Bu sanki traduction Anglais
5,178 traduction parallèle
Bu sanki Noel gibi.
This is like Christmas. Oh!
Kardeşlerin bir araya gelmesinden hiçbir zaman hoşlanmam bu sanki...
I never like when the brothers get together. Yeah, no, like... ... It's like,
Bu sanki acayip bir alternatif evren gibi ve bende seni seviyorum
This is like, some weird, like, alternate universe. And I love you, too.
Şu anda evdeyim, çok sessiz, bu sanki...
But now that I'm home and it's quiet, it's like...
Bu sanki... Bu sanki...
It's like... it's like...
Bu sanki küçük kasket makinası gibi bir şey.
That is just like a little helmet machine.
Bu sanki...
IT'S LIKE...
Bu sanki kazanmanın tekmesi gibi.
... there's a kick only in winning.
Bu sanki onun ilk resmi şeyi.
This is, like, his first official thing.
Bu sanki toptan satış gibi. "
This is wholesale.
Bu sanki birisini lime lime doğrar gibiydi,
This sounded like someone become hacked
Bu sanki...
It was like a...
Bu sanki kabus gibiydi.
That's some fucking dream.
Tüm bu olay sanki benimle evlenmekten yırtmak için bir bahane gibi ve acınası
This whole thing is like an excuse for you to get out of marrying me and it's pathetic.
Yani... sanki bu işi o kadar çok yapıyorum ki bir normal, bir de normal olmayan davranışım varmış gibi.
Just... like I do this so much that I'd have a normal and an abnormal version of it?
Sonra da sanki bildiğin hava bozmuş da, bu işte pasif-agresif sihirli büyükannenin parmağı yokmuş gibi davranırız.
And then we can pretend that it's just the weather and not your passive-aggressive magical grandma.
Ve sonra ise... g-noktamı buldun ama sanki yanından geçip gittin ki bu gayet uygundu ama sonra yapmaya devam ettin.
And then... oh, oh, you did find my g-spot, but kind of like a drive-by, which was cool, but then you kept going.
Bu konuda herkes yan çizdi ve sanki kutsal bir şeymiş gibi davrandı, ancak ben birazcık farklı yaklaştım.
Everyone else had danced around it and treated it like something sacred, but I took a slightly different approach.
sanki bir şey görüyormuş gibiydi, bu da onu çok korkutuyor.
it's like he sees something and it really scares him.
- Bu şerefsiz sanki Keyser Söze kardeşim.
This motherfucker is Keyser fucking Soze, bro.
Her şeyi sadece bu kitaptan öğrenip sonra da bu öğrendiklerini sanki seninmiş gibi bana kusmaya mı çalıştın? Sana o akşam ormanlık alanda kim olduğumu anlattım.
I told you who I was that night in the woods.
Bu adi herif sanki sigara içilebilen bir alana girmiş gibi hastaneme girdi az önce.
This motherfucker come walking in my hospital, acting like it's a smoking section or some shit.
Bu adamı tanıyorum sanki.
I feel like I know the guy.
Sanki kafamdan çıkmayan sabir bir şeymiş gibi bu kakofoni melodisi.
It's this constant barrage, this cacophony of sound.
Sanki bu işe yarıyacakmış gibi.
Like that's going to work. Yeah.
ama bu zamanlarda bilmiyorum, bazı şeyler daha derin sanki. bazı şeyler daha derin sanki.
I've fucked a thousand girls by now and I don't know, at the end of the day, you just kind of want something that's just a little deeper really.
Bu adam sanki tanrı.
This class is such a gut.
Bakın, bu taşlar bir sınır gibi sanki antik bir uyarı gibi.
Look, these stones are like a boundary, like an ancient warning sign or something.
Sanki bu kadar kolay olmamalı gibi geliyor.
It just feels like it should be harder somehow.
Sanki kendi otobiyografini okuyorsun ve birden dokuz bölümün de bir deli tarafından yazıIdığını fark ediyorsun. Bu delinin de sen olduğu ortaya çıkıyor.
It's like you're reading your own autobiography and suddenly you realize that nine chapters were written by a lunatic, and that lunatic turned out to be you.
Bu şarap fazla tatlı sanki.
I think this wine's too fruity.
Bütün bu olanlar sanki bir anda oldu.
It goes so fast. All of it.
- Sanki daha önce bu işi hiç yapmadık.
He acts like I've never done this before.
Sanki bir film sahnesi gibi oldu bu.
That sounds like a line from a movie.
Sanki bu sabah bulacaklar da.
Heck it's likely to be this morning.
Ve bu oyun ilginç bir şekilde, benim ufak ve bozulmuş bir yorumum gibi gelmeye başladı. Sanki beni sürekli takip edip minik bir çekiçle hayalarıma vurup duruyor gibi.
And, uh, this play is kind of starting to feel like... a miniature, deformed version of myself that just keeps... following me around and, like... hitting me in the balls with, like, a tiny little hammer.
# Bu yüzden çekip gideceğim sanki içime kaçmış Roman Polanski #
♪ So I'll pull out and leave like I'm Roman Polanski ♪
Bu pembe sariyi görünce kalbim durdu sanki.
My heart skipped a beat seeing this pink saree of yours.
Bu soruya yüzlerce kez maruz kaldım ve bir keresinde nefesimi toplayamamıştım ve sanki göğsüm cayır cayır yanıyordu. Hemşire acıyı derecelendirmemi istedi.
I've been asked this question hundreds of times... and I remember once... when I couldn't catch my breath and it felt like my chest was on fire... the nurse asked me to rate the pain.
Rust, gökyüzünün mavisini beğenmezse gökyüzü ile kavgaya tutuşacak birisiydi. Fakat nihayet onu evimize getirtebildiğimizde ki o zaman bu dava o kadar önemli değildi zavallı piç sanki evime değil de idam mangasına gidiyormuş gibiydi.
Rust would pick a fight with the sky if he didn't like its shade of blue, but when we finally got him over to the house... this is when that case was hot... poor bastard looked like he was on his way
Bu... bu gerçek sanki bir "Cadılar Bayramı" saçmalığı.
This is... this is the real thing, some "Halloween" shit.
Sanki bir gün bir köpek ağzını açmış ve böyle konuşmuş da, ona bu sesi yakıştırmışız gibi.
It's not like a dog just opened its mouth one day and that's what it sounded like and we assigned that voice to it.
Biliyor musun bu kokuyu gerçekten sevmeye başladım sanki.
You know, I'm actually starting to like that smell. I mean, how fucked up is that?
Sizi bu kadar yakında bulmak, sanki bana bir şeyler yapmam için bir yalvarış gibiydi.
To have you both so close, that was, if he would beg me almost to do something.
Böyle olmam bu işe daha uygun olduğumu gösteriyor sanki.
More like me being this way made me right for the job.
Babama yardım edemiyorum, ama her stajerlik görüşmesinde bu gerçekleşiyor, sanki çalışmamışım gibi, kıçımı oynatamıyorum!
I can't help who my father is, but every fucking internship interview it comes up, as if I haven't worked, as if I don't work my fucking arse off!
Bu Huffman denen adamı gördüğümüzde başarılı kişiler gibi görünmeliyiz sanki parasına ihtiyacımız yokmuş gibi, sanki şantajı eğlencesine yapıyormuşuz gibi.
Hey, so when we go see this Huffman guy, we gotta look like we're successful, like we don't even need his money, like we're just blackmailing him for fun.
Sanki bu kabul edilebilir bir mazeret.
Like that's a valid excuse.
Tüm bu dövüş ve danslar sanki eski bir Michael Jackson klibi gibi.
I mean, all the fighting and the dancing. Living in an old Michael Jackson music video... it's exhausting. Somebody needs a tasty beverage.
- Lou, bu iyi bir değil sanki.
- Lou, this is not a good idea.
İçmeyi bırakınca bu zenci 40'lık içmeyi bırakınca bir şeyler eksildi sanki yüzde 95'i gitmişti adamın.
Once he stopped drinking, once the nigga stopped getting oddy with the 40s, something was gone, like, 95 % was gone. This nigga was bugged out. You think he funny now?
sanki 465
sanki bilmiyorsun 17
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48
sanki bilmiyorsun 17
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu şartlar altında 79
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sabah geldi 27
bu sahte 24
bu saçma 71
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu şartlar altında 79
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sabah geldi 27
bu sahte 24
bu saçma 71