Ne söyleyeceğimi bilmiyorum traduction Anglais
633 traduction parallèle
Tam olarak ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't exactly know how to say it.
Ne, ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I, I don't know what to say.
Sana ne söyleyeceğimi bilmiyorum, çünkü inancın yok.
I don't know what to tell you because you have no faith.
Çok üzgünüm. Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I'm terribly sorry.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what to tell you.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what to say.
Ona ne söyleyeceğimi bilmiyorum, ama gerçeğe yakın olacak.
I don't know what I'll tell him, but it'll be close to the truth.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what to tell her.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what to tell him.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Sadece çık dışarı ve çiçekleri sula.
Just go out and water the flowers.
- Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
- I don't know what to say.
Onun yaşındayken ölüm hakkında bir şey bilmiyordum ölümle geç yaşta tanışmıştım. Ona ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what to say to her.
Ona ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what to say to her.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum, efendim.
I don't know quite what to say, sir.
- Ben ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
- I didn't know what to say. - I know.
Doktor olarak ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
As a doctor I ought to have the words, I- -
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
You know there's nothing I can say.
- Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know how to talk.
Onlara ne söyleyeceğimi bilmiyorum, Harley.
I don't know what to say to them, Harley.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Aslında kendimi sorumlu hissediyorum. Çünkü arabayı babam sürmeseydi...!
Somehow I feel responsible... because if my father hadn't been driving the car...
Görevi yeni devralan çocuklar bana sürekli soruyorlar... niçin bir cinayet masası komiseri bu adam kaçırma işinde kalmayı istedi, diye... ben... ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
The boys on the new shift, they keep asking me... why a homicide lieutenant has requested to stay on this kidnapping thing, uh... I... I don't know what I'm supposed to say.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum Walter. Ne kadar aşağılık biri olduğunu söylediğimi varsay.
I really don't know what to say to you, Walter, that would tell you how contemptible I think you are.
- Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what to say.
Polise anlatalım. Sen anlatmazsan, ben anlatacağım. Fakat ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
Let's tell the police.If you don't, I will, but I don't know what to say.
Peki, şimdi, ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
Well, now I don't know what to say.
Böyle bir şey... karşısında ne söyleyeceğimi bilmiyorum?
I don't know, what... what do you say to something like this?
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum!
I don't know what to say!
Eğer yapmazsan ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
Now, if you don't do it, I don't know what to say.
Size ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I really don't know what to tell you.
Bak.Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.Ama sanırım bu budur.
- Hey, Charley. Look, I don't know what to say, but I guess this is it.
Biliyor musun, "Ne söyleyeceğimi bilmiyorum" dediğin zamanı hatırlıyorum ve ben "kalbinde ne varsa onu söyle" demiştim.
I remember when you said, "I don't know how to say it," and I said : Say what is in your heart.
Başka ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I can't think of anything else to say.
Onlara ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what to tell them.
Başka ne söyleyeceğimi bilmiyorum teyze.
I don't really know what else to say, Auntie.
Şey, başka ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Müthiş bir partiye benziyor.
Well, I don't know what else to say.
Yalnızca ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I just don't know what to say.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what I'm going to say.
Başka ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what else to say.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
No, I've no idea what to say.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I do not know what to say.
Sana ne söyleyeceğimi bilmiyorum
I don't know what I can tell you.
Hatta ne söyleyeceğimi bile bilmiyorum.
I don't even know what I'm going to tell him.
Ne söyleyeceğimi inanın bilmiyorum.
1 scarcely know what to say.'
Çünkü ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
Cos I don't know what to say.
Ne söyleyeceğimi tam olarak bilmiyorum.
I'm not quite sure what to say.
Şey, bunun ne kadar ciddi olduğunu, ve size nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, ama o karmaşada, ben...
Well, I don't know how serious this is, Jim, and I don't quite know how to tell you. Well, go ahead. - But in all the confusion, I...
Hala buradalarsa onlara ne söyleyeceğimi bile bilmiyorum.
Hell, I wouldn't even know what to say to them if they were still here.
* Ama bilmiyorum ne söyleyeceğimi *
But I don't know what to say
Sana ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
- Yeah, I suppose so. You know, I don't know what to say, because it's a package deal.
Ne söyleyeceğimi ve orada saatin kaç olduğunu bilmiyorum.
Oh yeah, he's probably a long haired, foureyed faggot.
Ne söyleyeceğimi tam olarak bilmiyorum. Ben öylesine kafamdan geçeni söyleyeceğim.
Well, I do not know exactly what I have got to say, this is just going to be off the top of my head.
ne söyleyeceğimi bilemiyorum 37
bilmiyorum 18446
bilmiyorum ki 83
bilmiyorum tatlım 28
bilmiyorum ama 31
bilmiyorum dostum 22
bilmiyorum dedim 18
bilmiyorum işte 23
bilmiyorum efendim 100
ne söyleyeyim 43
bilmiyorum 18446
bilmiyorum ki 83
bilmiyorum tatlım 28
bilmiyorum ama 31
bilmiyorum dostum 22
bilmiyorum dedim 18
bilmiyorum işte 23
bilmiyorum efendim 100
ne söyleyeyim 43