English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ D ] / Düşünemiyorum

Düşünemiyorum traduction Anglais

2,670 traduction parallèle
Onun üzerinde seyahat ederken nasıl da mutlulardır düşünemiyorum.
I can't imagine them being that good as a way of getting about.
Ama ben işinde yükselmen için bunun gibi önemli bir tutuklamadan daha bir yol düşünemiyorum.
But I can't think of a better way... for you to advance your career... than to make a high-profile arrest... like this one.
Ben kafa travmasından daha dikkat çekici bir şey düşünemiyorum.
I can't think of anything more startling than a head-on collision.
Onun dışarıda bir yerde, cezasını görmeden dolaşmasının sende yarattığı hüsranı düşünemiyorum.
I can't imagine your frustration, knowing he's out there, unpunished.
Düzgün düşünemiyorum bile.
I can't even think straight.
Ve parayı harcayacak daha iyi bir şey düşünemiyorum.
And I can't think of anything better to spend the money on.
Şu an hiçbir şey düşünemiyorum.
Can't assume anything right now.
Yani düşünemiyorum bile.
So I'm not imagining it?
Evet, ağzım bir karış açık kaldı, yıkıldım, sensiz bir hayatı düşünemiyorum.
Yeah, I'm bowled over. I'm devastated, I can't imagine life without you.
İnanamıyorum benim küçük kuzenimle neler yaptığını düşünemiyorum.
I can't believe you're getting all wah-wah with my little cousin at the fucking bar.
Ama gerçekten acıktığımda düzgün düşünemiyorum.
But I really can't think straight when I'm hungry.
Bu benim kararım ve buna tek başıma karar vereceğim ve şüphesiz tüm bu gürültü ile düzgün düşünemiyorum!
This is my decision and I'm gonna make it on my own and I certainly can't think straight with all this noise!
Nasıl göründüğünü biliyorum fakat düşünemiyorum...
I know what it looks like but I don't think- -
- Şuan yemeği düşünemiyorum bile.
I can't even think of eating.
Bilmiyorum, birşey düşünemiyorum.
I don't know, can't think of anything.
Ben sensiz 5 - 6 hafta bile yapamam. 5-6 yılı düşünemiyorum bile.
I can't do without you for five or six weeks, never mind five or six years.
Buralı olduğum için muhtemelen tarafsız olamıyorum ama lobisinde ukulele grubunun olduğu bir Waikiki otelinden daha az egzotik bir balayı mekânı düşünemiyorum.
You know, I'm probably biased'cause I'm local, but I can't imagine a honeymoon spot less exotic than a Waikiki hotel with a ukulele band in the lobby.
Öyle bir şeyi düşünemiyorum bile.
I can't even think about something like that.
Sessiz ol, hiç bir bok düşünemiyorum!
Be quiet, otherwise I can't think, shit!
Hiç bir şey düşünemiyorum. IQ puanın ne kadar?
But, maybe it's because we switched heads, but I can't think of anything.
Hayır, düşünemiyorum.
- No, I don't.
Düzgün düşünemiyorum.
I can't think clearly.
Çok gürültülü, düşünemiyorum.
It's so loud ; I can't think.
Bekle, bekle, düz düşünemiyorum.
Wait, wait, I can't think straight.
Böyle aniden sorunca, doğru düzgün bir şey düşünemiyorum.
Being asked so suddenly, I can't think of anything right away.
Dürüst olmak gerekirse, Sen bunu okuyana kadar... yemeği düşünemiyorum.
To be honest, I can't think about food... until you've read this.
Evet, kitap kafe olacağından, bundan daha anlamlı bir isim düşünemiyorum.
Yes, since it's a book cafe, it'd be more meaningful to name it after our masterpiece.
Köpek beslemek bile bu kadar zorsa, bebeği olan insanların halini düşünemiyorum.
What do people see in dogs? They're worse than babies.
Ben düşünemiyorum bile.
I can't even fucking think.
Düşünemiyorum bile!
Unimaginable!
Fakat ne benim, ne de bir başkasının, hele de bir hükümetin bir kadına ne yapması gerektiğini dikta ettirmesini düşünemiyorum.
But I can't see myself or anyone telling a woman what she should do with her body.
Sizin yüzünüzden düşünemiyorum.
You're affecting my cogitation.
Seni unutmak ne kadar sürerdi düşünemiyorum bile.
I can't imagine how long it would take to get over you.
Herifin suratındaki ifadeyi düşünemiyorum bile.
I can't imagine the look on that guy's face.
Seni o şekilde düşünemiyorum.
I'm incapable of thinking of you that way.
Net düşünemiyorum.
I can't think clearly.
Sonraki hamlesini düşünemiyorum bile.
I can't even describe that next part.
- İyide, ben bundan daha iyi birşey düşünemiyorum yani evlenmek daha iyi.
- Well, I can't think of a better reason to get married on the fly.
- Başka türlüsünü düşünemiyorum.
- I wouldn't have it any other way.
Bunu düşünemiyorum, Lucy'nin bir bebeği tuttuğunu.
I just can't imagine it, Lucy holding a baby.
Düşünemiyorum bile.
I can't imagine.
İnsanlar bu korkunç olayın sen ve Bayan Hilly arasında geçtiğini öğrenirse başımıza gelecekleri düşünemiyorum bile.
If people find out the terrible awful was you and Miss Hilly we in trouble there ain't words for.
Şu an hiçbir şey düşünemiyorum.
I don't think anything.
Anneme kızgın olmadığım bir zamanı düşünemiyorum.
Oh, I can't think of a time I wasn't angry with my mother, right?
Bundan daha güzel bir şey düşünemiyorum!
I can't think of anything nicer than that!
Onu düşünemiyorum.
I sort of can't even think about him.
Aidan'a zarar vermek isteyecek birini düşünemiyorum.
But I cannot think who would have wanted to do something bad to Aidan.
Sizin birlikte olduğunuzu düşünemiyorum da ondan.
I just can't picture you guys on a date, you know what I mean?
Şu anda sağlıklı düşünemiyorum.
Not a whole lot right now.
Eğer babamızı kaybetseydik düşünmek bile düşünemiyorum.
If we had lost our dad, you know, I just really can't even imagine it.
Düşünemiyorum bile.
I can't even do that.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]