Gibi mi traduction Anglais
31,557 traduction parallèle
- Boomer ve muhteşem sesli mesajı gibi mi?
Oh, like Boomer and his rad voicemail? Hey!
Manyak gibi mi konuşuyorum?
Do I sound crazy?
Orada dikkatli mi olacaksınız yoksa anlarsın ya Tanner gibi mi süreceksiniz?
- So are you being careful up there, or are you just, you know, driving like Tanner?
Demin ilerlediğin yol gibi mi? Biz de seni direksiyondan dışarı çıkarmak zorunda kalmıştık.
- Like you clawed the other one, and we had to pull you back up on your wheels?
Sonun Maria gibi mi olsun istiyorsun?
Do you want to end up like María?
İtiraf pazarlığı gibi mi?
Like a plea bargain?
Çingene ile konuştuğu gibi mi?
Like he talked to Gypsy?
‚ Haydaa ‚ ayağımı taşa vurdum gibi mi?
? Oops? like I just stubbed my toe?
ya da ‚ Haydaaa ‚ sanırım zombi kıyametini başlattım gibi mi?
Or? Oops? like I just may have started the zombie apocalypse?
Daha insan gibi mi?
You mean more human?
Senin gibi mi yani Gary?
What? Like you, Gary?
Gelişimsel problemlerim var gibi mi görünüyor memur bey?
Do I look like I have developmental issues, officer?
Uşak gibi mi?
Like a butler?
Bunun gibi mi?
Like this?
Terapi gibi mi?
Is this like therapy?
Harika motosiklet parçaları dahil istediğin her şeyi almak gibi mi?
Like getting everything you could want, Including awesome bike parts?
Ya da kalben istediğin şeyleri yapamamak gibi mi?
Or like not being able to follow your heart, maybe?
- Ben-ben seni tanıdım, devam et, ne şimdi on yıl gibi mi?
I-I've known you going on, what, like, ten years now?
Müjdeci gibi mi?
Harbingers?
Zelda oyunundaki gibi mi?
Like from Zelda?
Söylesem de bana inanmayacak ve durum da Tessa, aileden birini koruyor gibi mi görünür?
- I can't tell her the truth. She's not gonna believe me if I tell her the truth, and that sounds like... Like Tessa was covering for someone in her family?
- Haç gibi mi? - Ondan farklıydı.
Uh, like a-a crucifix?
Şu an senin bana yaptığın gibi mi?
Oh, like you're up in mine right now?
Nerede oldukları gibi mi?
Like where they are?
Ay'ın büyük parçaları gibi mi?
Like big pieces of the Moon?
Yani biz evlenmiş gibi mi olduk?
So we're, like... married, then?
Küçük kardeşin gibi mi hoşlanıyorsun.
You like him like what, a little brother?
Yani şimdi bunu bir aşk şarkısı gibi mi düşüneceğim?
I mean, now I've got to think about it like it's a love song?
Tanrım, kartpostal gibi, değil mi?
- Look at that. Boy, is that a postcard right there?
Steve, şaka yapar gibi bir halim mi var?
Steve, do I look like I'm joking?
Biliyorsun değil mi şu senin ağzına veren yavşağı hayalarından vurdular ve bir köpek gibi can verdi.
You know that piece of shit who put it in your mouth? They shot him in the balls, he died like a dog.
Hiçbir şey geçmişte planlandığı gibi gerçekleşmez, değil mi?
Well, no plan survives contact with the past, right?
- Mok gibi derken aslında mok gibi diyorum anladın değil mi?
You know I'm trying to say "ash-hole" and not "ash-hole," right?
Gelecek yaşanmayacakmış gibi davranan insanlarla pembe gözlük takıp yaşamak için mi?
To live in some phoney, backward-looking bubble where everyone can pretend the future isn't happening?
Jason yemek yemek istemediğinde büyük annenin evindeymiş gibi davranması gerektiğini bilecek mi?
Will he know that when Jason refuses to eat, you got to pretend that you're at his grandma's house?
Tipiniz hep böyle miydi yoksa insan gibi görünmek için uzaylı şeklinizi değiştirdiniz mi?
Do you always look like this or were you totally all alien and had to modify your appearance to look human?
Bu size de çok büyük bir rastlantı gibi geldi mi?
Does that seem like a pretty big coincidence to anyone else?
Her şeyin insan gibi, değil mi?
You're human all over, yeah?
Bir sümüklü böcek gibi duruyor, değil mi?
She's a bit of a slug, isn't she?
Her zamanki gibi, herşeyi ben halledeceğim, değil mi, kızlar?
As usual, I'll take care of things, right, girls?
Allah korusun, baltalı bir katil gibi görünse de herkes Garrett iyi biri mi diye şüphelenebilir.
God forbid anybody doubt whether Garrett's a nice guy, even though he looks like an axe murderer...
Senin yaptığın gibi, şu tavşan kulaklı sakız çiğneyen resepsiyonist gibi olmak istediğimi sanmıyorsun değil mi?
You don't think I want to box the ears of that gum-snapping receptionist like you did?
Algıladığımız şeyler, hiç de gerçek dünya gibi değil. O zaman bunlar sadece, aklımızın yaptığı en iyi tahminler mi?
That what we perceive isn't the real world at all but just our mind's best guess?
Anlamak istediğim, senin gibi güçlü bir adam ne yapar? Beni deli edebilmek için Her şeyi riske mi eder?
I want to understand what would make a powerful man like you... risk everything... all so he could drive me crazy?
Biliyorsun, bunun tadı biraz lahana turşusu gibi, değil mi?
You know, this tastes a little bit like pickled cabbage, is that right?
Bunun gibi sadece bir düzine.. .. hastası olan yerin ilacı olmadığını..... söylüyorsun öyle mi?
Are you telling me that an institution of this size with only a half a dozen patients in it has absolutely no medication at all?
İnsanlar bizim gibi, Bir şey bildiğimizde, bunu biliyoruz, değil mi?
Well, I think people like us, when we know something, man, we just know it, right?
Korku filmi gibi değil mi?
This feels like a scary movie, isn't it?
Tabi Tesla kulesi gibi çalışmıyorsa, değil mi?
Well, unless it functions like a Tesla tower, right?
Hayır. Murgatroyd için domuzu kapısı yaptırmalıyız, böylece istediği gibi girip çıkabilir. Öyle değil mi?
It is the Master who keeps us here trapped in this place before summoning a demon from the pit and binding it to our very souls.
Yokmuşum gibi duruyor, değil mi?
That seems like I don't exist, right?