Parayla traduction Anglais
5,806 traduction parallèle
Ama o gemiden elde edeceğim parayla hisara 50 top daha ekleyebiliriz.
But with the money I strip from the Hulk, we could add 50 guns to the fort.
Ganimetten elde edeceği parayla buraya bir gelecek sağlayabilir.
The money he can get from his prize, it can give this place a future.
Tecrübenin değerini parayla değer biçemezsin.
- You can't put a price on experience.
Bu trendin peşinden koşuyorum, ellerimle parayla dönüyorum.
You know, I do the chi chi stores and I do the French preschools.
Maria Aleyne'i almamızın parayla hiçbir ilgisi yoktu.
Hunting the Maria Aleyne was never about money.
Çünkü parayla alayamacağın tek şey zaman.
Cause you see, time... is the one thing that money can't buy.
Hepsi parayla ilgili değil mi?
Is it because of the money?
- Parayla gittik.
With the money.
Bunun parayla bir ilgisi yok, ortak... ve bunu seni gömerken senin payınıda birlikte gömerek kanıtlayacağım.
This isn't about the money, partner... and to prove it to you I'm gonna bury you with you share.
Orada oturduğun her saniye Tuckey bütün o çalıntı parayla uzaklaşmaya devam edecek.
Every second that you sit there is another second Tuckey - has to get away with all that cash.
Mesafe 1100 metre, Caveat Lector, iyi parayla, Kıllı Kanarya ve Koş Romeo Koşla birlikte kesin favori.
Caveat Lector is the firm favourite, with good money for Hairy Canary and Run Romeo Run.
Burayı kazandığım parayla aldım. Senin başının üzerinde bir çatı olsun, onun da karnı doysun diye.
I bought this home with money I earned so I could put a roof over your head and I could put food in his mouth.
Seni tanıdığıma bahse girerim, büyük parayla.
I'd bet a lot of money you and I have met.
Birazcık hayal gücü ve biraz da parayla bunun gibi olabilir.
With a little imagination... and a bit of money... this could be, un vrai palace.
Sadece parayla ilgili.
Only about the money.
Bunlara verdiğin parayla Brooklyn'den daha fazlasını alabilirdin.
Sheila : You'd get more for your money in Brooklyn.
- Ama sen onun yerine parayla kaçtın.
- But you ran off with it instead.
Yani parayla hiç ilgisi yok mu?
So it's nothing to do with money? No.
Bir gün elinde bir sürü nakit parayla eve geldi.
One day he came back to the house with a lot of cash.
Bana bıraktığınız parayla kendi köyümden küçük bir ev aldım.
I have bought a little house in my village with the money you left me.
İşi kendileri hâlledemeyip parayla adam öldürmek için birisini tutan o kadar adam var ki.
It's hard telling how many fellas want a man dead enough to pay for it, but not enough to do it themselves.
Hangi parayla?
With what money?
bu arabayı çaldığım parayla satın aldım.
I got this car with money that I stole.
Sadece rahatla Roberts, ve, bütün bu parayla ne yapacağını düşün?
Just relax, Roberts, and think what you're gonna do with all that money.
Tripathi koşa koşa parayla gelecek.
Tripathi will come running with the cash.
Kalan parayla da spor salonunu almıştım.
Y I bought downtown with the money I had left.
Bunu parayla ölçemezsin.
You can't put a price on that.
Ama parayla paha biçemeyeceğin bir şey söyleyeyim sana.
But I'll tell you what I put a price on far beyond rubies. My good name.
Bu kadar parayla etrafta gezinirken daha dikkatli olmalısınız.
You should be careful walking around with so much cash.
Onlar bizim gibi insanları hizmetçi olarak görürler sadakatimizi parayla ödüllendirirler bu da en sonunda özgürlüğümüze mâl olur.
They see people like us as servants, rewarding our loyalty with money that ends up costing us our freedom in the end.
Televizyon yöneticilerinin sanata çok az ilgi gösterdiğini gördüm. Bu sebeple The Spoils of Babylon'u kendim çektim. Kendi paramla çok satan kitaplarımdan kazandığım parayla.
I could see that the network executives cared little for art, so I filmed the spoils of Babylon on my own, with my own money, money gotten from many best-selling novels.
Mendez-Ochoa karteli kara parayla Ewing Global'ın hisselerini satın aldı.
The mendez-ochoa cartel Bought the shares of ewing global with drug money.
seni affetmemi parayla satın alamayacaksın.
You cannot buy my forgiveness.
O parayla bir bok yapamazsın.
You can't do shit with that kind of money.
Bu parayla bir işyeri açarsak hemen vatandaş olabiliriz.
We start a business with that, we can become citizens immediately.
Sorunların olduğunda onları parayla çözmeye çalış.
You got problems, you throw money at it.
Aşkın hangi faydası parayla karşılaştırılabilir ki?
I mean, what use is love compared to money?
Parayla sana geliyordum.
I was on my way to see you, with money.
Korumalar ellerinde parayla... bir blok yürümek zorunda kalacaklar.
The guards are gonna have to walk half a block with the cash.
- Bunun parayla bir ilgisi yok.
- It's not about the money.
Sen bana önce yakın yakın arkadaşınmış gibi davrandın, sonra ise her şeyi parayla çözmeye çalışan.. .. bir yabancıya dönüştün.
You used to be such a good friend to me, and then you turned into some stranger who just throws money at people.
Parayla alakalı değil.
Not money. Nothing to do with money.
- Hangi parayla peki?
- With, er, what money?
Ama parayla ilgilenmiyorum.
But I'm not interested in the money.
Bunun parayla bir ilgisi yok.
It's not about the money.
Arabayı da nakit parayla satın almışlarsa- -
But if the Logans bought the car with all cash...
Parayla satın alınamaz.
You have to earn these.
- Alper ÇETİN Bunun parayla ilgisi yok.
It's not about money.
Ve tiki çocuğun parayla ilgili yalan söylemediğini nereden biliyorsun?
And how do we know preppy boy wasn't lying about the money?
- Parayla satılacak kadar eşsizler, evet.
- It's unique to sell them.
Bir sürü parayla geldin.
Can't complain.