Sanıyorum ki traduction Anglais
1,078 traduction parallèle
Sanıyorum ki kocasını kıskanıyor.
No, she thinks women are after him!
Sanıyorum ki bütün sanatçılar öyle.
It must be the same for all performers.
Sanıyorum ki evet,
She : "I think I do." That's bad!
Öyle sanıyorum ki ne isim ne de yüz sizde bir çağrışım yapmadı
Not the name, not the face I thought so
Sanıyorum ki teminâta ihtiyacım olacak.
I'm thinking I'll be needin'a bit of collateral.
Öyle sanıyorum ki Melike için iyi olmayacak. Bu adamdan korkuyorum ben.
I think it won't be good for Melike.
Ve sanıyorum ki, tüm bunlarla paralel olarak gelen sorumluluk duygusu bize aynı zamanda belki de ileride dünyanın geleceğini kontrol edecek gücün biz olduğumuzu da hissettirmeye başlamıştı.
And I think that, in addition to feeling a sense of responsibility, we also began to feel... the-the sense of a world power, that possibly we could control the future of the world.
Sanıyorum ki, Brod polisi birinci çözümün basitliğini tercih edecektir.
I think the police at Brod would prefer the simplicity of the first solution.
Sanıyorum ki, çetede kalması.. için geçerli bir nedeni olmalı
He must have reasons... to stay in the gang, we guess
Öyle sanıyorum ki biraz şarap da istersin.
With pagrita you also want some wine.
Öyle sanıyorum ki, bana kızgınsınız.
I feel that you are angry with me.
Wolf öyle sanıyorum ki, pek yakında canımız sıkılacak.
Wolf, I got a hunch we're just a little way from trouble.
Yine de, devlet hizmetinde geçirdiğim onca yıldan sonra sanıyorum ki, Senato önerimi kabul edecektir.
Still, after all my years of sen / ice to the state, I think the Senate will accept my recommendation.
O kadarla kalmıyor aynı zamanda, sanıyorum ki... iki tane yalnız kız bulmak lazım.
The film sounds good. You should see it. Picking up girls is easy.
Bazen sanıyorum ki bu işe ortak olarak kendimize de zarar veriyoruz.
It sometimes feels that we do harm to ourselves by taking part in this endeavor.
Öyle sanıyorum ki önümüzdeki günlerde daktilosunu kıçına sokmamız gerekecek!
And I've got a hunch that one of these days we're gonna have to cram his typewriter up his ass!
Sanıyorum ki.... sizin işinize yarayacak biriyim
I do believe that I am of some use to you
Sanıyorum ki, sonunda kalan tek Galler Prensi olduğuna göre aynı seviyede bir nezaket beklememeliyiz.
I suppose, since after all he's only the prince of wales, We should not expect the same degree of courtesy.
- Sakin ol dostum. Sanıyorum ki Sör Charles'ın amacı beni tutuklamak.
I believe sir charles means to arrest me.
Bak Wiktor, sanıyorum ki bu birbirimizi son görüşümüz olacak.
Well, Wiktor, I think this is the last time we'll see each other.
Öyle sanıyorum ki, siz de ona güveneceksiniz.
I think you will find that you can rely on him.
Öyle sanıyorum ki, sizin de değil?
Nor yours, I presume?
Yine de... Kuvvetle sanıyorum ki karar mutlaka bozulacak.
It's also unknown when they'll give a date.
Evet, sanıyorum ki yalanım meydana çıktı.
Yes, I'm afraid I've been caught in a lie.
Ve sanıyorum ki dün de o izin burada olduğuna dair şüphe yok.
And, I suppose, there is no doubt that the mark was there yesterday?
Sanıyorum ki Sizin şirketinizde de bu tür profesyonel bir desteğe ihtiyaç vardır.
It occurred to me that your business might have the same requirements.
Sanıyorum ki, merak ediyorsundur.
* I should think that you'd be wondering *
Onları henüz bitiremedim fakat öyle sanıyorum ki zamanında...
Well, I haven't finished those up yet, but I figured since they weren't due till...
Aslında, henüz değil, fakat sanıyorum ki zamanında...
Well, actually, I figured since it wasn't due till Monday...
Sanıyorum ki Yahudiler'in kusursuz bir gizli servisi vardı.
I suppose the Jews already had their excellent secret services. They were too well informed, better than we were.
Sanıyorum ki Virginya'da ufak bir kasabaydı ve kendisini 42 hastalık taşıyan güvercinle bir telefon kulübesine kilitlemişti.
toby, toby... toby!
Sanıyorum ki, bir hikaye ne kadar nadir ve olanaksız ise inanmaya o kadar yatkınım.
The more rare was its history more I began to believe it.
Öyle sanıyorum ki 1960 yılında..... kadıncağız fotoğraf çektirmek için..... tekrar fotoğrafçıya gitmiş.
I think it was in 1 960... the widow visited a photographer to have her own photo taken.
Öyle sanıyorum ki..... babanın yüreğinde taşıdığı sıcaklık..... hepimize yeter de artar bile.
I think that "his" kindness would be enough to see us all through. But he'll be around longer than that.
Bu sizde şok etkisi yaratabilir... Ama sanıyorum ki arkadaşınz... homoseksüel olabilir.
This may come as a shock to you... but I suspect your friend... may be homosexual.
Şimdi, eğer o fotoğrafları gördüyseniz öyle sanıyorum ki küçük siyah bir çanta da görmüşsünüzdür orada.
Mm-hmm. Now, if you've seen those pictures, I imagine you also saw a little black bag up there, too.
Sanıyorum ki bu kadar değerli hayvanların sorumluluğu varken antrenör Bay Straker bir takım önlemler almış olmalıdır.
Well with such valuable animals under his charge, I imagine your trainer Mr. Straker must have taken some precautions.
Sanıyorum ki geceleri burada uyuyan bir seyis var.
I understand there's stable lad who sleeps here at night.
Sanıyorum ki Straker'ın öldüğü vakit cebinde bulunan eşyalarla ilgili bir envanter yapılmış.
I presume an inventory has been made of what Straker had in his pockets at the time of his death?
Sanıyorum ki onu gördüğünüzde tanırsınız değil mi Albayım?
I suppose, Colonel, that you would recognize him if you saw him?
Sanıyorum ki, Altarian Konferansında tanışmıştık.
I believe we've met. The Altairian conference.
Sanıyorum ki, Bu Peter Giles'la konuşmak istiyorsun, Holmes?
I suppose you'll want to speak to this Peter Giles, Holmes?
Beni buna iten şey, ki sanıyorum diğer insanlar da aynını düşünüyordu tam anlamıyla deliye dönmüştük.
It instigated what me personally, e I think that to the others also, it was our immense hatred.
Sanırım kamuoyu deniz piyadelerinin süpermen olduğunu düşünür. Lâkin sanmıyorum ki o çıkarma gemisinde korkmayan birisi olsun. Subaylar da dahil.
I think the public has the idea that marines are supermen, but I don't think there was a marine in the amphibious landing craft that wasn't afraid, including the ofticers.
Kuşkusuz, öyle sanıyorum ki, bu evin ana bölümü, ahır değil.
I thought you'd be home by now.
Bunu sanırım ki, tanımıyorum.
I don't think I know that one. Hey, lay back, baby.
Moskova'da ki Fransız elçiliğinde çalışan harika bir kadın tanıyorum.
I know a great woman who works for the French embassy in Moscow.
Bilemiyorum, bilemiyorum diyorum ki sanıyorum ki sonuçta bütün yerler bir diğeri kadar güzel.
I don't know. I don't know. I tell you.
Ne istediğimi bildiğimi sanıyorum. Sonra bakıyorum ki bilmiyormuşum.
I think I know what I want, and then I don't.
Bazen o kadar şiddetli oluyor ki öleceğimi sanıyorum.
Sometimes they're so bad I feel like I'm gonna die.
Ve Bay Baykuş dedi ki, - en azından isminin bu olduğunu sanıyorum -...
And Mr. Owl, at least I think that was his name... ( THUNDER CLAPPING )