Arkadaşın mı traduction Anglais
27,763 traduction parallèle
Erkenden kaçtım. Eski bir arkadaşın mı? Genelde ilk kafeinini aldıktan sonra daha açık konuşursun.
"An old friend." You're typically more expansive after your first hit of caffeine.
Kız arkadaşın mıydı?
Girlfriend?
- Erkek arkadaşın mı o?
- Is he your boyfriend?
Kız arkadaşın mı var? Hiç haberim yoktu.
Oh, you have a girlfriend?
Bakıcısının havlularını.. .. çaldığı arkadaşın mı bu?
Is this the, uh, same friend whose housekeeper got their towels stolen?
İş arkadaşın mı? Taraftarını, müridini, beyni yıkanmış ucubeni mi kast ettin?
You mean your follower, your disciple, your brainwashed weirdo?
Ama ben senin erkek arkadaşınım. Neyimsin?
You're my what?
Ben sadece yakın arkadaşımın bir kez olsun kendinden ziyade başkalarını da düşünebileceğinden emin olmak için gelmiştim.
I just came by to make sure that my good friend was thinking about someone else other than himself for once.
Ben senin erkek arkadaşınım, Michaela.
I am your boyfriend, Michaela.
Eminim erkek arkadaşı tarafından işlenmiş kadın cinayetlerini çok duymuşsundur.
Now, you being a law student, I'm sure you know how often a woman's murder is committed by her boyfriend.
Kanını tek kollu arkadaşımızla karşılaştırdım ve aynı mutasyona sahipsiniz.
I compared your blood to our one-armed friend, and... you have the same mutation.
Senin yakın arkadaşına bir lafım yok, ama oyun yakın arkadaşı var ya?
Nothing against your bosom buddy, but his bosom buddy?
Arkadaşım adını öğrenmek istiyor!
My friend wants to know your name!
Hepsini aradım ve Louis'in tükürüğünü ölü arkadaşımın üzerine yerleştirmede yardıma ihtiyacım olduğunu söyledim.
I called them all up and told them I needed help putting Louis'saliva on my friend's dead body.
Yani şu anki ortağın öldürmesi için eski takım arkadaşını kiraladın.
So you hired your former teammate to kill your current partner.
Yani Butch, Jared'ın Roxanne'den bunu gizlemesine yardım ederek yeni arkadaşına bir iyilik yapıyordu.
So Butch was just doing his new pal a favor, helping Jared keep her in the dark.
- Tommy'nin en yakın arkadaşıyım.
- Would you... - I'm Dion Patras.
Çünkü arkadaşın Harry ile dışarı çıkacağım.
Because I'm going out with your friend Harry.
Eğer beni bulacağın yeri söylemişse o, arkadaşım değildir.
Well, if he told you where to find me, he's no friend of mine.
- Arkadaşımın başı dertte, yardıma ihtiyacı var!
- My friend is in danger and she needs help!
Bu herifleri kavga ederken gördüm. Ve arkadaşımın tehlikede olabileceğini düşündüm.
Um, I saw these guys fighting, and I thought my friend might be in danger.
Arkadaşım Todd'la tanışmış mıydın?
Have you met my friend, Todd?
Arkadaşımın bir sorunu mu var?
My best friend's having a meltdown?
Arkadaşımın daha fazla acı çekmesini istemiyordum.
I didn't want my friend feeling any more pain than he had to.
16 yaşındaki kızımızın erkek arkadaşının evinde yatmasına göz yumacak kadar rahat değiliz!
We're not comfortable with our 16-year-old spending the night at her boyfriend's house!
Arkadaşım, sıçtın sen, tamam mı?
You, my friend, are screwed.
Adın ne senin arkadaşım?
What's your name, dude?
Arkadaşın mı söyledi?
According to your friend?
Erkek arkadaşının gelmesine sevindim ama yine de kıçını buraya getirmesi gerek.
I'm happy her fella's back, but she still needs to get her butt to meetings.
Serumu çoğaltacak mısın, yoksa arkadaşını öldüreyim mi?
Are you going to make more serum, or is your friend going to die?
Arkadaşımın serumu hemofili hastalığımı iyileştirmiş.
My friend's serum, it's cured my hemophilia.
Gemiye geldiğinden beri bir kere yarım yamalak konuştuk ama sen dedemin arkadaşıydın.
We've barely had half a conversation since you came on board, and you were friends with my grandfather.
Kocanın arkadaşıyım.
A friend of your husband's.
Pardon, "en iyi arkadaşın" mı dedin?
I'm sorry. My "best friend"?
Arkadaşın Barry'nin aksine, benim hatalarımı düzeltme lüksüm var.
Unlike your friend Barry, I have the luxury of fixing my mistakes.
Erkek arkadaşının katilini öldürme fırsatını bulamadın mı?
Ah, so you didn't get a chance to kill your boyfriend's killer, huh?
Yarın görüşürüz, oda arkadaşım.
See you tomorrow, roomie.
Bu arkadaşımın hizmetçisine aitti. Temizlikçisine.
Um, this belonged to my friend's maid- - cleaning lady.
Düşünüyordum da arkasında bu parçayı bıraktı. Ben de düşündüm ki bundan arkadaşımın temizlikçisini bulmasına yardımcı olabilecek bir ipucu çıkabilir.
I was thinking that- - well, she left this rag behind, so I was thinking there might be some evidence left behind on it that, um...
Bilirsin, arkadaşımın arkadaşının arkadaşı.
You know, friend of a friend of a friend.
Ee, umarım kız arkadaşın halinden memnundur.
Well, I hope your new girlfriend is happy with herself.
Bir arkadaşım ihtiyacımın sende olduğunu söyledi. 5.56 mil zırh delici mermi çekirdeği?
Friend of mine said you might have the kind I need, 5.56-mil armor-piercing hollow points?
Bu benim en yakın arkadaşım Charles, bu da kız arkadaşım Amy.
Oh, well, this is my best friend, Charles, and this is my girlfriend, Amy.
Raj, en iyi arkadaşım sensin. Bebeğe olan heyecanın için teşekkür ederim.
Look, Raj, you're my best friend in the world and I really appreciate your enthusiasm about the baby.
Daha önce hiç yatakta kız arkadaşımın dünyasını yerinden oynatmadım.
Never have I ever completely rocked my girlfriend's world in bed.
Lisedeyken erkek arkadaşımın camdan bir gözü vardı.
When I was in high school, my boyfriend had a glass eye.
Bir arkadaşım katamaranını rıhtıma götürmek istiyor. Ödünç alabilirim demiştim.
Well, a buddy of mine needs to tow his catamaran down to the docks, and I was hoping I could borrow it.
Ben senin en iyi arkadaşınım.
I'm your best friend.
Sanırım iş arkadaşım Emil Kurtz'ün ölümü ile ilgili buradasınız.
I assume you're here about the death of my associate, Emil Kurtz.
Cenevre bombacısını da o kontrol etti. Interpol'deki arkadaşıma ulaştım ve bizim SYS'nin Arthur Tetch ile ilgili yaptıklarını yaptırdım.
I reached out to a friend at Interpol, and I did what our own CCS did with regards to Arthur Tetch.
İş arkadaşım lanet olası bir melek ve oğlunun yolu onunla kesiştiği için şanslısın.
My colleague... is a fucking angel, and you are lucky your son crossed paths with her.