Ask traduction Anglais
217,668 traduction parallèle
Telefon açıp sorar mısın ona?
Can you just pick up the phone and ask her?
Kendine şunu sor...
Ask yourself a question :
Tek istediğim ihtiyacımız olan bilgiyi alman.
- What? All I ask is you get us information we need to- -
"Rica ediyorum" demiş miydim?
Did I say "ask"?
Neden çok fazla soru soruyorsun dostum?
Why you gotta ask so many questions, man?
Rudy'e gidip Finn'le aralarında ne olduğunu sormalıyız.
We have to go back to Rudy and ask him what happened between him and Finn.
İçinde kız arkadaşının olduğu videoyu sormak istedik.
We wanted to ask you about a video that featured your girlfriend.
Kaç yaşında olduğunu sormamda sakınca var mı?
Mind if I ask how old he is.
Biliyorum, bunların olmasını sen istemedin.
I know you didn't ask for any of this.
Ben işte sana bir soru :
Oh, here we go. Ben, let me ask you something.
Sadece sor.
You can just ask.
- Ona sorsana.
Why don't you ask her?
Gammazlamayı ona sormak ister misiniz?
You want to ask him About snitching?
Bu şekilde olmasını Chip istemedi.
And chip didn't ask to be it.
Bu şekilde olmasını mı istedin? - Hayır.
Did you ask to be it?
Ancak mesele şu ki bir şeye ihtiyacın varsa bana gel, gidip uzaktan yardım isteme.
- But here's the thing, if you need something, just come to me... - Yeah. Don't go to a neighbor and ask for stuff, okay?
Sana asıl önemli soruyu sorayım : Büyüdüğünde huysuz bir kaltağa dönüşmek ister misin?
Let me ask you this when you grow up, you want to turn into a moody little bitch?
Yalnızca ufaklığa bir kaç soru soracağım ve yakanızdan düşeceğim.
I just need to ask the boy a few questions, and I'll be out of your hair.
Bu adam sana bir kaç soru sormak istiyor, olur mu?
Uh, this guy wants to ask you a few questions. Is that okay?
Sen sorunu sor.
Just a-ask the questions.
Sizden masrafları azaltıp profili düşük tutmanızı istiyorum.
I ask you to keep a low profile, cut back on expenses.
O yüzden buradaki herbirinize şunu sormak için geldim.
So... I'm here to ask each and every one of you... this.
Eğer bu canını sıkıyorsa, konuyu değiştirebiliriz.
I ask if it bothers you, you just change the subject.
Bu büyük taştan istediğim ; iki yaşamı ölümsüz hayatın iksirine dönüştürmesidir.
I ask this great Stone to transform these two streams... into the Elixir of Everliving Life.
Anneme doktorunu sorsak ya.
Hey, why don't we just ask my mom for her doc?
Zamana dağılmak isteyip istemediğimizi bize sordun mu?
Did you ask any of us if we wanted to be time-scattered? - Sara.
Ray'e köyüne olacakları sor.
- Ask ray what happens to your village.
Kızına ve torununa olacakları sor ve sonra sonra da ailenin yerine zamanın akışını seçebilecek misin söyle.
Ask him what happens to your daughter and your granddaughter, then tell me, tell me you'll choose history over your own family.
Köyüne, kızına ve torununa ne olmuş, Ray'e sor. Sonra bakalım kendi ailen yerine tarihin akışını seçebilecek misin.
Ask Grey what happens to your village, ask him what happens to your daughter and your granddaughter, and tell me you'll choose history over your own family.
Beni harp meydanından eski bir efsaneyi sormak için mi kaçırdınız?
You abducted me from the middle of a battlefield to ask about an old myth?
Bana sorarsanız çok zavallıca.
Pretty pathetic, if you ask me.
Başla canım, bana kolay sorular sor.
Go ahead, dear. Ask me some softball questions.
Birkaç soru sorabilir miyim?
Do you mind if I ask you a few questions?
Sizden de aynısını isteyemem ve istemem.
I can't and won't ask the rest of you to do the same.
Onunla tekrar konuşabilir misin? Bir kez daha sorar mısın lütfen?
Just ask her one more time, please?
Soracağım ama kararlarını değiştirmeyeceklerinden eminim.
I will ask, but I'm certain they won't reverse their decision. But you'll ask?
Sizden çıkmanızı istemek zorundayım.
Okay, we're gonna have to ask you to leave. Please.
Şimdi başkasına soracaktır.
He'll probably ask somebody else now.
Tanrı aşkına, olmaz.
Jesus, no.
İlk aşk bebeğim.
First love, baby.
Yani Tanrı aşkına, aranızda adab-ı muaşeret sahibi tek kişi Ben.
I mean, for goodness'sake, Ben is the only one of you with any manners.
- Neşgulüm, işim başımdan aşkın Chip.
Well, I am busy. I'm very busy, Chip.
- Tanrı aşkına, ne anlatıyorsun?
What in god's name are you talking...
- Neredeyse onu öldürüyordun! Tanrı aşkına, çocuğun her yeri nikotin bandıyla kaplı.
For God's sakes, the kids covered in nicotine patches.
- İsa aşkına! Ne kadar tahmin edilebilirsiniz.
Christ, you are so predictable.
Aşkı anlayan bir ekmek kızartıcı
♪ A toaster that understands love ♪
Young Girl zinaya iten bir aşk şarkısı.
"Young Girl" is a love song to jailbait.
-... ve aşk ve nefret mektuplarıyla...
- along with love letters, hate mail...
Bir şey sorabilir miyim?
Can I ask you a question?
Yine de soracak mısın?
I'll ask.
Bir kız vardı. Aubrey Diaz. Haftalar boyu nasıl teklif edeceğimi düşünmüştüm.
There was this girl, Aubrey Diaz, and I obsessed for weeks over how to ask her, so I made a video of me outlining 16 reasons why Aubrey Diaz should go to prom with me.
aşkım 1229
aşkın 26
aşkım benim 19
aşkı 21
asker 488
aşkımız 17
aşka 28
aşk nedir 19
askerler 230
asker çocuk 25
aşkın 26
aşkım benim 19
aşkı 21
asker 488
aşkımız 17
aşka 28
aşk nedir 19
askerler 230
asker çocuk 25