Fark ettim ki traduction Anglais
1,674 traduction parallèle
Sonra fark ettim ki hatalar olur.
Mistakes happen. Why get upset?
Sonra fark ettim ki, omuzlarıma bir başka yük daha binmişti çünkü o zamanlarda böyle bir şeyi ortaya atmakla herkese meydan okumuştum.
And looking back in hindsight, put another chip on my shoulder...'cause I dared anyone to even bring that up again in that fashion.
Hemen sonra fark ettim ki, hızım, süper gücüm, röntgen görüşüm vardı.
I soon realized that l-I had speed, super-strength, uh... x-x-ray vision.
Başta seninle uğraşmak istiyordum ama sonra fark ettim ki, beğendiğimi söylemeye devam edersem sakal onun yüzünde kalmaya devam eder.
Well, at first I wanted to screw with you, but then I realized, the more I say I like it, the more it stays on his face.
Onun sayesinde fark ettim ki, şu anda bol pantolonlardan bile daha çok "kabul edilmeye" ihtiyacım var.
Thanks to him, I'm starting to realize That what I need right now, even more than looser pants, Is acceptance.
Evet, Sally ile tanıştım. Çocuklarım oldu ve fark ettim ki tek akıl kârı yol onlara dört elle sarılmak.
- Yeah, I met Sally, had my kids, and I realized... the only way it was gonna work is if I jumped in with both feet.
Şunu fark ettim ki eğer burada olman gerekiyorsa burada olmaktan mutlu olmalısın, değil mi?
I've * * * if you gotta be here your mind as well be here, right?
Sonra fark ettim ki, eğer balık İsa için yeterince iyiyse Pierce için de yeterlidir.
And then I realized that if fish was good enough for Jesus it's good enough for Pierce.
Şunu fark ettim ki, yapamadığım halde babamı değiştirmeye çalışacağıma babamdan daha iyi bir baba olmaya odaklanarak ve çocuğumu olduğu gibi ve ne istediğini kabul etmeyi tercih ederim.
Honey, you don't have to run for class president... if you don't want to. - Really? I can quit?
Ben kafa olduğumda fark ettim ki anüsümü kilitliyorum.
When I get high I realise that I clench my anus
Hayır, bunun hakkında düşündüm ve fark ettim ki, ben onu gördüm ancak o başını döndürmeden önce öngörü bitti.
No, I've thought about it, and I realize that I saw him. But before he turned around, the flash-forward ended.
Ama sonradan fark ettim ki aslında oraya sana söylemem gereken şeyleri yazmalıydım.
But then I realized that I'd just be writing things that I should be telling you.
Çünkü aniden fark ettim ki bana sadece tek bir parçan lazım ve o parçan da hiç ses çıkarmıyor.
Because I suddenly realized : I only need one part of you. And it's not the part that talks.
Artık fark ettim ki gerçekten istediğim bu değil.
I realize now that's really not what I want.
biliyorum, ve adaylar gidene kadar fark ettim ki, siz sahip olduklarımızın en iyisisiniz.
we want this mission to be successful more than anyone.
Ve fark ettim ki eğer işlerimize odaklanırsak hastalarımıza odaklanırsak, hiçbir şey olmayacak.
And I just... I realized, you know, if we just focus on our jobs, if we focus on our patients, we're gonna be fine.
Fark ettim ki saat hala koleksiyonda yok.
I notice the watch still isn't in the collection.
Özür dilerim. Fark ettim ki...
I'm sorry, I just realized.
İzinsiz geldiğim için özür dilerim. Ama fark ettim ki henüz beyin MR'ı çektirmemişsiniz.
Dr. Foreman, sorry for the intrusion, but I notice you haven't done a head MRI yet.
Fark ettim ki, her şey, aşık olmak için gerekli teferruatlardır.
I've realised that everything is just a substitute for being in love.
Ama fark ettim ki müzik durduğunda ve ışıklar söndüğünde asıl dert o zaman başlıyor.
But I've found it's when the music stops and the lights come up that the real trouble begins.
Bu sabah kalktım ve fark ettim ki yulaf ezmesinin üstüne esmer şeker koyup koymadığımdan bile haberim yoktu.
I woke up this morning and I realized that I didn't even know if I like brown sugar on my oatmeal.
Manny'i okula bıraktım ve fark ettim ki Manny'i okula bıraktım.
- I'm here. I, uh, just dropped Manny off at school, and I realized... I just dropped Manny off at school.
Ve fark ettim ki aşkı bulmak gerçekten zor.
And I realized that it's hard to find love.
Bugün evleneceklerini duyurduklarında, fark ettim ki Leydi Catrina gerçekten de babamı mutlu ediyor.
And when they announced the wedding today, I realised that Lady Catrina does just that. She makes him happy.
O an fark ettim ki, zaman konuşmayı bırakıp bir şeyler yapmaya başlama zamanıydı, kelimeler yerine harekete geçmek.
That's when I realized it's time to stop talking and start doing something about it, taking actions instead of words.
Fark ettim ki bu da korkunç bir ifade yahu.
Which, by the way, is a horrible expression.
Fark ettim ki..
I realized
Evet ama sonradan fark ettim ki artık büyüme ve... sağlıklı bir ilişki yaşama zamanı geldi.
Yeah, but then I realized it's time to grow up And get into a healthy relationship.
Birden fark ettim ki oğlum doğruyu söylüyordu.
I suddenly realised my son had been telling the truth.
Fark ettim ki, bugün burada yüzden fazla koruma görevlisi vardı. fakat bu gece tamamen bir hayalet kente dönüştü.
I noticed, too, that there was over a hundred security people here today, but tonight we got back and it was a total ghost town.
Ben de eskiden aynı sorunla karşılaşırdım sonra fark ettim ki iğneyi bir arkadaşının yerine koymalısın.
I used to have a problem with the same thing, But then I realized You just gotta pretend the needle's your friend.
Ama fark ettim ki çocuklar sadece hayaletlerin varlığından haberdar değildi aynı zamanda geri gelmelerini de istiyorlardı.
Now I realised that the children not only knew about the ghosts, but wanted them to come back.
Ama fark ettim ki aslında kullanılıyormuşum.
But I've only realized recently that I've been made use of
Düşündüm ve fark ettim ki sen ve ben, daha önce böyle güzel bir yerde yemek yemedik.
I just thought about it and realized that you and I have never been to a nice place like this for dinner.
ve ben bir anda fark ettim ki kimseyi gerçekten sevmemiştim.
And I realized in that moment that I had never loved anyone before.
Sonra fark ettim ki, onu çok iyi beslememe rağmen,..
! " I then noticed that in spite of the nourishing food I provided,
Üç hafta önce Friday'de akşam yemeği yiyorduk sonra Zach tuvalete gitmek istedi ve ben onu bininci kere falan bayanlar tuvaletine götürmüş oldum fark ettim ki o hiç erkekler tuvaletine gitmedi.
Then 3 weeks ago, we were in Friday's for dinner, and Zach had to go to the bathroom, and as I was taking him to the ladies'room for the umpteenth time... I realized, he's never even been in a men's room.
Sonra fark ettim ki, bütün güçlerime rağmen, her Metro vatandaşında bende olmayan bir şey vardı : bir seçenek.
I began to realize, despite all my powers, each and every citizen of Metro had something I didn't : a choice.
Aştım sanıyordum, sonra birden fark ettim ki...
I think I'm over it, and then suddenly I realize I'm not.
Fark ettim ki bir sayım olmazsa ben herhangi bir şey olabilirim.
I realized that if I do not need... number... I could be anything.
Benim 60 saniyem geldiğinde fark ettim ki istediğim her şeye sahibim ama gerçekten ihtiyacım olan şey yok.
J Well when my 60 seconds came around, I realized I had everything I ever wanted but nothing I really needed.
Sonra fark ettim ki bu sensin. Hep sendin.
And then I realised it's you.
Bu konuyu bu aralar çok düşündüm ve fark ettim ki ben Lauren'a değil sana kızgınım.
I'm really sorry about that. But I've been thinking a Iot recently and...
Sonra fark ettim ki çocuğum doğar doğmaz beni de diğerleriyle beraber haremine hapsedecekti.
Then I realised that as soon as my child was born... Well, I'd be shut up with the rest of his harem.
Sınıftaydık ve kitap okuyorduk.. sonra fark ettim ki bizimkiler o şekilde konuşuyor, sonra o kelimenin tam da yerinde olacağını hissettim. - Ne demiştin peki?
Although we're reading a book that I personally deem inappropriate for our age group, so I actually felt it was quite apropos.
- ama sonra fark ettim ki...
- but then I realised that we just...
Fark ettim ki...
I realized that and...
Ama....., fark ettim ki mezarının nerede olduğunu bile unutmuşum.
But... for starters, I'd forgotten where his grave even is.
Evet, bunu fark ettim. Ama sorun şu ki dönemin henüz yarısında olmamıza rağmen durum oldukça umutsuz görünüyor.
Yeah, I saw that, but the problem is we're halfway through a semester and half of fail is still pretty bleak.
Ve birden fark ettim ki, kimsenin yüzünden gülücük eksik olmuyor.
The nights are cool and serene, and I notice that everyone is smiling.