Haber traduction Anglais
67,987 traduction parallèle
Sana koşarak bunu haber vermeyi düşünmedik.
And to think we didn't come running to you with the news.
Şu anki hisse fiyatları % 10'un atlına inince bana haber verin.
Wake me up when the stock's down ten percent from the current levels.
Bizden haber bekleyin.
You'll hear from us.
Bir haber çıkarsa, bunu bana gönderirsin.
When you have news, send this to me...
"Sevgili Hanımefendi keşke size kıymetliniz hakkında güzel bir haber verebilseydim fakat ondan bir iz ne gördüm ne de duydum Her ne kadar görmem için dua ettimse de."
"Dear Lady. " I wish that I could give you joy about your jewel. " But I have not seen nor heard of it,
Seyis çocuk, evden haber getirdi.
The stable boy brought news from home.
Nihayet iyi haber getirdin.
At last, you bring good news.
Öyleyse, iyi haber şu ki, bunun en üst noktasına ulaşmak zorundayız.
So the good news is we only have to get to the top of that.
Kötü haber şu ki, uzun yol gidiyoruz.
The bad news is we gotta go the long way around.
Polise haber vermeliyiz.
We're gonna have to report it to the cops.
Basına haber vereceğim.
I'll alert the media.
- Bitince haber ver.
- Let me know when it's done.
Haber verirsin.
Well, let me know.
Brick'den ne haber?
So what happened with Brick?
- Ama Kızıl'la grubuna haber vermeliyim.
- No, but I gotta go tell Red and company.
Dün gece annemin uykusunda vefat ettiğini haber vermek istemiş.
- Oh... She just wanted to let me know that Mother passed away in her sleep last night.
En kısa sürede sana haber veririm.
I'll update you as soon as I can.
Bir süredir senden haber almamıştım.
Haven't had a signal from you in a while.
Haber veririm.
We'll be in touch.
Biraz iyi haber vereyim.
Some good news maybe?
- Ne haber?
- ♪ What's up? ♪ - ♪ Over here ♪
Ama araları bozuldu bir daha da ondan haber alan olmadı.
But they had a falling out, and he was never heard from again.
Radyo istasyonumu elimden aldılar. 15 metrelik alan içindeki tek haber kaynağıydı.
They took away my radio station, which was the only source of news in a 50-foot area.
Bu iyi bir haber.
Well, that's good news.
Bu durumdan ne haber vereceksin Pazarlık etmeye uygun bir konumdasın?
What about this situation leads you to believe you're in a position suitable for bargaining?
Eğer koğuşta sıradışı bir şey olursa bize hemen haber ver.
'If you see anyone unusual on the ward, be sure to let us know.'
Kelly ses yaparsa, bana haber ver, tamam mı?
If Kelly makes any noises, you just let me know, okay?
Ondan ne haber?
What about him?
Sanırım bir kurtsan, bu iyi bir haber.
So I guess if you're a wolf, that's good news.
Dwight'dan haber yok mu?
No sign of Dwight?
Burada yapabileceğim bir şey yok. Bir haber aldığında Ross bana iletecektir.
There's little I can do here and Ross will bring me news the minute he has any.
Hiç haber olmaması, kötü haber olmasından iyidir.
No news is better than ill news.
Ross, haber alır almaz bildireceğine söz verdi.
Ross promised to send word as soon as he had it.
O halde neden hiçbir haber alamadık?
Then why have we not had word?
Kaptan Trevose, Deniz Kuvvetleri'nden haber almış.
Captain Trevose has had word from the Admiralty.
Ne harika bir haber!
Most excellent news!
Dwight'dan haber yok.
Well, there's no news of Dwight.
Şimdiye dek Dwight'la ilgili bir haber yok.
For while there's no news of Dwight...
Roscoff'dan haber var mı?
News from Roscoff?
Eve dönün, size haber yollarım.
Go home. I'll send you word.
Dwight'la ilgili nasıl haber alabilirim?
How could I get news of Dwight?
Örneğin Dr. Enys hakkında haber almaktan memnuniyet duyacak birçok tanıdık biliyorum.
I know many of our acquaintances would be grateful of news of Dr Enys, for instance.
Bu kadar zaman geçtikten sonra, iyi bir haber geleceğini sanmıyorum.
After all this time, I cannot think that any news will be good.
Bay Trencrom'dan haber var.
I have news from Mr Trencrom.
Grace'e haber bıraktım, ben dönene kadar idare sende.
I've left word with Grace that they will answer to you till I return.
Bayandan kısa süre içinde haber almazsak, başka yere bakmamız gerektiğini düşünüyor.
She feels if we do not hear from the lady soon, we must look elsewhere.
Döndüler. Haber vermeden!
They've returned.
Bizim görevimiz Fransa'ya yapılan çıkarmayla ilgili haber olup olmadığına bakmak.
Our task is to see what news, if any, we may glean of the French landing!
'Bu, Dwight'dan güzel bir haber.
'Tis good news of Dwight.
Ondan aylardır haber alamadım ve,
I haven't...
Haber verseydin keşke.
Would've been good to know.
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberci 23
haberler iyi 80
haberim yok 19
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberci 23
haberler iyi 80
haberim yok 19