English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ K ] / Kl

Kl traduction Anglais

110,318 traduction parallèle
G.A ile resmi, ve karşılıklı çıkara dayanan,... bir iş yapıyoruz.
We work with the G.A. as part of an official, mutually beneficial partnership.
- Disodyum fosfat sentetik algılayıcılarımı gıdıklıyor.
- The disodium phosphate tickles my synthetic receptors.
Bu günün geleceğini biliyorduk, hazırlıklıyız.
We knew this day would come, and we're prepared.
Ama daha güçlü sağlıklı.
Only stronger... - Healthy. - You're one of us now...
Artık oradakilerin hepsi aynı bu yüzden de karışıklık olamayacak.
Well, now they're all one and the same, so there can be no confusion.
Belki açıklıyordur.
Maybe it does.
Android, hiç mantıklı konuşmuyorsun.
Android, you're not making any sense.
- Bu hiç mantıklı gelmiyor.
- That doesn't make any sense.
Çalıştığı sürece mantıklı gelmemesi kimin umrunda?
Who cares if it doesn't make sense, as long as it works?
Eğer dağınıklığa doğru gidiyorsan, yeniden düşünebilirim.
If you're headed to the mess, I'd reconsider.
Mantıklı bir tahmin diyebilirim.
Let's just call it an educated guess.
Burada olsaydı, bu karışıklığın içinde olmazdım.
No. No, if he was here, I wouldn't be in this mess.
Nakana asteroid kuşağından gelen bu sayılar hayal kırıklığı yaratıyor.
These figures from the Nakana asteroid field are disappointing.
Efendim, 4. katta bir karışıklık var C takımı yanıt vermiyor.
Sir, we've got a disturbance on level four. C-squad is not responding.
Bak bu çok mantıklı, savaştan çok korkuyordu ve Bellerophon 6 bağımsız bir koloni.
Look, it makes sense. He was paranoid about the war. And Bellerophon 6 is an independent colony.
Eğer o güvenlik androidi savunma modeliyse benden bile daha dayanıklı olacak ve ben senin kıçını kolayca tekmelemiştim hatırlıyorsun değil mi?
If that security android is a defense model, he'll be even tougher than I am. And I had no trouble kicking your ass. - You remember that, right?
Yaşadığın füg'ler kalıcı hale gelene kadar büyük ihtimalle süreleri ve sıklıkları yavaşça artacak.
The fugue states you've been experiencing will most likely increase in duration and frequency until they become permanent.
Bu çatışmaya hazırlıklı değilsiniz silahsızsınız, bizzat sen söyledin.
You're not prepared for this fight. You're outgunned. You said as much yourself.
Beni öldürmüş olman çok daha mantıklı olurdu.
I mean, you killing me makes a lot more sense.
Bak, bunun bir gün olma şansı olduğunu biliyorduk, ancak Android hazırlıklıydı.
Look, we knew there was a chance that this could happen, but The Android is prepared.
Her türlü karışıklığa karşı hazırlıklıyız..
We're prepared for any complications.
Çünkü bu yavaş ilerleyişin beni hayal kırıklığına uğratmıştı.
That's because I was disappointed in your pianissimo.
Mantıklı bir nokta.
That's a good point.
Füzeler, ödeme ve arkadaşınız buranın 1.42 kilometre kuzeydoğusunda bir açıklıkta duruyor, anlaştığımız üzere.
The missiles, the payment, and your crew member have been deposited in a clearing 1.42 kilometers northeast of this location, as agreed upon.
Hayal kırıklığımızı saklamaya çalışacağız.
We'll try to hide our disappointment.
Tesisin yakınındaki bir açıklıkta park etmiş bir gemi bulduk.
We found a ship parked in a clearing near the facility.
Ya bu şey senin mantıklı karar verme yeteneğini etkiliyorsa?
What if it's screwing with your ability to make a logical decision?
Hayal kırıklığına uğratmayacağız.
We won't disappoint.
Doğru ama genelde öfke, hayal kırıklığı, gücenme ve dikkate alınmayacak çocuksu bakış açılarıyla tepki verirdin.
True, but usually you respond with anger, frustration, resentment, and a somewhat childish inability to consider other viewpoints.
Düşününce mantıklı geldi, anasına bak kızını al.
But then again, that makes perfect sense, knowing your wife.
Ama onları hayal kırıklığına uğratmış gibi hissediyor.
But he feels like he's let them down.
Yani, ne sıklıkla onuncu yüzyıl Çin kaynağını kullanıp bir adamı Umutsuz bir yaratığın psişik ağından çıkarırsın, ha?
I mean, how often do you get to use tenth century Chinese torches to cut a man out of a despair creature's psychic web, huh?
Yeterli sıklıkta değil.
Not often enough.
Bu mantıklı.
That makes sense.
Hayatım boyunca çok gördüğüm o hayal kırıklıklarından olma.
Don't be a disappointment, I've had too many in my life.
Acıklıymış.
That's tragic.
Ailenizi korumanın tek yolu... hazırlıklı olmak.
The only way to protect your family is to be prepared.
Buradan gitmeye hazırlıklı olmalıyız.
We must be ready to leave.
Sadece sağlıklı yaşayarak!
- Just healthy living.
Sağlıklı yaşamın onları kurtaracağını söylemek...
I mean, to say that it's healthy living and that's what's gonna save them?
Alev alan insanlar ne kadar sağlıklı olabilir ki?
I mean, how healthy is it to have people burning up?
Bana hâlâ mantıklı gelmeyen şeyler var.
There's still something that doesn't add up.
Çok mantıklı.
Well, that makes sense.
Hayal kırıklığı büyük olacak.
He's going to be very disappointed in you.
Tamam, bu neden öyle olması gerektiği mantıklı olmayan bir tuzak.
All right, fine, it makes no sense that it's a trap, which is exactly why it has to be one.
Mars ve Dünya denge yoluyla barışı sağlayacak, Karşılıklı olarak yıkıma çağıracağını tercih edersiniz.
Mars and Earth will maintain peace through balance, which you prefer to call mutually assured destruction.
Her taraf açıklık.
Everything is wide open.
Daima sağlıklı olmak.
Good health always.
Eski günleri, büyüklerimizi düşünüyorum da, onlar daima düşmana karşı hazırlıklı olmalıydılar.
I think in the older days, with our grandparents, they always had to be prepared for enemy.
" Hey, yakışıklı.
" Hey, you're cute.
Bunlardan doksan dokuzu iyi olsa bile... kötü olan bir tanesi için hazırlıklı olmalıyız.
But we always got to prepare for the one-off.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]