Sabah ilk iş traduction Anglais
1,100 traduction parallèle
Johnson sabah ilk iş ofisime gelsin.
Johnson is to report... first thing to my office in the morning.
O numarayı sabah ilk iş aramanı öneririm.
I suggest you call that number the first thing in the morning.
Son düzeltmeler için sabah ilk iş kendisine gittim. Üzerinde bornoz vardı ve kapıda el sıkıştık.
Uh, I went up with some corrections last thing in the morning... and shook hands with him in his bathrobe as he stood there.
- Sabah ilk iş olarak.
- First thing in the morning.
Bu ikisini de yarın sabah ilk iş olarak başlatıyoruz.
We start on both those things first thing in the morning.
Yarın sabah ilk iş bana bir uçak gönderirler
They'll have me on a plane first thing in the morning.
Tersane senin tekneyi sabah ilk iş olarak halledecek.
The boatyard will fix you up first thing in the morning.
Sabah ilk iş onaracaklarını söylemişlerdi.
They said they'd fix it first thing in the morning.
Yarın sabah ilk iş olarak
First thing tomorrow morning
Tamam, sabah ilk iş onu göndereceğim.
All right, she goes first thing in the morning.
Söz veriyorum, sabah ilk iş bakacağım.
- Look, I promise I'll check that out first thing in the morning.
Sabah ilk iş bunu bir insanda deneyeceğim.
First thing tomorrow, I'll try it on a human.
Şimdi iyi bir uyku çek, sabah ilk iş buradan gidiyoruz.
So get a good night's sleep and go first thing in the morning.
Ama doktor sabah ilk iş olarak buraya geldi dedin.
But you said the doctor came first thing this morning.
- Peki, sabah ilk iş olarak yola çıkarım.
- OK, I'll drive back first thing in the morning.
Alan, yarın sabah ilk iş, o güvenlikçi herifi bul, tamam mı?
Alan, first thing in the morning, that security geezer, right?
Abla, sabah ilk iş geri veririm. Garanti.
Sis, first thing in the morning, guaranteed.
Sabah ilk iş onlara yazarım.
I'll write them first in the morning.
Sabah ilk iş bunu yapacağım.
I'll get on this first thing in the morning.
Los Angeles polisinin seni görmek istediğini söyledi, hem de sabah ilk iş olarak.
She said that the police wanna see you in L.A. First thing in the morning.
Aklıma gelmişken, Michael. Sabah ilk iş, seni büroya bekliyoruz. Bu arada, iyi iş çıkardın, Michael.
By the way, Michael, we'll expect you in the office first thing in the morning, and, uh, good work, Michael.
Altısı tarih oldu. Berrencia... ve bu sabah ilk iş Castranova da dahil.
Six are already history, including Berrencia and Castranova... first thing this morning.
Sabah ilk iş Alex'e CAT taraması ve EEG yapılmasını istiyorum.
I want a CAT-scan and an EEG on Alex first thing in the morning.
Sabah ilk iş onun bir kopyasını istiyorum.
I want a copy of that first thing tomorrow.
Sabah ilk iş, döneceğiz. Söz veriyorum.
First plane in the morning, I promise.
Endişelenme. Sabah ilk iş taşıyacağız.
We'll move it out in the morning.
Sabah ilk iş olarak sizi arayacağım.
I'll call you absolutely first thing in the morning.
Onu sabah ilk iş kovmam gerekiyordu.
I was supposed to fire him this morning.
Sabah ilk iş amirimi arayıp bütün olayı anlatacağım.
I'll call my supervisor and explain the whole thing in the morning.
Sabah ilk iş okula giderim.
I want to get to the school first thing in the morning.
Sabah ilk iş, Birnbaum'u görmeye gideceğim. - Boş ver!
Come on, III see Birnbaum first thing in the morning.
Sabah ilk iş St John Smythe'i çalışma odama getirin.
Bring St John Smythe to my study first thing in the morning.
Sabah ilk iş Willis'e uğrar, fare zehri alırım.
I'll pop down to Willis's in the morning and I'll get some warfarin.
Sabah ilk iş eczaneye uğrarım.
I'll pop down to the chemist... chemist in the morning.
- Sabah ilk iş limana gidelim.
Gotta get out to the dock first thing in the morning.
- Özür dilerim. Sabah ilk iş.
Sorry, Mr. Whiteman, we...
Yarın sabah ilk iş benim ofisimden bir telefon konuşması yapacağız birlikte, OK?
We'll make that call together first thing tomorrow from my office, OK?
Sabah ilk iş onu arayacağım.
I'll call her first thing in the morning.
- Sabah ilk iş arayacağım.
- First thing in the morning.
Şey... belki de sabah ilk iş toplamalı.
Well, maybe first thing in the morning.
- Bu akşam bitiriyorum. Sabah ilk iş masana bırakırım.
Oh, I'm finishing it tonight and I'm gonna have it on your desk first thing in the morning.
Yerleri süpürün, pencereleri temizleyin ve sabah ilk iş olarak, tüm kolileri dondurucuya yükleyin. Nalic Nod
Vacuum the floors, clean the windows and... all the boxes must be loaded into the freezer early in the morning.
Sabah ilk iş paranızı göndereceğim.
I'll send you the money first thing tomorrow.
İlk uçak sabah saat 7'de.
The first flight is only at 7 in the morning.
Sabah geç uyandım, ilk iş olarak karnemi çalmam gerekiyordu.
I woke late, with a start because I had to steal the report card.
İlk öğrediğim şey, sabah yataktan kalkıp, bir şeyi yumruklamak, ha?
First thing I ever learned is to know in the morning to duke something, ha?
İlk bu sabah gördüm ve şimdi yine başladı.
It started this morning and here it is again. It seems to be coming from somewhere up there.
Ilk is olarak, yarin sabah isimi birakacagim.
I'm gonna quit work in the morning, first thing.
Bütün gece ağladıktan sonra sabahın ilk kuş sesini duymak... çok iğrenç biliyor musun?
You know how vile it is to hear the first bird of the morning when you've been crying all night?
Sabahın ilk ışıklarındaki gözlemlerimize göre BM geri çekiliyor.
The UN gave us guaranties. They are leaving, our observation # # # this morning. The UN is moving out.
Sabah, ilk iş olarak.
First thing in the morning.
isobel 20
isabella 89
ister 23
istediğim 46
isim 189
işim 71
isabelle 104
işini 16
isaiah 38
istemiyorum 1125
isabella 89
ister 23
istediğim 46
isim 189
işim 71
isabelle 104
işini 16
isaiah 38
istemiyorum 1125
işıklar 178
ışıklar 44
istiyorum 518
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
isim yok 36
ışıklar 44
istiyorum 518
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
isim yok 36