Bak sana ne söyleyeceğim traduction Anglais
94 traduction parallèle
Bak sana ne söyleyeceğim.
I tell you what.
Bak sana ne söyleyeceğim Polly Harrington.
Let me tell you something, Polly Harrington.
Bak sana ne söyleyeceğim Edwin... Çarşamba sana ilk ödemeni yapacağım, Bir ay önceden.
Tell you what, Edwin I'll pay you first thing Wednesday, a month in advance.
Bak sana ne söyleyeceğim, Jim. Birlikte ofisine gidelim ve bu konuyu orada daha aklı selim şekilde konuşalım, olur mu?
I'll tell you what, Jim Boy, let's go over to your office and discuss this in a rational way, shall we?
Bak sana ne söyleyeceğim.
You know what... You know, I'll tell you...
Bu oldukça abartılı. Bak sana ne söyleyeceğim. Sanırım polisin bulacağı sahne şu şekilde olacak :
The body lay on its back, its limbs grotesquely splayed like a broken puppet.
Bak sana ne söyleyeceğim...
Let me tell you something.
Bak sana ne söyleyeceğim.
Look, I'll tell you what.
Bak sana ne söyleyeceğim.
I'll tell you what.
Bak sana ne söyleyeceğim, o benim bir arkadaşım.
Well, tell you what, he's a friend of mine.
- Bak sana ne söyleyeceğim.
Look, I tell you what.
Bak sana ne söyleyeceğim.
Oh! I tell you what.
Bak sana ne söyleyeceğim, Küçük Ağaç.
I'll tell you what, Little Tree.
Bak sana ne söyleyeceğim : sana hizmet etmelerini de sağlayabilirsin.
Let me tell you what : you can even make them work for you if you want.
Bak sana ne söyleyeceğim, bana yalnızca bir deste ver, tamam mı?
I'll tell you what. Just give me one packet, OK?
Bak sana ne söyleyeceğim Boab, neden kenarlardan oynamıyorsun?
I will say something, Boab to you, you you would have ducharte with wing of them..
Bak sana ne söyleyeceğim, bu kampüsteki tek manyak sensin.
Let me tell you something, young man. The only lunatic on this campus is you.
Bir bak sana ne söyleyeceğim, sen kendi tarafından başla, bense kendi tarafımdan.
Well, I'll tell you what. You work on it from your end, And I'll work on it from mine.
Bak sana ne söyleyeceğim.
Tell you what.
Tamam, Bak sana ne söyleyeceğim.
All right, I'll tell you what.
Bak sana ne söyleyeceğim...
I will tell you what...
Bak sana ne söyleyeceğim, neden orada buluşmuyoruz.
I tell you what, why don't I just meet you there.
Bak sana ne söyleyeceğim, gençlik yıllarını dünyanın en güzel kadınının... sivilceli, sırık gibi kız çocuğuyla harca... ve sonra da bana dön.
I'll tell you what, you spend your teenage years as the pimply, gangly daughter of the most beautiful woman in the world, and get back to me.
Bak sana ne söyleyeceğim, sen bilmeden, biz gitmiş olacağız.
I'll tell you what, we'll be gone before you know it.
Bak sana ne söyleyeceğim, bu şeyi ortaya çıkaracağım.
I'll tell you what, I'm going to figure this thing out.
Bak sana ne söyleyeceğim Flat-Top, bugün çok ateşlisin solunu kullanmaya başla.
Tell you what, Flat-Top, you come in too hot today... you may have to start using your left.
Bak sana ne söyleyeceğim, Adam.
I'll tell you what, Adam.
Bak sana ne söyleyeceğim.
But lll tell you what.
Bak sana ne söyleyeceğim pastamdan bir dilim araklamak isteyen koca adam?
Let me tell you somethin', Mr. Big-Fuckin' - Man who wants a slice o'my cream pie.
Bak sana ne söyleyeceğim?
Tell you what.
Bak sana ne söyleyeceğim, çocukta sanki motor var.
Tell you what, the kid's got a motor on him.
Bak sana ne söyleyeceğim.
Listen, I tell you what.
Bak sana ne söyleyeceğim.
All right, you know what?
Bak sana ne söyleyeceğim Peder Anatoly...
I'll tell you what Father Anatoly.
Bak sana ne söyleyeceğim, tüm işi gören şu kadarcık kan.
I tell you what, brother, that little bit of blood did the trick.
Bak sana ne söyleyeceğim...
Oome on. You know, what I was gonna tell you is...
Bak sana ne söyleyeceğim ; onu temizle, yakınında kal, bakalım neler olacak.
Tell you what. Clean him up, keep him close by. We'll see what happens.
Bak sana ne söyleyeceğim.
And I'll tell you what.
Bak sana ne söyleyeceğim, evlat.
Tell you what, lad.
Bak, sana ne söyleyecegim, ahbap...
I'll tell you what, pal...
Bak, sana ne söyleyeceğim, bir yardıma ihtiyacım var.
I'll tell you what, I need a favor.
Bak, sana ne söyleyeceğim...
Well, I'll tell you what.
[şarkı] : " tamamen mavilere bürünmüş o kız ne yapacağını sana söyleyeceğim kalçalarını sallıyor, bacağını oynatıyor kız orada salınıyor, ve gözlerindeki o bakış, ah o bir rocker o bir roller
" She's the girl all dressed in blue I'll let you know just what to do shakin'those hips, she moving'a thigh she got the motion and a look in her eye, yeah she's a rocker she's a roller
Kötü pisliğini ve basketbolunu al, ve çalışmaya başla! Bak sana ne söyleyeceğim.
I'll tell you what.
- Bak, sana ne söyleyecegim.
- Let me tell you something.
Bak, sana ne söyleyeceğim.
I got to tell you something.
Sana ne söyleyeceğim bak.
Tell you what.
Bak, tamam, Sana ne olduğunu söyleyeceğim.
Look, OK, I'll tell you what.
Bak, sana ne söyleyeceğim bu şehri korumak için kullandığınız ekipmanların % 99'u burada yapıldı.
Well, tell you what. 99 % of the equipment you use to keep this country safe was developed here.
Bak sana ne söyleyeceğim :
I'll tell you what.
Sana ne söyleyeceğim bak, günün sonunda...
I'll tell you what. At the end of the day,
bak sana ne diyeceğim 109
bak sana ne getirdim 39
bak sana ne aldım 17
ne söyleyeceğimi bilemiyorum 37
ne söyleyeceğimi bilmiyorum 59
ne söyleyeceğim 17
bak sen 266
bak sen şuna 23
bak sevgilim 16
bak şimdi 286
bak sana ne getirdim 39
bak sana ne aldım 17
ne söyleyeceğimi bilemiyorum 37
ne söyleyeceğimi bilmiyorum 59
ne söyleyeceğim 17
bak sen 266
bak sen şuna 23
bak sevgilim 16
bak şimdi 286
bak sen şu işe 62
bak şuna 164
bak söylüyorum 18
bak şunlara 20
bak şu konuşana 17
bak şuraya 24
bak şu işe 49
bak şuna 164
bak söylüyorum 18
bak şunlara 20
bak şu konuşana 17
bak şuraya 24
bak şu işe 49