English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Bak söylüyorum

Bak söylüyorum traduction Anglais

741 traduction parallèle
Bak söylüyorum, bir şey daha olursa kafayı yiyeceğim.
I give you my word, if anything else happens, I'll go insane.
Bak söylüyorum, Paris'e gitmedi.
He didn't go to Paris, I tell you.
Bak söylüyorum, Lincoln seçilirse Güneyliler savaşacak.
I tell you, if Lincoln gets elected, the South will fight.
O'nu geri getir. Bak söylüyorum, O bir deli.
He's insane, I tell you.
- Bak söylüyorum, Willa Harper. O para mezara kadar peşini bırakmayacak senin.
- I declare, Willa Harper... you'll let that money haunt you to your grave.
Bak söylüyorum, Peppino Califano'nun kuşu ötmüyor!
Peppino Califano is impotent!
Denemene gerek yok, bak söylüyorum
♪ Why try, I'm telling you
Bak söylüyorum.
I'm just telling you.
Ama bak söylüyorum, erdemli biri olmak için önce hayatta olman gerek.
But I'm talking about, you got to be alive to be honest.
Bak söylüyorum...
Look, I'm saying it.
Bak söylüyorum. Acele etmezsek adam tüyer.
Look, I'm tellin'you, he'll split if we don't move.
Bak, söylüyorum, o mektup...
I tell you, that letter...
Herkesin bildiğini söylüyorum. Bir kendine bak, bir de bana.
I say what everyone knows Look at yourself, then look at me
Bak, Millie hala, bunu sana 3 aydan beri her gün söylüyorum.
Now look, Aunt Millie, I suggested it 3 months ago and everyday since.
Yine söylüyorum, daima ileriye bak.
Look ahead. I tell you that again now.
Bak Virginia. Bunu sana kendi iyiliğin için söylüyorum. Yazar olmak insanı heyecanlandıracak bir şey değil.
Look, Virginia... and I say this only for your own good... being a writer is nothing to be so excited about.
Ve bunu söylüyorum. - Ve şu ayyaşa bir bakın.
Only serve to work as employed.
Bak Raghu tekrar söylüyorum.
Look Raghu... I'm telling you again! That baby isn't going to be born in this house lf she wants to have her bastard, let her go elsewhere I'm not going to let the honour of my family be tainted I'm going to throw this wanton woman out!
Söylüyorum bakın! Kaç para tutarsa, siz ödersiniz.
When he tells you how much, you pay.
Bak senin tazınada söyledim şimdi de sana söylüyorum Carol'u 5 dakika bile görmene izin vermeyeceğim.
Look, I told your bloodhound and now I'm telling you I wouldn't let you see Carol for five minutes.
Söylüyorum bak dostum.
I'm gonna tell you, buddy.
Kulübe gidip kağıt oyunlarına bakıyorum, günaha karşı koyduğumu kanıtlamak için bir bardak su söylüyorum.
I drop into the club and watch the card-playing, just order a glass of water to prove how marvellously I resist temptation.
Bak, ne yapacağını söylüyorum.
Look, I'll tell you what.
Bak ben ne yaptığımı sana hep söylüyorum, sense hiç söylemiyorsun, baba.
I always tell you what I'm doing but you never tell me what you're doing.
Bak tatlım, sana bunu kesin bir dille söylüyorum, bu bir şekilde olacak.
Well, honey, I am here to tell you that it's going to happen.
Bakın söylüyorum, artık her şey an meselesi.
I tell you, it's just a question of time now.
Bakın söylüyorum, Bay Kraler öldü.
I tell you, Mr. Kraler's dead.
- Bak dostum, yüzüne karşı söylüyorum.
- Look, man, I'm telling you in front.
Aptalca bir şey yapma diye söylüyorum. Eğlenmene bak.
Having fun is fine, we're not saints but marriage is something serious.
Öyle değil mi? Sana sadece şunu söylüyorum : kadınları dikizlemek yerine... önüne bak.
No, just keep your eyes on the road and stop ogling the chicks.
Bak yine söylüyorum, buralara bir daha gelme.
And remember, don't come around here again.
Bak yine söylüyorum, büyük ağız.
And I'll say it again, loudmouth.
Bak sana söylüyorum, cesedini sana getirdiğim gün... bundan daha fazla para isteyeceğim.
I'm telling you now, the day I deliver his body I'm gonna want a lot more money than this.
Bak bir daha söylüyorum.
I'll tell you one more time :
Söylüyorum bak, sigara, viski içen kadınlar, sıcacıklar, kaynıyorlar, kanları kaynıyor, ah, dostum...
I tell you, the women are smoking cigarettes, drinking whisky, doing the shimmy-sham-shimmy hot damn, man...
Bak son kez söylüyorum : adım Ferdinand.
For the last time, my name's Ferdinand.
Vaclav, bak, sadece sana söylüyorum burada bir şişe konyak vardı.
Vaclav, look, I only called you because I had a bottle of cognac here.
- Bak, bir barda şarkı söylüyorum...
- Look, I'm singing at this pub...
Ben, bak sana söylüyorum çok yakında tavuk görmekten kurtulacağım.
I tell you, Ben, if I don't ever see another chicken again... as long as I live, it'll be too soon.
Bakın söylüyorum çocuklar böyle bir kasabada bir sürü at olmalı.
Say, friend, a town like this... there ought to be a lot of horses.
Bakın, size söylüyorum.
Look, I'm telling you.
Bakın, inansanız iyi edersiniz, size bir kere daha söylüyorum... onu kahrolası bir tımarhaneye kapatacak değilim!
Look, I'm telling you again, and you'd better believe me I am not going to lock her up in some goddamn asylum!
Bakın, hepinize söylüyorum burada sizler... son bir kaç saniyede birbirinizin ne yaptığını gördünüz mü? .
Look, I've been asking around, and none of us... was in sight of any of the others for just those few seconds.
Bakın, sarhoş olmaya başladım ve dilim dolaşıyor. Ve bu çok korkunç çünkü düşündüklerimi söylüyorum.
Look, I'm starting to get drunk and I'm slurring, and that's horrible, because what I say, I really mean.
Bakın söylüyorum, 200 yıldır bulaşık yıkamaktan bıktım, usandım.
I tell you, I'm sick of 200 years of washing-up.
Bak, Earl Williams'ın orada olmadığını söylüyorum.
Look, I'm pretending there ain't no Earl Williams.
- Bak bu sırrımı sadece sana söylüyorum.
- Listen, I'm only telling my secret to you.
Bak bu sırrımı sadece sana söylüyorum.
I'm only telling my secret to you.
Bak, sana söylüyorum.
Look, I'm telling you.
Beteri yoktur, söylüyorum bak.
There's nothing worse, I'm telling you.
Bak, Evelyn, doğruyu söylüyorum ihtiyarı evine götürdüm, hemen şuracıkta, köşeyi dönünce.
Look, Evelyn, I'm telling you the truth I took the old man home, it's just down there, around the corner.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]