Bununla mı traduction Anglais
6,561 traduction parallèle
Amber bununla mı ilgileniyordu?
She was actually interested in that?
- Bununla mı zaman geçiriyordun? - Hayır.
God damn, is that who you been running around with?
Daha hızlı evladım, akşama kadar bununla mı uğraşacağız?
Más rápido, hijo, que si sigues así, acabamos mañana.
Pekala, bununla ilgili bir odak grubu oluşturayım.
Well, we'll put a focus group on it.
Elinde kapağı açık bir kalem tutup bununla vagona bir şey yazmayacağım mı diyorsun?
You're holding an uncapped marker, and you're telling me you were not about to tag this subway car?
Javi'ye yardım etmek istiyorsan yapabileceğin en iyi şey Jared Stone'un kim olduğu ve bunu neden yaptığını bulmak. Bununla ilgili bazı cevaplar dairesinde olabilir.
And if we want to help Javi out, then the best thing that we can do is find out who Jared Stone is and why he is doing this, and some of those answers might be at his apartment.
Sorularıma cevap vermezsen bununla polise gideceğim.
I'm going to go to the police unless you answer my questions.
Ben İsrail taraftarıyım ve bununla gurur duyuyorum.
I am pro-Israel and proud of it.
Bununla bir işim yok.
I'm so done with this.
Tamam, elimden geleni yaparım ama kesinlikle bununla- -
Uh, okay, I'll find out what I can. But I'm definitely not gonna...
Bununla sen ilgilensen ve Ben de sana yardım etse olur mu?
Can you run point and have Ben assist you?
Seni bununla rahatsız ettiğim için özür dilerim.
I'm sorry to bother you with this.
Pekala, elimizde şüpheli bir banka havalesinin usb bellekteki kanıtı var, fakat bununla şu hortumu alan kişinin bağlantısını bulmamız lazım.
Well, we've got evidence of the suspicious wire transfer on the flash drive, but we need to link it to whoever bought that hose.
Bununla ilgili bir fikrin var mı?
Do you have an opinion on that?
İnternete nasıl girdi bu? Bilmiyorum. Bununla ilgili telefonlar alıyoruz ama ben sızdırmadım.
We're getting calls about it, but I didn't leak it.
Bununla çok ilgiliyim.
I'm too into this.
Leo, bununla ilgimin olmasından yıldım.
Leo, I'm terrified of how into you I am.
- Bununla bir problemi olan var mı?
- Anybody got a problem with that?
Ama bununla ilgileneceğinden eminim.
The professor is not a flatfoot. But I'm sure he'll be interested in this.
Biraz daha bağır canım, bununla dans ederiz.
A bit louder, my dear, and we can dance to it.
Bununla başlamam lazım. Buna, kırmızı cüce deniyor.
I'm going to start with that one - that's called a red dwarf.
Çoğu diğer çocuk bununla başa çıkamadı. Ki bu da daha fazla farklı olmanı sağladı.
Most of the other kids couldn't deal with it, which I'm guessing only made you want to be more different.
Ha Young'un bununla bir alakası var mı bilmiyorum.
I don't know if Ha-young had anything to do with this
- Ben bununla ilgilenirim.
I'm on it.
Bir gün kalktım, bir baktım bununla evliyim.
One morning, I woke up married to this one.
Sanırım burada bununla ilgili bir özgeçmiş olacaktı.
I think I've got a résumé in here for that somewhere.
Neyse bununla kendimizi sıkmayalım.
But anyway, let's not get bogged down with that.
Umarım bununla yaşayabilirim.
Hope I can live up to that.
Arkadaşlıklarımızı analiz etmeye başlamak çok da akıllıca olmayabilir. Çünkü bütün bunlar bununla halledemeyiz..
It might not be wise to start analyzing our friendships, or this whole thing could unravel.
Sanırım üç saattir bununla uğraşıyor.
I think he was doing that for three hours.
- Var mı bir malûmatın bununla ilgili?
Hear'st thou of them? Ay, my good Lord.
Bununla kendine arkadaş bul, tatlım.
Make friends with it, honey.
- Bununla ne yapacağım ben Agu?
And what am I gonna do with this, Agu?
İş gezilerinde onunla bununla yatar sonra gelip beni tartaklar, malıymışım gibi.
He sleeps around on business trips, then comes back here, shoves me around, acts like he owns me.
Son kitabımın yarısı da bununla ilgili.
That's what half of my last book was about.
Tanrım, şu an bununla uğraşamam.
Jesus. I can't... I can't deal with this right now.
- Ne yapacağım bununla?
- What do I do with it?
Hiç çılgınlık yaptın mı bununla?
Can you do tricks yet?
- Bununla karşılaşmalıyım.
- I need to confront this.
Ama bununla yüzleşmekten kaçındığını görüyorum.
But I'm starting to think that you're just avoiding it.
- Ne yapacağım bununla?
What do you want me to do with it?
Her zaman bununla yüzleştim.
I'm faced with this every time.
Ben bununla kendi içime kapanarak baş etmeye çalışıyorum.
What I have to deal with is that I'm the one inside my own skin.
bununla küçük bir aşkımız var.
I'm a little in love with it.
hazır değilim... bununla yüzleşmeye.
I'm not ready... To deal with it.
Bununla birlikte artık soyadın bu mu emin değilim.
Although I'm not sure that that's your name any longer, is it?
Doğruyu yaptığımı hiç söylemedim ama bir seçim yaptım ve bununla yaşamak zorundaydım.
I never said I did the right thing, but I made a choice and I had to live with it.
Evet ben de bununla yaşamak zorunda kaldım.
Yeah, I had to live with it, too.
Yaptığımız bütün silahlı soygun, hırsızlık kazara kafa koparma gibi kötü şeylerle yaşayabilirim ama sizlere bir şey olursa bununla yaşayamam.
I can live with all the bad stuff we've done, the hold-ups, the burglaries, the accidental decapitation, but I couldn't live with myself if something happened to one of you.
Yaparım, bununla savaşabilirim diye düşünüyorum.
I swim up to the surface, and I... and I think I'll do okay and I can... I can fight this.
Bununla şansımız daha yüksek olur.
We'll have a better chance with this.