English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ A ] / Aşagı

Aşagı traduction Anglais

78,329 traduction parallèle
O zaman aşağıya iner, seni onunla tanıştırır ve sanırım hiç zorlanmadan muhabbeti ilerlettiğini görürüm.
I will introduce you to him, and... as I imagine, you'll have no difficulty taking things from there.
Aşağıda aile dostunuz olduğunu söyleyen bir adam var.
Mrs. Rasal? There's a man down here claiming to be a friend of the family.
Dürbünü yüzünden biraz uzakta tutup hemen aşağı, bahçenin ilerisine, kapıya doğru bak.
Now, if you just hold the scope a little a ways from your face... and look down, straight down, across the lawn... right to the gate.
Aşağıda şahane insanlar var.
That's a lovely group of people you have down there.
Nana, aşağıda mısın?
Nana, are you down here?
Aşağıda ne yapıyorsun?
What are you doing down there?
Aşağıda ne yaptın?
What were you doing down there?
Aşağı inmenizde size yardımcı olacağım.
I'll help you go down.
Bütün ışıklar neden aşağıda?
Why are all the lights out down there?
Öyleyse aşağı in ve Üzerinde çalıştığım şeyi gör Son iki buçuk yıldır.
Paul, you're starting to scare me. Well then, come downstairs and see what I've been working on for the past two and half years.
Belki de onu aşağıya götürmüştür.
Show me where you found those footprints.
Aşağı çek. Sonra kendine doğru saat yönünde çevireceksin.
I'm gonna pull down, and you're gonna go clockwise from your side.
-... aşağı yukarı 4 saat sürecek.
4 hours to vent all oxygen.
- Aşağı inmeliyim.
I need to go downstairs.
Yer yüzünden çok yüksekte ve gökyüzünden biraz aşağıda.
Well, I am really high, above ground and just below the sky.
Aşağı bak.
'Hello! ' - Look down.
Seni aşağılık!
How dare you.. - Hey!
Bethel Anne McGuire, hemen aşağı in yoksa boynunu kıracaksın!
Bethel Anne McGuire, you get down right now or you'll break your neck!
Aşağı inmeliyiz.
We gotta'go down.
Ben aşağı inip ofise bakacağım.
I'm gonna go down and check out the office.
- Aşağıda kimse yok.
There's nobody down there.
20,000'den aşağısını kabul edemem.
I'll accept nothing less than $ 20,000.
Aşağı in ve yardım bul!
Go downstairs and get help.
- Aşağı inip bir şey yapmamı ister misin?
Do you want me to go down there. And do something?
Aşağı inmelisin, güçlü olmalısın.
You got to go down there ;
Aşağı iniyor.
He's going down.
- Gitmek için aşağıya indi.
- Went down to go up.
Arabanı bir binadan aşağı sürmüş müydün hiç?
Have you ever run your car off a building before?
Aşağılık Sanal Gerçeklik illetiyle size evlerinizden sesleniyoruz!
We address you in your home via the vile Virtual Reality plague!
En tepeden başlayıp aşağı inelim derim.
I say we start at the top, work our way down. Or maybe not.
Onu boğazından içeri tıkardım, aşağı inerken tüm organlarını deldiğine emin olurudm.
I would've shoved it down his throat, made sure it punctured every one of his organs on the way down.
Aşağılık herifin tekisin.
You're an asshole.
Son olarak "Oyun, Heidi" diyeceğim ve dublörümüz Glenn kuleden aşağı düşecek.
And I will call, "Action, Heidi," at which point our stuntman, Glenn, will make his fall from the steeple.
Yaklaşık 300 bar basınçla aşağıda tutuluyordu.
He was held down by almost 5000 psi of pressure.
Aşağıdayız!
We're down here!
Aşağı düşeceksin, ahmak.
You're going down, twerp.
Ağırlık merkezini aşağıda tutmaya çalış.
Try and keep a low center of gravity.
Sürtük, aşağılık sürtük seni!
You bitch, you evil bitch!
Yvonne Carmichael'dan da, masum olduğunu Bay Costley'yi, kendisini aşağılayan adamın evine götürürkenki niyetinden haberi olmadığını duyacaksınız.
Yvonne Carmichael, that she is entirely innocent, that she knew nothing of Mr Costley's intentions when she drove him to the doorstep of a man who had viciously assaulted her.
Ben de az önce yukarıda aşağılandım. Aramıza hoş geldin yani.
Well, I just got humiliated upstairs, so welcome to the club.
Seni kim aşağılar ki?
Who would humiliate you?
Bak, işine çomak sokmak istemem ama aşağıda muhtemelen 100'e yakın ceset var.
You know, I hate to rain on the parade here, but there's probably 100 dead bodies downstairs.
Doğru, ve aşağıya geri döndüğümde o ve paralı askerleri Thomas'ın beynini yiyordu.
Right. And when I went back down there, she and her mercenaries were snacking on rob Thomas'brain.
Aşağıdayım.
Down here.
Aşağı gelebilmene sevindim.
Glad to see you made it down.
Beş dakika sonra aşağıya ineceğim. Bu zengin adileri ikna edeceğim. Onlara altın sıçtığımızı anlatacağım.
Now, in five minutes, I'm gonna go down there and convince these rich bastards that our shit comes out gold-plated, that South Texas is the happiest, safest place on this green Earth.
- Aşağı mı gidiyorsun yukarı mı?
- Is that going up or down?
Ama işte oradayım Wilshire Bulvarı'ndan aşağı koşuyorum.
But there I am, just jogging down Wilshire Boulevard.
Domuzların dışkıları yaşadıkları ağılların zeminindeki aralıklardan aşağı dökülüyor ve bunlar sonra büyük atık kuyularına pompalanıyor. Bunlardan nehirlere ve su kaynaklarına sızıntılar oluyor.
The pigs'waste falls through slats in the floors of the sheds they are forced to live in, it is then pumped into giant waste pits, which leech into rivers and streams and is pumped out unfiltered onto fields,
Evet, rakamlarınız bir ya da iki haftada kolesterolünüz aşağıya inecek, aslında, eğer ilaç kullanıyorsanız, doktorunuzun kan basıncı ilaçlarınızı kesmesi gerekiyor böylece kan basıncınız çok düşmez.
Yes, your numbers are gonna look great within a week or, two, your cholesterol can come crashing down, in fact, if you're on medications, your doctor may have to pull off your blood pressure medications so your blood pressure don't drop too low.
Aşağıda kimse güvende değil.
No one's safe down there.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]