Kahvaltı mı traduction Anglais
4,399 traduction parallèle
- Kahvaltı mı bu?
- That his breakfast?
Annenin baban için bu kadar şey yaptığını bildiğimize göre kendi kahvaltısını hazırlamasına izin vermekte tedirgin olmalı mıyız?
Knowing how much your mom still does for your dad, are we nervous about letting him make breakfast alone?
Kendi kahvaltını yapman için her şeyi hazırladım.
So, I've got everything ready for you to make your own breakfast.
- Ve daha kahvaltı bile yapmamıştım.
Yeah.
Neredeyse akşam oldu. Kahvaltıdan umudu keseyim mi?
Hey, um, it's 3 : 00 p.m. Should I give up on breakfast?
- Ben kahvaltıyı hazırlayayım.
- I'm going to make breakfast.
Kahvaltı bulaşıklarını bile yıkamadım.
I didn't even do the breakfast dishes.
- Kahvaltı yapacak mıyız?
- We gonna eat breakfast?
- Hâkimle kahvaltı yapacağım. - Merhaba Vance Bey.
No, I'm having breakfast with the judge- - hi, Mr. vance.
Bu sabah aile kahvaltısını ve sabah kendimi beslemek için kardeş karımın göğüs pompasını hazırladım.
I was too busy feeding my family breakfast and getting my sister wife's breast pump packed - to feed myself this morning.
Yanında dev bir viski olsa, aynı üniversite yıllarımdaki kahvaltım.
Oh... All you need is a giant bottle of scotch and you have my breakfast during college.
Kahvaltı hazırlayacağım.
Hope you're hungry. I'm making breakfast.
Eğer bu işi doğru yaparsak, yarın sabah kahvaltımı Lizbon'da yapabilirim bile.
If we play our cards right, I can still make Lisbon by breakfast.
Kahvaltımız, Provence omleti.
Our breakfast, Omelet de Provence.
Kahvaltımız yok gerçekten.
We don't really have anything for breakfast.
Tatlım... Yarın kahvaltı ederiz.
Honey- - we'll get breakfast tomorrow.
Kahvaltı için bir şey var mı?
Is there anything for breakfast?
Kahvaltımızdan hemen sonra olur mu?
Immediately after our breakfast, yes?
Hey, aa, saat üç oldu. Kahvaltıya gelmeli miyim?
Hey, it's 3 : 00 p.m. Should I give up on breakfast?
Hayatım, kahvaltıya mı gidelim, yoksa..?
Darling, shall we get breakfast or...?
Sonra kahvaltıyı aradan çıkarttım.
Then I got some breakfast.
Dürüst olmak gerekirse, denedim ama kahvaltıdan beri kafam güzel çünkü alkoliğim.
I gotta be honest, I tried, but I'm still pretty buzzed from breakfast because I'm an alcoholic.
Kahvaltıdan sonra neler olduğunu anlatır mısınız?
can you talk about what happened after breakfast?
Bu kahvaltı işini unutalım.
Let's just forget breakfast.
Yaptığım kahvaltıyı içimde tutamayıp gömleğimi mahvetmiştim.
I couldn't keep my breakfast down. Ruined my shirt.
İçtiğim altı bardak viskiden miydi, herkesi beklemiş olmamdan mıydı kahvaltıdan beri bir şey yememiş olmamdan mıydı yoksa Phil'in takım elbisesinin sonunda iflas etmesinden miydi bilmem.
I don't know if it was the six scotches I drank.. Waiting for everybody, or the fact that I hadn't eaten anything since breakfast... or the moment Phil's suit finally gave up.
Kahvaltı yaptın mı?
Have you eaten?
- Kahvaltı düşünüyorum.
I'm thinking breakfasts.
Kahvaltımızı seve seve paylaşırız.
But... You're welcome to share our breakfast.
Sanırım kahvaltı için aşağı inmeliyim.
I suppose I should send down for breakfast then.
Oğullarıma kahvaltı hazılamam gerek.
I'm going to make breakfast for my boys.
Daha yağda yumurta yapmayı bilmiyorsan torunlarımın önüne nasıl bir kahvaltı koyacaksın acaba?
If you don't even know how to make scrambled eggs, I just worry what kind of breakfast you're gonna be serving my grandchildren.
- Kahvaltı topluyorum.
I'm fetching breakfast.
Kahvaltım alevler içinde mi?
Did my breakfast go up in flames?
Bu arada kahvaltı sözünü unutma tamam mı?
In the meantime, A don't forget breakfast, okay?
Yıl dönümleri için getiriyor olduğumuz kahvaltı annemle babama sürpriz olur umarım!
I sure hope Mom and dad are surprised by this anniversary breakfast we're bringing them!
Şimdi, izninizle, odamda kahvaltımı yapacağım.
Now, if you'll excuse me, I will breakfast alone in my room.
Kahvaltı mı?
Try lunch.
Arkadaşım olduğunu mu zannetmiş, gecenin köründe kahvaltı için arıyor?
Does he think that he's my friend? He calls the night before for a breakfast?
Kahvaltı yaptınız mı?
Did you have breakfast?
Salı oy kullanın, tamam mı? Kahvaltılar benden. Bu seçimi kazanalım o zaman.
So let's win this election.
Sizin için kahvaltı hazırladım.
I make breakfast for you.
Anlaşılan kahvaltıyı ben hazırlıyorum.
Guess I'm making us breakfast.
Ama benim kahvaltım.
But my breakfast.
Geldiğinde çok heyecanlanırdım çünkü kahvaltıda Cheetos verirdi.
I used to get all excited when he was around'cause he'd give me Cheetos for breakfast.
Aniden ortadan kaybolunca şaşırdım. Kahvaltı bile yapmadan gittin.
Hey, I was so surprised that you suddenly disappeared.You even left without eating breakfast.
Hadi hayatım, kahvaltını bitir de gidip dostlarımıza yardım edelim.
Okay, honey, finish your breakfast so we can go help our fellow man.
Sanırım kahvaltıdan kalan yarım pasta duruyor.
I think there's still half a cake from breakfast.
Şen gel şimdi, bizde güzel bir kahvaltı yapalım.
Come with us and have a good breakfast at ours.
Tamam, yarın sabah kahvaltıda sana kalp şeklinde bir sürü krep yaparım içinden ok şeklinde pastırma geçer ve sonra popona şaplak atıp sana kadınım derim.
Okay, tomorrow morning at breakfast, I will make you a stack of heart-shaped pancakes with a bacon arrow right through it, and then I will slap you on the butt and call you my woman.
Geri kalanını boşaltmama yardım et de kahvaltıya gidelim.
Just help me pack the rest of this in and we'll go out to breakfast.