Bir kız var traduction Anglais
9,683 traduction parallèle
Duncan her şeyden uzak bir kız var dedi.
Duncan said there was one child outside it all.
Neden kahverengi kağıda sarılmış bikinili bir kız var?
Why is a girl in a bathing suit wrapped in brown paper?
Sürekli orada olan bir kız var yaparken bunu yaptığını düşünmediğini söylüyor.
This one girl, she's always there, and she says she doesn't even think about it when she's doing it.
Size, daha başka ne söyleyebilirim, bilemiyorum. Kapa çeneni. Elimde, balkondan düşüp de ölmüş bir kız var.
Add to that the fact that your stories about the night in question don't even match up, and you can understand my hesitation in believing any of you.
evet ve acıyor ve bir de durmadan çıkıp duran beyaz bir sıvı var pekala bu sadece irin hiç antiseptik sürdünüz mü hayır pekala ilk yapmanız gereken şey şu biraz kortikosteroid enfeksiyonu öldürecektir tamam kusma olayına gelince enfeksiyondan olabilir de olmayabilir de
- Yeah, and it hurts. And there's this weird white liquid, that just keeps coming out. - Okay, that's just pus.
- Bir sıkınız var.
_
Başka bir çıkışa ihtiyacımız var, hemen! Çıkmaz sokaktasınız.
We need another way out, now!
Raya'nın bir kızı var...
Raya has a daughter...
Kistik fibrozis olmayan bir sürü kız var.
There's plenty of other girls out there that don't have C.F.
Sizin yaşınızda bir kızım var.
I've got a daughter same age as you.
Görmek isterseniz kızın bir fotoğrafı var.
I have a photograph of her, if you'd like to see.
Eğer o mutluluğun bir kısmını yok etmeyi düşünüyorsanız ben de varım.
If you're planning on destroying some of that happiness, I want in.
İşin ucunda genç bir kızın hayatı var ve ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrim bile yok.
A young girl's life is at stake, and I have no idea what I'm doing.
Küçük bir kasabada büyüdün, kendini işine adadın, kız kardeşlerin var.
You come from a... small town, gave you a work ethic, you have sisters.
Vetala'mızın bir adı var artık.
Got a name on our vetala.
İçki dolabından uzak tutamadığı, ağzı süt kokan bir bebek bakıcısı dersleri ektiği için okuldan uzaklaştırılan bir kızı ve 8 bin mil ötedeki bir savaşta savaşan bir oğlu var.
She has an infant with a babysitter who can't keep out of the liquor cabinet, she's got a teenager suspended for cutting class, and she's got a son fighting in a war 8,000 miles away.
Bir kız bulamam çünkü varlık gösteremiyorum ve sen de beni var edemiyorsun çünkü kız bulamıyorum.
I can't get a girl because I can't perform, and you can't help me perform because I don't have a girl.
Benimle bir şey deneyebileceğini düşünen ilk kişiydi o ama 1000 dolar avukatlık ücreti var ve ben beş parasızım.
He's the first person I've talked to who thinks I might have a shot, but he has a... a $ 1,000 retainer, and I'm dead broke.
Harika bir kızım ve sevgi dolu bir kocam var.
I have an awesome daughter and a loving husband.
Ne var biliyor musun? Ne var biliyor musun? Artık bunun hakkında konuşmamız için bir sebep yok.
You know what, you know what, there's no reason to talk about it anymore.
Düzgün bir şey olmalı. Craig, kızın bilmeye hakkı var.
Craig, she has a right to know.
Artık kafayı taktığın başka bir kızın var. Kafayı takmadım.
Now you have another daughter, you're suddenly obsessed with.
Kendi başlarına sifonu çekmeyi öğrenmeden önce bu yarışmayı kazanmak için hazırlık yapan bir çok kız var.
There are girls that have been training for this since they could flush the toilet themselves.
Biraz karışık bir durum çünkü kız arkadaşı var, bu yüzden kimseye söyleyemiyorum.
It's kind of complicated because he has a girlfriend, so I can't tell anybody.
Tahmin etmekten öteye geçemem elbette fakat tedavi olmaksınız yaklaşık bir ayınız var.
Well, I'd just be guessing, but without treatment, I'd say a month, give or take.
Bugün izlememiz gereken daha bir sürü kız var. Geldiğiniz için, teşekkürler. - Bütün gece prova yapmaktan, gözümü kırpmadım.
♪ Stand and leave ♪
Şimdi yarım bir kız voleybol takımım ve onların amigo kızı olmak isteyen bir oğlum var.
Now I got half a girl's volleyball team and a boy who wants to be their cheerleader.
İlk evliliğimden 3 çocuğum var, Heidi ve ben 7 yaşında bir kız evlat edindik.
I got three grown kids from my first marriage, and Heidi and I just adopted a seven-year-old girl.
En azından senin bir seks hayatın var, kızım.
( scoffs ) At least you're having sex, sister.
İskambil oyununda gelecek vaat eden bir kızın var.
You have a budding card shark on your hands.
-... tutulan bir kızımız var. - Kelsey'e yardım etmek için yoldaydım o sırada GSC ;
- who's being held against her will.
Naomi, ufak kızı yeniden alalım... Patoloji sonuçlarında bir değişim var mı yok mu bir bakalım.
Naomi, we're gonna take the little girl... see if there's anything different about her pathology.
Bak, bunun farkında mısın bilmiyorum ama dünyadaki tüm çocuklar Jennifer'ın adını söylüyorlar ve bence bunun kızınla bir alâkası var.
Look, I don't know if you're aware of this, but kids all over the world are saying the name Jennifer, and I think it may have something to do with your daughter. Please, please, call me back. She shows us things.
Eski kız arkadaşından yedi yaşında oğlu var. Maddi durumu yüzünden üste yaşıyor. - Adam gerçek bir kazanan.
An ex-girlfriend and seven-year-old son he doesn't support still live just off the base.
Eva, benim de bir kızım var.
Eva, I also have a daughter.
Numaram sende var. Bir şey olur ya da kız uyanırsa beni ararsın. Sağ ol.
You got my number so call me if something happens or if she wakes up.
Kızı babanla ilişkilendiren bir şey var mı diye.
To see if something ties the girl with your dad.
- Benim de bir kızım var.
I also have a daughter.
Kızın üstünde gri bir ceket, siyah kot ve spor ayakkabısı var.
She has gray jacket, black jeans, athletic shoes.
Eğer bu mesajı izliyorsanız bir nedenden ötürü bu dünyada artık var olmuyorum demektir.
When you see this message, I'm no longer in this world.
Zavallı bir sevgilisi olan mahvolmuş bir kızı var.
He's got a screwed up daughter with a pathetic boyfriend.
Küçük bir kızım var benimde.
I have a little girl.
Ayrıca uyutmam gereken bir kızım var.
Plus, I have a little girl to tuck in.
İskoçya'daki Kraliçe MAry'e sadık olanlara yardım eden bir generalden rahatsız edici haberlerim var.
I have some disturbing news from a general aiding those loyal to Queen Mary in Scotland.
Artık bir kızım var ve onu korumam gerek.
Since I have a daughter now, I have to protect her.
Benim bir kızım var.
I have a daughter.
Bir kız da var.
There's a girl.
Benim de genç bir kızım var.
I have a teenager.
Sınıfımdan bir kızın da iki annesi var.
A girl in my class has two moms.
Tanrım, çocuklarınız sizi ses şımarık nasıl bir fikriniz var mı?
My God, do you children have any idea how spoiled you sound?
"Bir kızım var ve zihinsel olarak geri zekâlı."
" I have a daughter and she's mentally retahded.
bir kız vardı 25
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kız mı 24
bir kızla tanıştım 24
bir kızımız 16
bir kızılderili 16
vardı 193
varoş 16
vargas 68
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kız mı 24
bir kızla tanıştım 24
bir kızımız 16
bir kızılderili 16
vardı 193
varoş 16
vargas 68
vardır 53
varmış 24
var mı 248
var mısın 123
var ya 32
varsın 16
varım 207
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varmış 24
var mı 248
var mısın 123
var ya 32
varsın 16
varım 207
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varvara vasilyevna 23
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varvara vasilyevna 23