're not familiar with these jobs.
Çocuklarımızın, bizim ikimizin dini tıpatıp aynı şekilde anlamadığımız için çekmemesi gerektiğini düşündüm.
That there's no reason for our children to suffer because we two don't see eye to eye about religion.
Anlamadığım konu şu, neden böyle bir anda heyecanlandınız?
Just what exactly are you so hot about?
Sanırım beni doğru anlamadınız.
I guess you didn't hear me right.
- Ne söylediğimi anlamadınız ha.
You don't understand what I'm saying.
Bayan Rogers, anlamadınız herhâlde, sizi yardakçı olarak kullanacaktım.
Mrs Rogers, maybe you didn't understand me, but I needed you for a stooge.
Hâlâ kim olduğumu anlamadıysanız şu ana kadar gördüğüm en mankafa adamsınız demektir.
If you still Don't know who i am Then you're the du m best Man i've come up against.
- Korkarım, siz anlamadınız.
- Oh, I'm afraid you don't understand.
O panoyu burada mı bırakacaksınız? - Anlamadım? Ne oluyor?
- Is that billboard staying there?
Belki bunu mahsus yaptığını anlamadığımızı sanıyordur... ama biz kaçın kurasıyız, değil mi, Avukat?
Maybe she thinks we don't know that's on purpose... but we've seen a thing or two, haven't we, Counsellor?
- Ve açıkçası tavırlarınızı anlamadım.
- And, frankly, I don't understand your attitude.
Bayan McLintock, umarım yanlış anlamadınız.
Mrs McLintock, hope you won't misunderstand.
Niye bu kadar kızdığınızı anlamadım.
I don't see what you're so sore about.
Sanırım, anlamadınız.
I think you do not understand.
Diyeceğim ki : Kızınızı çok seviyorum. Defalarca anlattım ama anlamadı...
I'll tell him I like his daughter and that I wanted to explain to her...
Ne... ne aradığınızı anlamadım teğmen?
I-I don't know what the point of your visit is, lieutenant- -
- Sanırım beni tam olarak anlamadınız.
I'm afraid you didn't quite understand.
Sanırım anlamadınız.
Perhaps you didn't understand.
Şey, sanırım öncelikle onları okumanız daha iyi olur... anlamadığınız bir şey olursa, açıklamaya çalışırım.
Well, I think you better read them over first and anything you don't understand, I'll try to explain.
Beş kere hapşırdım, ama anlamadınız.
I've sneezed five times, but you didn't get it.
Dayak yediğini anlamadım mı? Beni aptal mı sandınız?
You're making fun of me.
Bunu anlamadım, açıklar mısınız?
Now, that I don't understand.
Ne dediğimi anlamadınız galiba...
No, I'm afraid you didn't understand what I said -
Kız mısın, oğlan mısın anlamadım.
I don't know if you are a boy or a girl.
Tek anlatmaya çalıştığımız, bunu anlamadığınız.
All we're trying to explain to you is that you don't understand.
Hayır, bakın Bay Comolli, beni anlamadınız.
No, look, Monsieur Comolli, I'm not getting through to you.
- Onlar, benim ve kocanın şeytan olduğunu söyleyen insanlarla aynı kişiler çünkü ne yapmaya çalıştığımızı anlamadılar.
- Yes, and they are the very same people... who said your husband and I were evil... because they didn't understand what we were doing.
İngilizlerin yaptıklarını neden yaptığını anlamadığınızı mı söylüyorsunuz?
Do you mean you don't understand why the English did what they did?
Evet, ve buraya geldiğinde onu durduracaksınız. Hala anlamadığım bir şey var...
Yes, many of them... have been defeated by you... over the years