Kesin mi traduction Anglais
869 traduction parallèle
Kararım verildi. - Kesin mi?
- I tell you, I've made up my mind.
Kararınız kesin mi?
That is your decision?
Kesin mi?
Will you ambush him?
- Sonuç kesin mi?
Sure thing?
Kesin mi?
It's definite?
- Kesin mi?
- Certain?
Norma... Kesin mi?
Norma definitely?
Kararınız kesin mi?
You won't change your mind?
Bu kesin mi?
Is that a fact?
- Kesin mi?
- Yes, sir. - Certain?
Ayrılacağınız kesin mi?
Is it certain that you're leaving?
- Kesin mi?
- Is that certain?
- Kararınız kesin mi? - 9 taksit kaldı ona göre.
Remember, from this month, there're still 9 months.
Yani bu kesin mi demek?
So it's for sure?
Artık evlenecek olduğuna göre ondan hoşlandığımı öğrenirse kesin "Defol" diyecektir değil mi?
Now that he's getting married, if he knew that I liked him, he would ask me to get lost. Right?
Beni durdurabileceğini sanmıyorsun, değil mi, hem de kesin kararımı verdikten sonra?
You don't think you'll stop me, do you, now that I've made up my mind?
Cesedin Mabuse'a ait olduğu kesin biçimde teşhis edildi mi?
And this corpse is clearly identified as Mabuse?
Truslove kesin olarak vasiyetname 10 yıl önce yazıldı, dedi mi?
Did Truslove say positively that the will was written 10 years ago?
Kendi boğazlarınızı kesin. Zaten yaptığınız bu değil mi?
Cut your own throats, that's what you're doing.
Evrenimiz kesin olarak maddelerden oluşur değil mi?
Our universe is composed of definitely known substances isn't it?
- Bu kesin teklifiniz mi?
- Is that a definite offer?
- Bu kesin karar, değil mi?
- You said this was cut and dried.
Kesin sesinizi, ikiniz de. O'Hea, buradan gitmelerine izin mi vereceksin?
O'Hea, if you let them ride out of here...
Ama Banquo kesin değil mi?
But Banquo's safe?
Arkadaşın Bay Darby, kendisine istediği mali desteği sağlamam koşuluyla seninle bir daha görüşmeyeceğini kesin olarak kabul edebileceğini de söyledi mi?
He also said that is not willing to see you again? Economically... if you make it up?
Dunkirk zaferinden sonra savunmasız kalmış İngiltere'ye çıkarma... yapma fikrini kesin bir şekilde reddettiğini elbette unutmamışsındır, değil mi?
Surely you haven't forgotten how brilliantly he refused... to be seduced into an invasion of undefended England right after Dunkirk.
Öyleyse soruyorum size Doktor Hendron eğer bu durum bu kadar kesin ise bize gelecek Ağustos'un 12'sinde Dünya'nın sona ereceğini mi söylüyorsunuz?
Therefore, I ask you, Dr Hendron, if it is with complete certainty that you say the world will end next August 12th?
Bay Ricco, şirketin Cebelitarık'ta kıyıya kimsenin çıkmamasına izin vermediğine dair kesin emir vermedim mi?
Mr. Ricco, I've given the strictest orders that no member of this ship's company... -... is allowed ashore at Gibraltar. - I know, Captain.
- Kesin bitti mi yani? - Evet.
- So, it's definitely over?
Trafik kazası olmadığı kesin, değil mi?
It was sure no traffic accident, was it?
Yoksa suçlu olduğuma kesin gözüyle mi bakıyorsun?
- Are you saying I'm guilty?
Bunun kesin bir şey olduğunu söyleyemezsin, değil mi?
Oh, Frankie.
Herkes itirazı olmadığından kesin emin mi?
Everybody sure they haven't got any objections?
Bu arada onun hakkında kesin bir şeyler bulabildin mi?
Incidentally... have you found out anything definite about him?
O halde kesin bir sonuçta yok, öyle değil mi, Woodruff?
-... enough to do the job. - Then the facts are hardly conclusive.
- Fasaryayı kesin demedim mi!
- I told you, quit this bull!
Kesin, değil mi Danny?
It's for sure, isn't it, Danny?
Kesin bir şey üzerine bahse girmek sizi rahatsız etmez mi?
Well, wouldn't you feel worried about betting on a certainty?
Kesin kararını verdin mi?
Really made up your mind, didn't you?
Ama lobotominin kesin bir anlamı var, değil mi?
But lobotomy has a precise meaning, hasn't it?
Güzel olduğu kesin, değil mi?
- He sure draws pretty, don't he?
Bu durum "Bismarck"'ın kesin olarak bir Fransız limanına... doğru yol aldığı bilgisine mi dayanıyor?
Is that based on the definite knowledge that Bismarck is headed for a French port?
Kesin bilgi mi?
On definite knowledge?
Kesin mi?
You swear?
- Kampdan kesin olarak döndünüz değil mi?
- You're home from camp.
- Kesin şunu! Beni öldürmek mi istiyorsunuz?
- Cut it out, do you want to kill me?
Sana kesin teşhisi söyleyeyim mi?
Can I give you an accurate diagnosis?
- Kesin şunu dedim, değil mi?
- I said knock it off, didn't I?
Bu da kesin aklanma olmaz değil mi?
The second acquittal wouldn't be final either.
Eski duştan çok daha iyi olduğu kesin, öyle değil mi?
Sure is better than an old shower, ain't it?
Size, küçük kız hakkında kesin bilgiler vermemi istiyorsunuz, öyle mi?
You want me to give you exact information about the little girl, is that it?