Bu olmaz traduction Anglais
11,198 traduction parallèle
Bu mülakatın olmazsa olmazıdır.
That's part of the interview and everything.
Bilemiyorum. Bence bu doğru olmaz.
I don't know, I don't think it'd be right.
- Bu pek akıllıca olmaz.
That wouldn't be wise.
Kesinlikle bu tempoda olmaz.
Certainly not at this pace.
Böylece, parlak parçalar olmaz, göze batmazdı bu yüzden insanların ve yerlerin arasına karışıp sadece resim çekerdi.
so he could really get in amongst people and places and just take pictures.
Burada bu iş olmaz, hava bok gibi soğuk.
I ain't going to do it here, it's fucking freezing.
Bu yoldan gidersen, bizim yolumuzdan pek uzun bir hayatın olmaz.
You go down this path - - our path... It's not a long life.
Bu nasıl kötülük olmaz?
How was that not evil?
Sam nasıl olurda bu kötülük olmaz?
Sam, how is that not evil?
Bu kadar yüksek sesle söylemesen olmaz mı?
Could you maybe not scream it like that?
- Hayır. Olmaz. - Anlaşmamızda bu yoktu.
- We agreed about it.
Polis bu fotoğrafları görürse onun için hiç iyi olmaz.
If the police see those photos, it's not gonna be good for him.
- Bu biraz aptalca olmaz mıydı?
- Wouldn't that be a little stupid?
Bu sefer olmaz.
Not this time.
Geçen yıl beni son dakikada ektiğinde ben çalışmıştım ama bu sene olmaz.
I worked last year when you blew me off at the last minute, but I can't this year.
Ama bu durumda sihirli kurtlar olması çok da çılgınca olmaz değil mi?
But, I mean, at this point, would magical wolves be that much crazier?
Ve biz diyorum çünkü bu bensiz bunlar olmaz.
And I say we because it doesn't happen without me.
Bu seferlik ben kullanayım, sen de arkada otur, olmaz mı?
How about just this once I drive it, and you can sit on the back?
Bu her ikiniz için de daha iyi olmaz mı?
Then won't Mr. Shin and Mr. Cha both become more comfortable?
Bu yüzden onun yenine beni cezalandır, olmaz mı?
I did wrong, so I'll get hit!
Bu konuda hiç sorunum olmaz.
I have absolutely no problem with that.
Bu yeterli olmaz mı?
Don't you think this will be enough?
Olmaz... bu benim alanım değil.
Oh, well, I don't... this isn't my area.
- Bu olmaz.
- Not this.
Bu evde olmaz.
Not in this house.
Yapma yahu, hiç doğru olmaz bu.
Oh, come on, that doesn't seem right.
Keşke bu olayın bizi daha da yakınlaştırdığını söyleyebilseydim, fakat bence bu doğru olmaz.
I wish I could say that it, it brought everybody closer, but I don't think that would be the truth.
- Adamı sen mi öldürdün? - Günün olaylarını tartışmak isterim ama sesini bu tonda devam ettirirsen olmaz.
I'm happy to discuss the day's events but not if you insist on doing so at this volume.
Bu kolları da sıvasan iyi olur dostum ; ne olur ne olmaz.
You better roll up those sleeves, too, buddy, just to be safe.
Bak, bu ayakkabılara ihtiyacın olmaz, değil mi?
Erm, look, you don't need these shoes, do you?
İnsan bu kadar da olumsuz olmaz!
You can be really negative!
Bu suyla ölüm olmaz.
For with this water, there can be no death.
Bu senin için bir ceza olmaz.
That wouldn't be a punishment at all.
- Bu ametistler, olmazsa olmaz.
These amethysts were essential.
Yakınlık kubbe yok olana kadar dayanamaz bu şekilde olmaz.
The kinship won't survive until the dome comes down, not like this.
Demonu insanlara duyurmak istiyorsan bu iş böyle olmaz.
Look, baby, if you trying to get your demo heard, this ain't how you go about it.
Bu satrançta şah-mat olmaz.
There's no checkmate in this game.
- Bu gece olmaz.
Not tonight.
Bu tarz suçların büyük çoğunluğunda katil kolay teslim olmaz ve canlı yakalanmaz.
In the vast majority of these type of serial crimes, the murderer usually doesn't go down easily and isn't apprehended alive.
Olmaz olmaz bu çok tehlikeli.
No.. No.. it is dangerous.
Eminim öyledir ama bence bu iş olmaz.
I'm sure you are, but I don't think we can make this work.
Bu çakıllar karışımın olmazsa olmazı.
This gravel's just mandatory for the mix.
Eğer gerçekten peşinizdelerse bu paranoya olmaz.
It's not paranoia if they're really out to get you.
"İşi bu uçağı indirmeye kadar götürürsem bu bir tehdit olmaz."
"It's not a threat if I follow through and take down this plane."
- Bu sorular olmazsa olmaz mı?
Are these questions absolutely necessary?
Suçlamalarla olmaz bu iş.
It can't be done with accusations.
Ne yapacağı hiç belli olmaz ama bu almak zorunda olduğumuz bir risk.
She'll always be somewhat unpredictable, but that's the risk... one we have to take.
Bu gece olmaz.
I-I can't tonight.
Yani bu beraber çalışmamıza engel olmaz değil mi?
So it's not gonna get in the way of us working together?
- Bu iş böyle olmaz.
- This is not the way to do- -
Bu sefer başkalarını götürsek olmaz mı?
Maybe we could get somebody else this time.
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
bu olabilir 58
bu olsun 16
bu olur 45
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
bu olabilir 58
bu olsun 16
bu olur 45
bu olay 48
bu olmayacak 50
bu olacak 24
bu olamaz 268
bu olur mu 39
bu olayda 16
bu olabilir mi 19
bu oldu 16
bu olmamalıydı 17
bu olağanüstü 52
bu olmayacak 50
bu olacak 24
bu olamaz 268
bu olur mu 39
bu olayda 16
bu olabilir mi 19
bu oldu 16
bu olmamalıydı 17
bu olağanüstü 52