Fazlasıyla traduction Anglais
6,076 traduction parallèle
Kendisi fazlasıyla iyi.
He is very good.
Fazlasıyla... Hah, fazlasıyla kayıtsız görünüyor.
It seems so... heh, it seems so indifferent.
- Fazlasıyla azametli davranıyorsunuz, Bayan Bloom.
- You're being awfully high and mighty, Dr. Bloom.
-... öldüğünde fazlasıyla yüksekmiş.
- was through the roof when he died.
Yazılanlar fazlasıyla açıktı.
It was so specific.
Bunun için fazlasıyla müteşekkirim.
And for that, I am sincerely grateful.
Alabalığı fazlasıyla Nietzsche-vari buluyorum.
I find the trout to be a very nietzschean fish.
Peter, ev ziyaretlerimiz sırasında onu fazlasıyla anlatırdı.
- No. Peter talked about her extensively though during our house visits.
Çok sevilen bir yönetici değilim fakat öldürdüğün hemşire fazlasıyla sevilirdi. Öldürdüğün hizmetliler de öyle.
I'm not the most loved of administrators, but that nurse you murdered, she was well liked and so were the attendants you killed.
Fazlasıyla içli dışlıydı.
It was... Intimate. It deserves intimacy.
Abigail bana fazlasıyla hatırlatırdı onu.
Abigail reminded me so much of her.
Margot fazlasıyla azimlidir.
Margot's very tenacious that way.
Bu, onlara inanan hasta için fazlasıyla ölümcül olabilir.
How deadly that can be for the patient who believes them.
- Will Graham fazlasıyla farkındalık sahibi.
Will Graham has been very aware.
Hicivin, daha fazlasıyla geri tepmesi, pek ender görülen bir durum.
[Laughs] Irony has seldom been more perverse.
Fakat fazlasıyla karmaşık.
But it's eminently complex.
Yok be. Onu yaralı bir egodan biraz daha fazlasıyla gönderdim.
I sent him off with little more than a bruised ego.
Bu yetmezmiş gibi sabık kurtarıcım bir rüyanın parçası olmak için fazlasıyla iğrenç olan kokularını hatırlatırcasına yayıyordu.
If nothing else, my erstwhile savior fairly reeked of Odors too foul to be part of any dream I was likely to conjure up.
Bende fazlasıyla batarya ve kaset var kanka.
I've got shit loads of batteries, mate, and tapes.
Çeyrek dönemin hedeflerini fazlasıyla kaçırdık ama puanımız daha yukarı çıktı.
We missed the quarterly targets and by a lot, but ended trading up one and three...
Fazlasıyla.
Far from it.
Senin gibilerden, bu hizmete ihtiyaç duyan gereğinden fazlasıyla karşılaştım. - Mantıklı da aslında.
I've had more than my fair share of your type needing my services.
Hayır Tansy, zaten üzerine düşeni fazlasıyla yaptın.
No, Tansy, you went above and beyond for this, so...
Fakat bu makine olmadan fazlasıyla bekledik.
But we've gone long enough without one.
2.8 ton ağırlığıyla birlikte araban 557.2 kilonewtonluk bir çarpma kuvveti üretecektir. Önden çarpışmalarda belirlenen eşik değerinin fazlasıyla altında.
At 6,180 pounds, your car will generate an impact force of 557.2 kilonewtons... well below the NHTSA thresholds for a front-end collision.
Tamamıyla bambaşka bir durum olduğu fazlasıyla açıktı.
It was abundantly clear that it was a whole new ball game.
Graham Martin çok yorgun, fazlasıyla bitkin görünüyordu.
Graham Martin looked very tired, extremely haggard.
- Daha fazlasıyla ilgilenmiyorum.
I'm not that interested.
Fazlasıyla etkileneceğim.
I'm gonna be overwhelmed.
O parlak zekalı ve egoist bir manyak ve hukuk kurallarına fazlasıyla karşı çıktı sonrasını sen ve ben muhtemelen biliyoruz.
He's brilliant and ego-maniacal and has done more to thwart the rule of law than you and I will probably ever know.
Bu işi kendi başıma fazlasıyla yapabilirim.
I'm more than capable of doing that on my own.
Lütfen, bu toplantı fazlasıyla uzadı.
Please, this meeting's gone on long enough.
- "Kâhin" le hakkında fazlasıyla konuştuğum ikna yeteneklerinin burada, benimle birlikte çalışarak bu adamı konuşturmak için kullanılması daha iyi olacaktır.
- The persuasion skills I've spoken to the Clairvoyant so much about would be better served here with me, breaking this man.
Size fazlasıyla iyi niyetli bir ev sahipliği sunduğumu düşünüyorum. Ördeklerinizin peşinde koşabilesiniz diye sizi ve asistanınızı taksi gibi bir adadan bir adaya taşıdık.
Now, I think I've been more than a gracious host- - taxied you and your assistant around the islands here so you could chase after your ducks.
Yaptığımı iddia ettikleri suçlara, o berbat şeylere inanmamış olman bile fazlasıyla yeter.
Not believing all the terrible things they say about me committing all those awful crimes.
Dinle ben, kız kardeşimin yapmış olduklarına fazlasıyla alışığım.
Listen, I am intimately acquainted with my sister's bullshit.
Ben de çevre avukatıyım. Fazlasıyla yeşilciyimdir yani.
I'm an environmental lawyer, so, you know, I'm pretty green.
Çimenleriniz de "fazlasıyla" yeşil.
So is your lawn.
Demek ki fazlasıyla iyi.
And she damn well should be.
Söylediğiniz şey üst düzey eğitim ve yetenek gerektirir ki bu iş ekibimdekileri fazlasıyla aşar.
That would require a level of education and ability that so far surpasses anything they've demonstrated.
Atrianlar tuza karşı fazlasıyla hassastı, değil mi?
Atrians are extra sensitive to salt, right?
Sevgini gizlediğini fazlasıyla belli ediyorsun. - Evet.
You are overcompensating very hard to hide your love.
Fazlasıyla.
Too well, I'm afraid.
- Belki de fazlasıyla.
Maybe too much.
Phillip Stroh'un savunma avukatı olarak hizmet ettiği her bir kişiyi izledik. Seks suçları üzerinde uzmanlaştığından, fazlasıyla eğlenceliydi... Lakin hiçbiri şüphelimizle bağlantılı değil.
We've followed up on every single person for whom Phillip Stroh served as defense counsel... a lot of fun, since he specialized in sex crimes... and none of them are connected to our suspect.
IRS fazlasıyla sabretti.
The IRS has been more than patient.
Fazlasıyla sessizsin.
You're awfully quiet.
Fazlasıyla seksi şeyler yaşarsın ama bir o kadar da romantiktir.
You get that extra sexy thing but it's still romantic.
Zencilerin saçları sıkı sarmallar halinde, düşük yoğunlukludur. Bu da onları bitlerden fazlasıyla uzak tutar.
Negroes do have tightly coiled, low-density hair, which makes it very inhospitable for lice.
"Vahşi hayatın yorgunluğu altındaki kaya gibi karın kaslarıyla... Carlos bir devrimciden fazlasıydı ve Sanditaları devirmek onun tek hedefi değildi." "...
" With rock-hard abs under his jungle fatigues...
Fazlasıyla.
A lot.