Babası mı traduction Anglais
7,606 traduction parallèle
- Chappie'nin babası mı olacak?
You gonna be Chappie's daddy?
Gerçekten o çocukların babası mısın?
You're actually the father of those boys?
Babası mısın?
You her dad?
Onun babası mısın?
Are you her dad?
Onun babası mı olmak istiyorsun?
- You wanna be his father, huh?
Onun babası mı olmak istiyorsun?
- You wanna be his father?
Sanırım aptalca bir listeyle benim gibi cüce birinin babasını geri getireceğini düşünmesi salakçaydı.
I think it was stupid of me to believe that a midget like me could bring my dad back with some stupid list.
Kızımın babası olacak mısın?
Will you be father to my daughter?
Neden ona hala babası olduğumu söylüyorsun?
Why are you still telling her I'm her father?
Kan testi sonucuna göre bir algoritma kullandım sadece. 94.1 % ihtimalle babası olduğumu söyleyen test hani.
I was using an algorithm based on the blood test which said there was a 94.1 % chance that I'm the father.
Annesiyle babası San Francisco'ya taşınmaya karar vermeden önce hayatlarımız mükemmeldi. Kaçalım mı yani?
You're saying we run away?
Annesi babası... takım...
Mom and dad... the team...
Umarım benim için değerinizi, senin ve Jamie'nin babası olmanın beni anlayabileceğinizden çok gururlandırdığını biliyorsunuzdur.
I hope you know how much you mean to me, and how being your dad and Jamie's, makes me prouder than you'll ever know.
Sana küçükken anlattığım, Doğu'nun Kralı olan babası tarafından bir inciyi aramak için Mısır'a gönderilen bir prensin bir şövalyenin hikayesini hatırla.
Remember the story I used to tell you when you were a boy... about a young prince. A knight, sent by his father, the King of the East, west into Egypt... to find a pearl.
Tamam, çünkü ihtiyacım olan tek şey 6 yaşındaki bir kıza babası gibi görünen babası gibi sesi olan adamın aslında babası olmadığını açıklamak!
Okay, because the only help that I need is to tell a 6 year old.. And explain to her that the man who looks and sounds like her father isn't!
Sanırım ölen çocuğun babasıydı.
I thought he had to be the boy's father.
Babasının imzasını taklit ederek aldığım kredi kartlarını anlattım.
About the credit cards that I'd gotten by forging her father's signature.
Kate'in annesiyle babasının yanında sana yer ayırdım.
I saved you a seat next to Kate's parents okay?
Oh, sen Matt'in babasımısın?
Oh, are you Matt's Dad?
Direkt babasıyla konuşacağım.
I will speak to her father directly.
Umarım babası evde değildir.
Let's hope her father isn't home.
- Babasımısın?
- Are you his father?
Babası mısın?
- You her dad?
Evet. Onun babasıyım.
Yes, I'm her father.
Sanırım genel kanı, cinayetleri kızın babası Runner Day'in işlemiş olduğu.
I think the general consensus is that runner day, her father, did it.
Çocuklarımızın babası ve arkadaşım, beni kolluyor.
He is the father of our children, and my friend, and he looks out for me.
Aşk yuvasından atıldım başarı bin babasını da yanına almış, yalnız yetim başarısızlığa gülüyor.
Locked out of the love-in, success with its thousand fathers laughing at failure, the lonely orphan.
Bayım, doğumhaneye yalnızca bebeğin babası girebilir.
Sir, only the father is allowed in the delivery room. Really?
Kaçının babası sağ, haberin var mı?
Do you know how many of them have fathers?
Babası Teksas'taydı, annesi evden dışarı adımını atmıyordu.
His dad is in Texas, his mom is a depressed shut-in.
Adam'ın babasının müstakbel gelinini becerdiğime inanamıyorum!
I can't believe I'm fucking Adam's father's future daughter-in-law!
Adam'ın babasının kardeşinin kocasıyla yattığıma inanamıyorum!
I can't believe I'm fucking Adam's father's sister's husband!
Toby'nin babasıyla da konuşayım ben bu konuyu.
Why don't I talk to Toby's father about it?
Öyle, arkadaşım Jillian'ın babasına ait burası.
Right.
Çocuklarımın babasısın.
You are the father of my children.
Ben Cheung Fong'un babasıyım.
I'm Cheung Fong's dad.
Babasından ya da çocuklardan yardım isteyemedim.
I couldn't ask his dad or... any of the kids to help me.
Josh'un babasıyım.
I'm Jim, I'm Josh's dad.
Hayatımızda gördüğümüz en iyi babasın.
You're the best dad we could ever have.
Ben halâ onun babasıyım.
I'm still his dad.
Hayır. Sanırım sizin de sonunuzun diğer herkesin anne ve babası gibi olmamasını dileyeceğim.
I think I'm just gonna wish that you guys don't end up like everybody else's parents.
En iyi arkadaşım babasına kavuştu.
My best friend gets his dad back.
Yıllar sonra Zemeckis'in altında çalıştım. Ekipten biri, görüntü aktaranların olduğu koridordan geçerken, "Onun anne babasını barıştırdınız" dedi.
And I got to work under Zemeckis years later, and one of his development people, as he was walking through the lobby at lmageMovers, said, "You got his parents back together."
Herhangi gir kan tahlili ve somut kanıt olmamasına rağmen, pamuk tarımında kullanılan kimyasallar ve zirai ilaçların doğrudan kocamın ölümüne yol açtığını söyleyebilirim. Babasının ölümüyle arada çok fazla bağlantı var.
And so while I don't have a smoking gun and the blood tests that say the use of, uh, cotton chemicals, agricultural chemicals, directly led to my husband's death, there's just too many linkages with his father's death.
Salima'nın babasına sattığın o mermiler sakat mıymış ne.
Those bullets that you sold to Salima's father... I don't know if they're, like, bad.
Bunları Olivia'nın babası için almıştım.
Do this. I bought these for Olivia's dad.
Quinn'in babasıyım.
I'm Quinn's father.
Ben Sean. Quinn'in babası.
I'm Sean, Quinn's dad.
O hayvan kuzularımızın yarısının babası.
The creature sired half our lambs.
Sanırım babasının kim olduğunu biliyorsundur.
I'm gonna assume you know who the father is.
Ve babası olarak onun için yaptığım binlerce ufak şey geldi aklıma.
And I was thinking about all the thousands of little things That I'd done for her as her father.