Kolay mı traduction Anglais
6,897 traduction parallèle
Kolay mı, Gordy?
Is it easy, Gordy?
- Senin için bu kadar kolay mı?
It's just that easy for you?
Bu kadar kolay mı?
That easy.
Seni görmek bizim için kolay mı sanıyorsun?
You think it's been easy for us, seeing you?
Başından sonuna kadar seni desteklemek kolay mı?
Supporting you all through it?
Ayaklarının üzerinde durman için sana yardım etmek, iş bulman için, seni dibe vurmuş durumdan çıkarmak en başından en sonuna kadar... Kızımızın ölü, senin ise ölü olmadığının daimi bir hatırası olarak seni ağırlamak kolay mı?
Helping you get back on your feet, find a new job, shaking you out of the lows, all the while... having you as a constant reminder that our daughter is dead and you're not?
Bunu söylemek için Bu kolay... bu kadar kolay mı?
My going to the mountains wasn't for nothing, was it?
O kadar kolay mı?
As easy as that?
O manşetlerden sonra seni Mayer'le anlaştırmak kolay mı sandın?
You think getting Mayer to sign you after those headlines was easy?
Yalanım yok, kolay olmayacak.
Look, I'm not gonna lie to you. It's not gonna be easy.
Belki de hayatımın en kolay galibiyetiydi.
In what was maybe the easiest win of my life.
ikimizde biliriz, ben kolay biri değilim yani ben ömür boyu bekar kalabilirim, ki bunun anlamı... affet beni, fakat bu olur..
And we both know I'm not easy. So I could be, like, single forever, which means that...
Umalım da sonraki ders daha kolay olsun.
Well, Let's hope the next hour is easier.
Bana hayatımın sana kolay göründüğünü düşündürdü.
It made me think that my life must seem very east to you.
O kadar kolay ki, yapman gereken sadece tek bir parmağınla metalden kıvrımı bükmek.
So easy, you could do it with no more than one finger pressed in a small metal curve.
Joy'un ömür törpüsü annesiyle dile kolay 18 yıl evli kaldım.
I was married to Joy's mother for 18 miserable fucking years.
Sözde bu adam kolay anlaşacağımız, ucuz bir imalatçı olacaktı.
This guy was supposed to be easy and inexpensive.
Kardeşinin yaptığı şey kolay değil... ama bizim yapmayı planladığımız şey de... çok zor değil.
What your sister does is not easy... but what we were planning to do... is not that difficult.
Dur, daha kolay bir soru sorayım.
Let me give you an easier question.
Etrafıma bir duvar örüp başkalarını kontrol etmek daha kolay olur sandım.
I thought it was easier to put up a wall and be the one to control others.
Ama böyle görünmek daha kolay olur sanmıştım.
I thought it'd be easier looking like this.
İkimiz de biliyoruz ki ben kolay biri değilim.
And I know we both know that I'm not easy.
Ben kolay kolay ölmem.
I'm not that easy to kill.
- Çok kolay. Tamam mı?
- Alright, so, simple.
Çok kolay etkilenen biriyim, reddedildiğime göre yazar olamayacağım gibi
I'm so suggestible, like I think because I got rejected I can't be a writer.
Kolay yoldan mı olsun, zor yoldan mı?
The easy way, or the hard way?
Ayrıca zaman geçirmek için biraz kitap ve ne kadar sandviçe bayılsam da arkadaşım Çin yemeği oldukça kolay bulunan ve ucuz bir şey oradan mesela, buldum, Bang Bang tavuğu olabilir.
Also, some books would pass the time and as much as I adore ham sandwiches, my friend, Chinese food is quite easy to get, and it's cheap too, and, uh, I know, something like, um, yeah, Bang Bang chicken.
Her zaman buraya gelen ailelerle ilgilenirim..... ve bu yaptığım hiç kolay olmuyor.
I have to deal with the families that come in here... all the time and... it's never easy for the one that made it.
Hiç kolay değildi ama senin için bıraktım.
It wasn't easy, but I did it for you.
Onlardan bu kadar kolay vazgeçmeyeceğim.
I'm not going to give up on them so easily.
Bunu daha kolay hale getireceğim.
I'm going to make it easy.
- Bu o kadar kolay değil aşkım.
No, it's not easy as that, love.
Yakıp kül etmek kolay. Allah bizim yanımızda. Taliban kızların eğitilmesinin İslam'a ters düştüğü ve okula gitmemeleri gerektiği... ile ilgili bir kampanya başlattı.
The Taliban started the campaign that girls'educatio n is against Islam... and girls should n ot go to school.
Lenslerimi çıkardım. Kolay oldu.
It was easy.
Evet, ben de fiziksel olarak kolay incinirim.
Yeah, and I'm very physically vulnerable.
Öldürmek daha mı kolay olur?
Easier to kill everyone?
O kadar kolay değil, tatlım.
It's not that easy, sweetheart.
Şimdi de bu kullanımı kolay dispenserler çıktı.
And now they come in these easy-to-use dispensers.
- Tabii. Hâlâ bir iş bulamadığını biliyorum. Onca olan bitenden sonra kolay olmayacağının da farkındayım ancak bir değişiklik yapmak, başka değerlere öncelik vermek istiyoruz.
I know you still haven't found another job, and in view of what happened I dare say it won't be easy, but we want to change, to give other values priority.
Size biraz yer açmak için diğer asansörü beklesem daha kolay olmaz mı?
Would it be easier if I maybe took the next one, give you a little more room?
Kazandığım en kolay para.
Easiest money I ever made.
Ely bakışlarımı "Naomi'ye seçtiğim ince topuklular çok güzel," olarak değil de "Naomi ne kadar ateşli," olarak algılasa hayatım ne kadar kolay olurdu biliyor musun?
Do you know how much easier my life would be If Ely noticed my looks in the "Wow, Naomi's boner hot," way and not in the,
Bazı yazılımı indirerek var ve... ve bir sonraki şey, Eğer orada olduğunu biliyorum ve bir servis satın alabilirsiniz ya da uyuşturucu çok kolay.
It's downloading some software and... and the next thing you know you're there and you can purchase a service or drugs very easily.
Size oldukça kişisel bir hikâye anlatmak üzereyim. Kolay etkileniyorsanız, ya da açık fikirli değilseniz,...
I'm about to tell you a very personal story, and If you get weirded out easily or you're not that open-minded...
Bunu söylemenin kolay bir yolu yok o yüzden direkt olarak söyleyeceğim.
There's no easy way to say this, so I'm just going to say it.
Direkt operasyona geçsek daha kolay olmaz mı?
Wouldn't it be easier to just get the operation?
- Cevap versen daha kolay olmaz mıydı?
Wouldn't it be easier just to answer?
Kolay yolu göstereyim size dedektifler.
I'm gonna make this easy, Detectives.
Görünen o ki senden kolay kolay kurtulamayacağım.
I see, I'm not going to get rid of you that easily.
Acaba ölü olsa taşımak daha kolay olmaz mıydı?
Wouldn't transporting her be easier if she were dead?
Ben hayatını çok daha kolay hale getirdiği için aşık olduğun o renksiz ve verimli posta memuruyum.
I'm the colorless, efficient postal worker that you fall in love with because she makes your life so much easier.