Sattın mı traduction Anglais
1,511 traduction parallèle
Beni sattın mı?
You sold me out?
Fabrikayı sattın mı?
Did you sell the factory?
Koyunları sattın mı?
You sell the sheep yet?
Malı sattın mı?
Did you move my brick?
Sattın mı?
Sold it?
- Fare altlığı sattın mı?
- Haven't sold any mousepads?
- Bana şunu söyle : Bu çocuğa bir Ultra Lock sattın mı?
Tell me this, did you sell an ultra lock to this kid?
Son günler de hiç.... Dacytl kıyafeti sattın mı?
Did you recently sell any dactyl outfits to anyone?
Bugün bu kırmızı yolluktan hiç sattın mı?
Have you sold any of that red runner today?
Helene'e sattın mı hiç?
Did you ever sell to Helene?
- Ve bu bilgiyi başkalarına mı sattın? - Yok.
And you sold the information to other people.
Ruhumu sattım, ya da sen sattın.
I have sold my soul. Or you have sold it.
Louie, onu Ellen'a mı sattın?
Oh, Louie, you pawned her off on Ellen?
- Geç kaldınız. Az önce sattım.
- Too late, I just sold it.
İşçi Mahkumlar ekibini kurma yetkisini John Abruzzi'ye sattınız mı?
Did you sell Prison Industries to John Abruzzi?
Tüm mesele bu yüzden mi? Geçen yıl sattığım her 30 silahın birinde parmak izim var benim.
is that what this is about, my prints being on one of 300 guns that i sold last year?
Çok hap aldığını ve hastane için tehlike oluşturduğunu mu? Ya da geri kalanını sattığı için az aldığını mı?
That he takes too many pills and is a danger to the hospital, or he takes too few because he's selling them on the side?
Varlıklarımızı Fuijanlı kadına sattın.
You sold our assets to that woman from Fujian for next to nothing
Teyzenizin ilaçlarını sattığından haberiniz var mıydı?
Did you know your aunt was selling her drugs?
Onun veteriner faturalarını ödemek için bütün Fanklin Mill koleksiyonumu e-bay de sattım.
I hocked my entire Franklin Mint collection on eBay just to pay her vet bills.
Ama eğer Ojai'nin bölümlerini satacaksak, doğrularını sattığımızdan emin olmak istedim ve...
But if we're gonna auction off parts of Ojai,
Kenara ayırdığım o Malibu Stacy setini sen mi sattın?
Did you sell the Malibu Stacy set I put aside?
Bu silah için banamın saatini sattım.
I gave Dad's watch for it.
Bütün sattığın sadece iki dondurma mı?
All you sold were two ice bars?
Tanrım. Reklam zamanlarını çoktan sattım.
Oh, god, I've already sold the ad time!
Merman'ı mı sattın?
Well, It's For Your New Salon.
Arthur Frobisher işçilerine şirketlerine yatırım yapmalarını söyledi sonra da kendi payını sattı.
Arthur Frobisher told his employees to invest in the company and then sold his own stock.
Dava, kitabın odak noktası olmadan da hikayeni yazdırabilirsin. Ama şirketin batmasına nasıl baktığına dair içten bir yaklaşımın ve arka arkaya açılan davalara ilişkin görüşünün, kitabı asıl sattıracak nokta olduğunda ısrarcılar.
I won't be the sole focus of the book... you can still get your story out... but they're insisting that candid insight into your company's collapse and your perspective on the ensuing trials will be a major selling point.
- Defibrilatörü sattım, çok yardımın oldu.
- Um, I sold the defibrillator, and you were amazingly helpful.
Bir günde 2 bin dolarlık mal mı sattın?
You sold $ 2000 in a day?
Şimdi ablamın devre-mülk sattığına inanmalı mıyım?
So i'm supposed to believe my sister's selling time-Shares?
Oyuncaklarımı da mı sattın?
Did you sell my action figures?
Beni sattığını sandım.
Thought you bailed out on me.
Evet, 4400'ler ve 4400 olmayanlar arasında bir orta yol, bana sattığın ve hâlâ inandığım.
Yes, a middle path for both 4400s and non-4400s, one you sold to me, one I still believe in.
Sadece parçalarını sattım.
I just sold the parts.
Kendi kıçını kurtarmak için takımını sattın.
Sell the team down the river to save your ass.
Birimi dışarıya mı sattın?
Did you sell the Unit out?
Durumu kötüleşince, geçimini sağlaması için eşyalarını sattım.
Got so bad, I had to sell his stuff just to keep him afloat.
Ve öldüğünü öğrendikten sonra ilk iş kaseti sattın.
And so your first instinct after you found out he was killed was to sell the tape? I'm not a monster, officer.
Senin bu Dactyl kıyafeti sattığın, herifler de orada mı olacak?
So these guys you sold the dactyl outfits to, they're going to be there?
Ben, üç tane Dactyl elbisesi sattım, alanlar 3 denzin idi... son çeyrek ayda.... onların kim olduklarını bilmiyorum, ama Dactyl değillerdi.
I sold dactyl dress to three denzins last quarter moon. I don't knowwho they we but they were not dactyl.
Zaten şansınız yokmuş, biraz önce bir kaç tane sattım,
you're out of luck anyway. i just sold my last few verden to that turin dealer over there.
Karen'ın düğün fotoğraflarını 300 bine sattım böylece Darling Aile Fonundan hislerini incitmemek için sadece bir milyon almak zorunda kaldım.
Karen's wedding photos sold for 300 grand, So the darling family foundation Only had to kick in a cool mil to protect her feelings.
Ben haplarımın hepsini sattım.
Charlie actually...
Daha iyisini yapmak lazım. Çünkü yemin ederek Kyla'a o cep telefonunu sattığını söyleyecek bir tanık var.
You're going to have to do better than that,'cause a witness just came forward who's willing to testify under oath that he sold Kyle that cell phone.
Bu cep telefonunu Kyle Harmon'a mı sattınız?
Did you sell this cell phone to Kyle Harmon?
Kovanşehir arılarından Barry Benson insan ırkını ballarımızı çalmak suçundan mahkemeye vereceğini balımızı yasadışı yollarla sattıklarını iddia etti!
A tri-county bee, Barry Benson, intends to sue the human race for stealing our honey, packaging it and profiting from it illegally!
Sanırım sadece 13 kopya sattık ve bunun beşini de basçımın halası aldı.
I think we sold, like, 13 copies, 5 to my bass player's aunt.
Bu harabeyi ne zaman aldığımı biliyorsun. Bize sen sattın.
You know exactly when I bought this dump because you the one sold it to us.
"The Grand" in TV haklarını sattım. Çünkü artık eskiye göre daha pozitifim. Kimse pokeri televizyondan izlemiyor, ya da ilgilenmiyordu.
Well, I sold off the TV rights to The Grand because I'm positive that three years from now, nobody is going to be that interested in poker or watching it on television, but they will be watching bingo.
kadın olduğum için ve ben de onlara daha pahalıya sattım... kadın olduğum için.
because I'm a woman.