Ihtiyâcı traduction Anglais
24 traduction parallèle
Bu numarayı aradıysanız, yardıma ihtiyâcınız var demektir.
If you have connected to this number is because they need help.
Yardıma ihtiyâcı olan herkes için buradayız.
here we are available to anyone who needs help.
Şimdi size eskisinden daha çok ihtiyâcım var.
If I miss you now, everything will have been pointless.
Piskopos Filippo, yardımınıza ihtiyâcım var.
Bishop Filippo, I need your help.
Ona ihtiyâcı olan birisi var da telkin edilmesi gereken... Bunun için bir servisimiz var.
And if someone had need of him, if needing a little comfort... can call hither the same way.
Çabuk Lenzinho, yoksa yardıma mı ihtiyâcın var?
behave with honor, Lenzinho and if you need help call me!
Doğal olarak, biraz zamâna ihtiyâcım olacak.
Will i need a little time, naturally.
"Güvenlik için ve mâcerâya ihtiyâcınız olduğunda, tüm kredi kartları kâbul edilir."
'For security and when you're ready for adventure. Major credit cards accepted.'
Bay Holmes, Tam da ihtiyâcımız olduğu şu zamanda, sizin burada olmanızın İngiltere için bir şans olduğu kanısındayız.
Mr. Holmes, we can only regard it as a special Providence that you should chance to be here at this time, for in all England you are the one man we truly need.
Bir aspirine ihtiyâcım var.
I need an aspirin.
Arkadaşlarına ihtiyâcım var dostum.
I need to get prints.
Pekâlâ. Buna artık ihtiyâcımız kalmadı.
We don't have any need for this anymore.
Sana eşlik etmemin sigara ihtiyâcımı giderebileceğini düşünmüştüm.
I figure, enjoy yourself. Never know when you might, uh, step off a curb or get smacked by a bus, correct?
Test yapmak için bir saate ihtiyâcım var Jack.
Jack, I'm gonna need about an... hour so we can run a couple of tests.
Gâliba senin bana ihtiyâcın olduğundan çok, benim sana ihtiyâcım var.
I need you. Perhaps more than you need me.
Ciddi bir şey değil ama arabamın biraz tâmire ihtiyâcı var.
It's nothing serious, but my car needs... it needs some repairs.
James'in, Lanie'ye okul ödevlerinde ne kadar çok yardım ettiğini... ve kalacak bir yere ihtiyâcı olduğunu gördü. O yüzden ona havuzlu evi kirâladı.
She saw how much James helped Lanie with her schoolwork, and when she heard he needed a place to live, she rented the pool house to him.
- Hey, bir şeye ihtiyâcın var mı?
- Hey, you got anything?
Zevcim olmana ihtiyâcım var.
I need you to be my husband.
Kaptan olan sensin. Adamların sana ihtiyâcı var.
You're our cap'n, your men need you.
- Buna ihtiyâcın yok.
You don't need this.
Benim de onlara ihtiyâcım yok.
I don't need them either.
Doğru veya yanlış. Ona dışarıda ihtiyâcımız var.
Right or wrong... we need him out there.
İhtiyâcımız olan tek şey bu.
Christ.