Ikimiz mi traduction Anglais
940 traduction parallèle
- Sadece ikimiz mi?
- Just the two of us?
Yanlızca ikimiz mi?
Just the two of us?
- Sadece ikimiz mi?
- Just you and me? - That's all.
Sırf ikimiz mi?
Just the two of us?
Sadece ikimiz mi?
Just the two of us?
Yalnız ikimiz mi?
Just the two of us?
Sadece ikimiz mi olacağız?
Will it be just the two of us?
- Yalnızca ikimiz mi?
- Just the two of us?
Bebeğin babasının Reg olduğunu iddia ediyor ama ikimiz de bunun mümkün olmadığını biliyoruz değil mi, Valerie?
She's claiming the baby's Reg's, but you and I both know that's not possible, don't we, Valerie?
İkimiz de 15 yıl önce Marmaruş'ta ölmedik mi?
Did we not both die here in Marmorus 15 years ago?
İkimiz bunların hakkından geliriz, değil mi?
You and me, we can put them on the run, huh? Come on.
Seninle ikimiz bir kayıkta, öyle mi?
You and me in that dory, huh?
İkimiz de daha iyi şeyler için yaratılmışız, öyle değil mi?
We each do our best.
İkimiz için, değil mi?
For you and me. Wasn't that it?
Devam etmemizin ikimiz için de bir anlamı yok, öyle değil mi?
There's no point in holding on to each other.
Seninle ben ikimiz o yeri alabiliriz değil mi George?
You and me get that little place, won't we George?
İkimiz de biliyoruz değil mi?
We know, don't we?
- Yoksa ikimiz laf olsun diye mi geldik? - Hayır, hayır.
Or did we both come along for the ride?
- İkimiz mi?
- We will?
İkimiz daha önce hiç kavga etmedik, değil mi?
Listen, you and I never had a fight, remember? I'm sorry.
İkimiz de bekleyelim mi Veta?
You want both of us to wait, Veta?
- İkimiz de mi?
We quit. - Both of us?
İkimiz de mi?
Both of us?
İkimiz için mi?
Both of us! Who are you kidding?
İkimiz mi tatlım?
The two of us, darling?
İkimiz, birini görünce, güzel ve aptal bir kızı hatırlarız, değil mi, Steve, değil mi?
Me and Steve, we know a good doll when we see one, don't we, Steve, huh?
İkimiz birlikte mi gidiyoruz?
We would go together?
Şimdi ikimiz de nerede olduğunu biliyoruz değil mi?
Now we both know where it is. Don't we?
Gerçekten ikimiz için ayrılık vaktinin geldiğini mi düşünüyorsun?
So you really think it's time for us to separate?
İkimiz onu ziyarete gidelim mi, ne dersin?
How about you and me driving up to see her?
Ama sen ve ben ikimiz de gerçeği biliyoruz, değil mi, ufaklık?
But you and me, we know better, don't we, little lad?
Buraya ilk geldiğinde, ikimiz de bunu beklemiyorduk değil mi?
When you came here, neither of us asked for it, did we?
İkimiz de ne demek, sen ile ben mi?
What do you mean, you and me?
Ve ikimiz için biraz küçük, öyle değil mi?
And a little small for two. Don't you agree?
- İkimiz de işsiziz değil mi?
- We're both out of work, aren't we?
İkimiz mi?
Just the two of us?
İkimiz de yetişkin kişileriz, öyle değil mi?
We're both quite grown up, aren't we?
- İkimiz de görevimizi tamamladık, değil mi?
- I have the same idea you have.
İkimiz de cennete mi gideriz?
So we both meet in paradise?
- Biz ikimiz beraber mi? - Evet.
Together again?
İkimiz de bunun doğru olmadığını biliyoruz, değil mi?
We both know that's not true, don't we?
Ama sanırım ikimiz de biraz yorgunuz, değil mi?
But I think we're both a little tired, don't you?
İkimiz birlikte çok mutluyduk, değil mi?
We were happy, weren't we?
İkimiz de işsiz kalacağız ama başka iş mi yok? Üstelik iki tazminatla, tek ayağımızı sağlama alırız.
We'll both be unemployed, but with two leaving-bonuses...
- İkimiz mi?
- You'll race me?
İkimiz de ortalık yerde gerçeği söylememeliyiz öyle mi?
We mustn't speak the truth out in the open, you and I, huh?
Evet, neden dövüşmediğini ikimiz de biliyoruz, değil mi?
Yes, we both know why you won't fight, don't we?
Biliyor musun, eğer sabotajı becerebilseydin ikimiz de bu sıkıntıyı çekmeyecektik, değil mi?
You know, if you'd done a proper job of sabotage neither of us would be in this mess, would we?
Bak, istersen ikimiz için de ateş edebilirsin, değil mi?
Look, you sure you can shoot for both of us?
- İkimiz, sen ve ben mi?
Two, like me and you?
Zaten sinirliyiz bir de yanmış et yersek, İyisi mi ikimiz de perhiz yapalım.
Better'twere that both of us did fast... than feed with such over-roasted flesh.