Güvercinim traduction Anglais
139 traduction parallèle
Şarkı söyle, küçük güvercinim!
Sing, my little pigeon!
Güvercinim.
Ducky.
Bu benim güvercinim.
This is my pigeon.
Buraya gel güvercinim,
Come, my delightful dove!
- Ah, güvercinim!
Ah, ducky.
- Louis, minik güvercinim.
- Louis, my pigeon.
Oh, güvercinim.
Oh, pigeon.
- Beni düşünüyordun güvercinim.
- You were thinking of me, pigeon.
- Bana kızma güvercinim.
- Don't be mad, pigeon.
Güvercinim.
Pigeon.
- Şarap içelim güvercinim.
- Bordeaux'd be nice, pigeon.
Güvercinim!
Pigeon!
Güvercinim, aç şu kapıyı!
Pigeon, let me in!
- Güvercinim, sevgilim!
- Pigeon, darling! - Milk!
Güvercinim, çevrede kimse yok.
Oh, pigeon, not a soul anywhere.
Güvercinim, tuttum işte.
Pigeon, I've got one.
Bak Güvercinim, sen benim gösterimin en iyi akrobatısın.
Pigeon, look, you're the best trapeze act in the show.
Güvercinim trapez yapmadığın zamanlarda, senin için neler hissettiğimi biliyorsun.
Pigeon, look, out under the sky, you know how I feel about you.
Ölmeyecek güvercinim.
He wont die, pigeon.
İzninizle bayım, güvercinim ötüyor.
- By your leave, sir. My pigeon is cooing.
Sekizde, benim kalbi pır pır eden güvercinim. Ve gelirken de dünyanın en eğitimli sosyete aslanlarını getirecek.
8 o'clock, my fluttering dove, and bringing the best-trained social lions you ever saw.
Görüyorsun. Eğer küçük güvercinim bir bardak süt istiyorsa, onu içecek. Mutfağı açmaları için, zorlamak zorunda kalsam bile.
Well, you see... if my little pigeon wants a glass of milk... she shall have one... even if I have to force them to open the kitchen.
Tam burada, mübarek arazinin üzerinde. Güvercinim.
Here, on holy soil, my dove.
Mabel, 1.80'lik beyaz güvercinim!
Mabel, my six-foot dove.
Güle güle, güvercinim.
Good-bye, my powder pigeon.
Endişelenme, küçük güvercinim.
Don't worry, little pigeon.
Oh, güvercinim!
Oh, my dove!
- Saat 5 te seni bekleyeceğim Güvercinim. - Bavulumu hazırlayıp geleceğim Aşkım.
I'll be waiting in my garret on the 5th.
Nasıl istersen, benim küçük tatlı güvercinim.
Anything my sweet-tempered little pigeon desires.
- Evet, küçük güvercinim.
- Yes, my little dove.
Böyle bağırmamalısın, güvercinim.
You shouldn't have screamed, my dove.
Hayır, benim minik güvercinim.
No, my little dove.
Ve sen benim küçük güvercinim, Büyük Usta Rimspoke'yi ziyarete sen de gel.
And you, my little turtle dove, you come visit Big Chief Rimspoke.
- Şahsi güvercinim nasıl?
- How's my personal pigeon?
- Güvercinim, nerelerdesin?
- My pigeon, where are you?
Güvercinim... şimdi değil.
My dove... not right now
Güvercinim.
My dove..
"Bir güvercinim vardı, ve o tatlı güvercin öldü,..." ve ben onun kederden ölüşünü düşündüm.
"I had a dove, and the sweet dove died, " and I could have thought it died of grieving.
Güvercinim.
So, sweetheart...
Güvercinim, herşeyi açıklayabilirim.
Sweetheart, I can explain everything.
Güvercinim, herşeyi açıklayabilirim.
Honey, I can explain everything.
Anam bana yavru kuşum, güvercinim derdi. Ne güzel saçları vardı anamın.
My mother called me'my bird, my peasant'...
- Bana yavru kuşum, güvercinim derdi. - Güvercinim, karabaş da öldü.
She was so kind to me...
- Sakin ol, güvercinim.
- Rest easy, my pigeon.
Evet, güvercinim.
Yes, my dove.
- Benim hiç güvercinim olmadı!
- I've never had a pigeon
Güvercinim seher vaktinde sana yetişecek.
My pigeon will reach you at daybreak.
Merhaba güvercinim.
Hiya, pigeon.
Sence nereye gitmeliyiz, benim küçük güvercinim?
Where do you think we should go, my little turtle dove?
- Güvercinim.
- Pigeon.
- Sen de güvercinim.
You too, sweetheart.