Kazandın mı traduction Anglais
2,993 traduction parallèle
Bir şey kazandın mı?
Did you win anything?
- Kazandın mı?
- You win the fight?
- Kazandın mı?
- You win?
Kazandın mı?
And did you win?
Bradford, zaten kazandın mı?
Bradford, could you please win already?
Bana zaman kazandırın, sizi oradan çıkaracağım.'
Buy me time, I'm getting you out of there.'
Kazandın mı?
You got the part?
Onun bir yılda kazandığını kazanmak için tüm hayatımız boyunca çalışmalıyız.
We have to work our entire lives to earn what he makes in a year.
Dünyanın en önemli yönetmeniyim. Ve bu filmde de bize çok para kazandıracak potansiyel var.
I'm the most important director in the world, and this movie has the potential to make us so much money.
Amacımız sana para kazandırmak değil, o adamın kovulmasını sağlamaktı!
It wasn't to get you any money, it was because we wanted to get him fired!
Bobby'nin bu siktiğim gece kulübünden para kazandığını mı sanıyorsun?
Do you think Bobby put his money in nightclubs?
Sen ve arkadaşların 5 hafta boyunca kazandınız ve paranız hemen, eksiksiz şekilde ödendi. Sense ilk kaybedişinde telefonlarını mı kapatıyorsun?
You and your buddies win five weeks in a row and get paid the exact amount, on time, and now, the first time you lose, you turn your cell phones off?
Kossuth Ödülünü kazandın Magda canım.
You received a Kossuth Prize, Magda dear.
Bildiğiniz gibi, bölümünüzdeki iş fırsatı için yeterince nitelikli adayımız var ama siz kazandınız.
As you know, we have a sufficiency of qualified candidates for a position in your department. But, you got it. Congratulations.
Bu benim hayatım, kendim kazandım, sen de kendi hayatını yaşadın.
This is my life now, I earned it, you've had yours already.
Demokratik önderliği bir anti uyuşturucu tasarısı koyup koyamayacaklarını düşündüler iyi oynadılar ve kasım seçiminde kazandılar.
The Democratic leadership figured if they put together an anti-drug bill, and they play it right, they can win big in the November election.
Üç yıl üst üste saygın Rocheford Ödülünü kazandım.
I won the esteemed... Rocheford Award... three years in a row for code-breaking.
Kazandın! - Kazandım!
You've won!
Kaç para kazandığını umursamadığını sanmıştım.
I thought you didn't care about how much he made.
- Nadal, orda mısın? - Ben kazandım.
- Nadal, are you still there?
... sen de bizim saygımızı kazandın.
- Oh, yeah. -... you earned our respect.
Gümüş madalya mı kazandın oğlum?
Did you win a silver medal son?
Benim saygımı da kazandınız, Baş Arayıcı.
You have my praise as well, High Seeker.
Şangay'da, İşletme yüksek lisansını da kazandığı Fudan Üniversitesine gider sonra Oxford için bir Rodos bursu kazanır ama üç ay sonra bırakır.
She attends Fudan University in Shanghai, where she earns her M.B.A., Then she wins a Rhodes Scholarship to Oxford, but drops out after three months.
Artılarını eksilerini bilemem ama artık Em'in engelli parkyerine hak kazandığını söyleyebilirim ki bu harika bir şey.
Nils and I are actually having some time apart. Oh, I'm sorry. Had a dark side, did he?
inanıyorum ki bu gözardı edilemez gerçek, bir ülke ve halkı olarak, uluslar arası topluma girmeye hak kazandığımızın bir göstergisidir.
I believe this is undeniable proof that as a country, as a people, we are suitable for full acceptance into the international community.
Hala bir çocuk yazarının sadece bir kaç kitap... kitap yazarak nasıl böyle prestijli bir ödülü... kazandığına anlam veremiyorum.
I'm still not certain how a children's author received such a prestigious award for giving away a few books.
Senin yapmadığın bir işten yaklaşık 583 milyon dolar kazandım ve ikimiz de biliyoruz ki senin o işe çok ihtiyacın var.
Approximately $ 583 million from an operation that you don't have and we both know you need.
Binaya tırmanarak mı kazandığını söylüyorsun?
And you say you win it by climbing a building?
Yarışmaya katılım ücreti bir altın para. Önceki kazançlarınızdan vardır tabii hiç kazandıysanız ki bende var.
The fee to compete is one gold coin from your previous winnings, if you've ever won, which I have.
Kahraman'ın Görevi oyunundan kazandım.
I earned it over in Hero's Duty.
Kahraman'ın Görevi oyununda kazandım.
I won it in Hero's Duty.
Mitzi, yakın bir zamanda kazandığımda bunların tümü bitecek, tamam mı?
Mitzi, this will all be over as soon as I win, okay?
Kaybettim ama kazandım. Nasıl baktığınıza göre değişir.
I mean, I lost, but I won, depending on which way you want to put that.
Senin elindeyken iki yarış kazandığımız atın ahırına geri döndüğünü duydum.
I heard that... that horse is back in your barn... you know, t-the one w-we won the two races for you on.
Sana halen "Chester" deme hakkını nasıl kazandım?
How I yearn still to call you "Chester."
- Ben senin gibi uydurma konuşmam Bay "Keskin Nişancılık Yarışmasını Ben Kazandım".
I don't make things up, unlike you, Mr. "I Won the Sharpshooting Competition."
Kazandığında konuşma yaptın mı?
Did you give a speech when you won?
Bunların hepsini beş dakikada kazandım.
I've won all this in five minutes.
Hani atınızın kazandığı zafer için kutlarım mahiyetinde?
Like "congratulations, your horse won"?
Beni nasıl kullandığınızı, sırtımdan nasıl para kazandığınızı, hayatımı nasıl mahvettiğinizi.
How you made money off me. Ruined my life.
Hiç değilse çok para kazandınız mı?
Make a lot of money?
Eyalet yarışını kazandım.
That's you! I won state.
Bundan çok daha fazlasını kazandığımı söylemeliyim.
I'd say this more than makes up for that.
Sanırım, kazandın.
I think you won!
Son 10 saat içinde, Super Meat Boy 6 yıl boyunca kazandığım paralarının toplamından çok kazandı.
In the past 10 hours, Super Meat Boy has grossed more than I've made in the past 6 years combined.
Onun kitabını ben yazdım. Ve böylece güvenini kazandım.
I ghosted his book and got his trust.
Sen kazandın Stack. Ben sadece karımı geri istiyorum.
You win, Stack.
Kazandığım paranın tek kuruşuna bile dokunmadım.
I never took a dollar of the money I saved.
Ödeme yapmayı bıraktığımız kişilerden kazandığımız her kuruş onların ihtiyacını karşılıyor.
Every dollar we waste... stops us from paying for someone to get what they need.
Kazandığını mı sanıyorsun, Richard?
You think you won something here today, Richard?