Bir kızımız traduction Anglais
28,499 traduction parallèle
Hâlâ görüşüyor musunuz? Bir kızımız var.
Wait, are you... are you still seeing him?
Çöp boşaltım kanalının yanında olacaksınız, kokmaya başlarsa bir şey sıkışmış olabilir, bir süpürgeyle itmeniz gerekir.
You're next to the garbage chute, so if it starts to smell, something might be stuck, and you'll need to use a broom to push the stinky stuff through.
İyi bir komşu olmaya çalıştım ama bazılarımız verandamızın keyfini çıkarmaya çalışıyor ama çıkaramıyor çünkü günün hangi saati olursa olsun çocuklarınız çığlık atıyor, zıplıyor, bağırıyorlar!
I tried to be a good neighbor, but some of us would like to be able to enjoy our lanais, but we can't, because no matter what the time of day, your kids are out there screaming, they're jumping, they're yelling!
Hani birkaç ay önce Fransız Art Deco tarzı bir mobilyaya bakmıştık. Hatırladın mı?
Uh, do you remember that furniture we looked at about a month or so ago, that French Art Deco stuff?
Başka nasıl senin gibi bir başka kızı, gözlerimin önüne koyayım?
Hovv else would I have set my eyes on a girl like you?
Genelde sinir bozucu ve kızımın hayatında bir haşere olsan görevi görmüş olsan da sana karşı sorumluluk hissetmeye başladım.
As much as an annoying and otherwise rodent-like pest you've become in my daughter's life... I've grown to feel a sense of responsibility for you.
Evde hüngür hüngür ağlayan bir kızım var.
I've got a daughter at home crying her eyes out.
Oraya gitmekten hoşlandığım bir kız vardı ve... belki... belki her şeyden daha çok hoşlandığım.
There's this girl I like going, too, and... maybe... maybe even more than like.
Bir yaşındaki kızım için oyuncaklar.
Toys for my one-year-old.
Bir yaşında bir kızınız mı var?
You have a one-year-old?
Anlıyorum efendim, ve de söylemek isterim ki kesinlikle niyetim Memur Şeriat'a saygısızlık etmek değil, sadece eski başkanımızın da bir savaş gazisi olduğunu belirtmek isterim.
I understand that, and I do not mean Officer Sharia any disrespect when I suggest that our former president was a veteran as well.
Söylemek istediğim, bir isim koymuyoruz ama kız arkadaşım, ama..
I was going to say, we're not putting labels on it, but we are she's my girlfriend, but...
Senin gibi güzel bir kızı mı?
A beautiful girl like you?
Sıradan bir kızım.
Just a girl.
Uslu bir kız mısın?
Are you a nice girl?
Bu yüzden Bay Fuji'yi aradım, metal elli iri kıyım bir adamın ki etrafta bunlardan çok yok altı tane takım elbise aldığını söyledi, bu da demek oluyor ki Kırmızı...
Which is why I called Mr. Fuji, and he said that a large man with a metal hand... Not many of those running around... Bought all six of the suits, which means, ta-da, you're the architect of the Red...
Ama kız kardeşimi tek başıma bulamadım. Bu yüzden James Gordon denen adamdan yardım istedim. Herkes onun iyi bir adam olduğunu söylemişti.
But I couldn't find my sister alone, so I turned to this man, James Gordon, whom everyone said was a good man, an honorable man.
Hayatımızın bir parçası olmaması konusunda anlaşmıştık.
We agreed he wouldn't be part of our lives.
Sen peşimden gelip hızımın bir kısmını kullanır ve kendininkiyle birleştirirsin, yeterli hıza ulaştığında da o şeyi Hız Gücü'nün derinliklerine fırlatırsın.
You trail behind me, siphon off some of my speed, combine it with your own, and when you have enough, throw that thing deep into the Speed Force.
Sizi bilmem ama gelecekte kızdırdığımız bir hız tanrısı tarafından beynimle oynanması Noel ruhunu öldürmek için yeterli.
- Good, good. I don't know about you guys, but being mind-punked by a speed god that we piss off in the future, it's... it's enough to kill your Christmas spirit.
Bir kız tarafından mı yenildin?
So, you got beat up by a girl?
Zavallı, masum, terk edilmiş köylü kızımızınki bir sandalda son buldu.
Which is how our poor, innocent, forsaken village girl ended up on a raft...
Ve onun kontrolünü kırmanın bir yolunu bulmamız lazım.
And we have to find a way to break her control.
- Bir dakika, üç kız mı vardı?
Wait a minute. - There were three blondes?
Eskiden bir film yıldızıyken artık mafya için milletin bacağını mı kırıyorsun?
So you, former A-list, B-list actor, you're now breaking legs for the Mob?
Garip bir durum olmasın diye arkadaşlığımızı Jamie'den bile sakladık.
We even kept our friendship secret from Jamie so it wouldn't be weird.
Bu mızmızın içinde öyle bir hırs kalmamış artık.
- doesn't have it in him anymore.
Bir kız çocuğuyum.
I'm a daughter.
Yardım etmek istiyorum ama yasal bir çıkış yolu bulmalıyız.
I want to help you, but we have to find a legal solution.
Şu kırmızıbiber dilimine bir bakalım.
Let's give chili lime a whirl.
Hükümetteki adamına sor bakalım kız arkadaşı, metresi veya sevdiği bir fahişe var mıymış?
Find out from your government mole if there's a girlfriend or a mistress or a favorite hooker.
Hoşlandığım bir kız var.
There's this girl I like.
Kızımın eğitim almasına yardım etmezsem nasıl bir anne olurum?
What kind of mother would I be if I didn't help my daughter get an education?
Başka bir kız falan mı?
Another girl or what?
- Hayır. - İki kızımı bir orospuyla götürmek üzeresin.
You're about to drive my daughters two hours with a...
Bir dakika. Siki kalmış kızgın bir Rus'u yatak odamızda öylece bırakacak mıyız?
We're going to leave an angry Russian with a hard-on upstairs in our bedroom?
Kızımı desteklemek için dilencilik yapıp para kazanmaya çalışırken, sokakta evsiz bir kadını döverken fotoğraflarımı çeken orospu kendisi.
She's the miserable cunt who took pictures of me when I was beating up a homeless lady on the street while trying to panhandle to make money to support my daughter.
Bir sıkıntımız var.
We have a situation.
Bizim ofis binasında bir güvenlik işi var. Para biriktirip araba alabilirsin. Kızımızı annenlere bırakırken otobüsteki tuhaf tiplerle uğraşmazsın.
There is a security job at the office building, so you could save for a car, and then you wouldn't have to take our daughter on the bus with weirdos.
Bir kızım olduğunu biliyorum.
I know I have a daughter.
Kızımızın bununla bir alakası yok.
Our daughter had nothing to do with this.
Ailen devamlı neden bir kız arkadaşım olmadığını sorup duruyordu.
Well, my parents kept asking me why
Eski moda, artık çok fazla duymadığımız, artık pek fazla görmediğimiz bir kelime.
It's an old-fashioned word you don't hear so much of anymore, you don't see so much of anymore.
Clive tekrar bir numaralı kız mı?
Clive's number one girl again?
Sana bir taksi çağıracağım, kızım.
Er, I'm going to call you a cab, darling.
Ormana doğru gel, Noah, yoksa küçük kız arkadaşının kapalı bir tabuta ihtiyaç duymasını sağlarım.
Come into the woods, Noah, or I'm gonna make sure your little girlfriend needs a closed casket.
kısa bir meditasyon yapacağız ve tamamen sessizlik içinde vasıfsız işler yaparak sığınağımızı bulacağız.
Then we will have a short meditation, then we will find our sanctuary in the partaking of menial tasks, all in perfect silence.
Kızımı bir kontrol edeyim.
I gotta check on my daughter.
Halkı böceklere benzetiyor, zalimlikten zevk aldığımızı bunun bir zayıflık olduğunu ve bunu bertaraf etmemiz gerektiğini söylüyor.
He likens the population to insects, says we revel in cruelty, that it's a weakness that should be bred out of us.
Tanıdığım bir kız, o orospu... beni bıçakladı.
She's this girl that I know, that fucking... She stabbed me.
Sadık olacak bir partiye ihtiyacımız var şuanda.
We need a party loyalist right now.
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kez olsun 43
bir kız mı 24
bir kere 190
bir katil 56
bir kitap 34
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kez olsun 43
bir kız mı 24
bir kere 190
bir katil 56
bir kitap 34
bir kız var 17
bir karar verdim 25
bir karar ver 16
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kuş 32
bir kadın mı 37
bir kız vardı 25
bir kaza 50
bir kahraman 27
bir karar verdim 25
bir karar ver 16
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kuş 32
bir kadın mı 37
bir kız vardı 25
bir kaza 50
bir kahraman 27