Bir kerecik traduction Anglais
534 traduction parallèle
Tamam işte. Bir kerecik olsun doyacağız.
We'll have enough for once.
Bir kerecik olsun şehre gitmek istiyorum.
I'd like to go out on the town for once.
Bir kerecik seni görmek zorunda olduğumu hissettim.
I felt that just this once I had to see you.
Bir kerecik senin için bir şey yapmama izin ver Julia.
Let me do something for you once. Me, Julia.
Bir kerecik öp.
Kiss me once.
Bu acıtacak biliyorum, Raynald ama sadece bir kerecik.
This hurts, Raynald, I know, but just once more.
Şimdi bir kerecik deneyelim.
Now, let's try this one first.
Sadece bir kerecik.
Just the one time.
Bir kerecik olsun namuslu bir para kazanma şansımız oldu- -
For once that we have a chance to make some honest money...
Hayır, onunla bu konuyu bir kerecik bile olsun konuşmadım.
I've never once spoken to him about it.
Onu görmek isterdim son bir kerecik.
I'd like to have seen him. Just once.
Keşke uçağa bir kerecik bile olsa bakabilsem.
I wish I could get just one look at the airplane.
Bir kerecik.
Just once.
Oraya bir kerecik gitmek isterdim.
I wish to go there once.
Bir kerecik durmasın mı?
Why shouldn't it stop for once?
Bir kerecik olsun şansımız yaver gitti.
For once, we get a break.
Bir kerecik siper kazsam da... aynı siperde uyuyabilsem, ne olur?
Just once I'd like to dig a foxhole... and find out that's the one I'm sleeping in.
Para verdi mi, yoksa bir kerecik daha mı görüşmeniz gerek.
Did he pay off, or do you have to see him just once more?
- Bir kerecik birini mi görmüştünüz?
- You saw one once?
Bir kerecik daha?
Just one more.
Ama keşke bir kerecik olsun dürüst olsaydın.
But I wish you could just be honest about it once.
Bize bir kerecik bak.
Give us just one look.
"Frankie, buradan çıktığında... bir kerecik dahi kullanırsan, tekrar müptela olursun" dedi.
He told me at least ten times, he said... "Frankie, when you get out of here you take even one fix..." "... you're hooked again. "
Bir kerecik. Ağrıyı durdurmak için.
Just one fix - to help me stop hurtin'.
Bir kerecik şans dilemek için, ha?
Just once for for luck maybe, huh?
Bir kerecik olsun annemi yere serecek cesareti gösterseydi... o zaman belki annem tatmin olup dır dır etmeyi keserdi.
If he had guts to knock Mom cold once... then maybe she'd be happy and she'd stop picking on him.
Bir kerecik sanatsal bir şey yapayım dedim kendimi aptal durumuna düşürdüm.
Just once I try to do something artistic... and I make a fool of myself.
Neden bir kerecik, sadece bir kerecik işimiz rast gitmiyor?
Why can't just once, just once, something work out right for us?
Bir kerecik olsun orada bulamasın.
- Don't be there once.
Johnny, lütfen oğlum,... bir kerecik olsun babanın sözünü dinle.
Excuse me, sir. Johnny, please, son, listen to your father just once on this trip.
- Çavuş, bir kerecik... - Hayır, olmaz, yarın gece.
No, no, no, no, tomorrow night.
Şu hilekâr hayatta bir kerecik kandırıldın.
For once in your crafty life, you have been had.
Ona bir kerecik karşı geldim.
Just once, I spoke back to him.
- Sadece bir kerecik. - Hayır!
Only once.
Bir kerecik olsun, yalnızca kendimi düşünmüyorum.
Look, for once, I'm not thinking only of myself.
Neden beni bir kerecik, kişisel nedenlerden çağırmıyorsun?
Aren't you ever gonna call me for personal reasons?
Bir kerecik kendi istediğim bir şeyi yapacağım.
At least I'll do what I want for once.
Bir kerecik giyip de taburumda boy göster diye vermeyeceğim bir miktar olduğu kesin.
What I wouldn't give to get you in my battalion for just a day.
Manevi yaşamımızda bir kerecik, faklı olmayacağız.
For once in our religious lives, we're not going to be different.
- Beni bir kerecik anlamaya çalış.
- Try understanding me for once.
Bir kerecik olsun para söz konusu değilken de tatlı olabilsen.
If just one time you could be sweet without no money around.
Bir kerecik olsun ipleri benim elime versen, ben...
If you'd just one time let me run the show, I'd...
Bir kerecik kendini benim yerime koymanı istiyorum.
I'm just asking you to put yourself in my shoes for once if you would.
Ama o değerli beyaz vücuduna bir kerecik dokunmama izin ver.
But let me have your precious white body just once.
Dostum, çıkmıştım ve altı sene sonra evde özgürdüm ve bir kerecik seni dinledim, yine içerideyim.
Man, I was out and home free after six years... and I listen to you one goddamn time, I'm right back in again.
Hadi, bir kerecik.
Come on, just once.
Beni bir kerecik öp.
Kiss me once.
Bir kerecik olsun.
Just once.
Bir kerecik daha dalsak, olmaz mı?
Just for the hell of it, all right?
- Dik otur da bir kerecik başına güzeI bir şey gelsin.
- Just sit back and let something nice happen to you for a change.
- Bir kerecik daha.
Just once more.
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kez olsun 43
bir kız mı 24
bir kere 190
bir katil 56
bir kitap 34
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kez olsun 43
bir kız mı 24
bir kere 190
bir katil 56
bir kitap 34
bir kız var 17
bir karar verdim 25
bir karar ver 16
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kuş 32
bir kadın mı 37
bir kız vardı 25
bir kaza 50
bir kelime 22
bir karar verdim 25
bir karar ver 16
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kuş 32
bir kadın mı 37
bir kız vardı 25
bir kaza 50
bir kelime 22