Sen bir polissin traduction Anglais
409 traduction parallèle
Öyleyse, sen bir polissin?
So, you're a cop?
- Sen bir polissin.
You're a cop.
Sen bir polissin.
You're a cop.
Sen bir polissin.
- You're a cop.
Sen bir polissin ve nereye atandıysan oraya gideceksin'
You're a cop and you'll go where you're assigned!
Ama sen bir polissin.
But you're a policeman.
Sen bir polissin, değil mi?
You're a cop, aren't you?
Sen bir polissin!
You're a cop!
Sen bir polissin, görevlerini yerine getirmelisin.
You're a policeman, you should fulfill your duties.
Sen bir polissin,
You're a cop.
Çünkü sen bir polissin.
Because you're a policeman.
- Sen bir polissin.
So are you.
- Sen bir polissin Chappie. - Hadi ya.
- You're a cop, Chappie.
Sen bir polissin!
You're a fucking cop!
- Sen bir polissin.
- You're a cop.
Sen bir polissin değil mi?
Are you a cop or aren't you?
Sen bir polissin.
You're a police officer.
Utanç verici. Sen bir polissin. Umursamıyor musun?
It's so cruel ; your police don't care?
Silahı var. Sen bir polissin.
- He's got a gun!
Hey, sen bir polissin!
Well, you're a cop!
Nasıl bir polissin sen.
A fine officer you are.
Sen nasıl bir polissin?
What kind of a cop are you?
Bunu sen kendin söyledin Bir polissin ve dürüst birisin.
You said it yourself. You're a cop, and an honest one.
Sanırım sen gerçek bir polissin.
You're a real cop, I suppose.
Sen iyi bir polissin Jim.
You're a good officer, Jim...
Sen hala bir polissin bundan dolayı gizli çalışıyordun.
Well, you're still a ranger, so you were working undercover.
Sen onurlu bir polissin ve hayatını da onurlu polis olmak için harcadın ama sonunda bunu elde ettin!
So you're an honest cop and you've spent a lifetime being an honest cop and you've got that, and that's all you've got!
Demek sen de bir polissin, değil mi?
I heard that you've become an officer, right?
Sen eski bir polissin.
You're an old cop.
Çünkü sen bir acemi polissin ve bu senin ilk işin... Sadece beni izle.
Because you're a rookie and this is your first beat... you just follow me.
Sen çok iyi bir polissin Harry.
You're a great cop, Harry.
Frank, sen iyi bir polissin.
Frank, you're a good cop. Stop being a prima donna.
Bir Orospu çocuğu, Sen polissin!
You son of a bitch, you're no cop!
Sen bir İtalyan polissin.
You are an Italian cop.
- Sen nasıl bir polissin?
- What kind of cop are you?
- Sen çok yetenekli bir polissin.
- I'm impressed with you, too.
- Sen gerçekten zeki bir polissin, Jack.
- You're a real bright cop.
Sen büyük potansiyeli olan iyi bir polissin fakat her şeyi bilmiyorsun.
You're a good cop with great potential, but you don't know every fucking thing.
Bak dostum, ben bir kamu avukatıyım, sen de bir polissin.
Hey, lookit, man... I'm a public defender ; you're a cop.
- Sen iyi bir polissin, sevgili Maurin. Hayal gücünü çalıştır.
In that case, a good cop thinks of something.
- Çünkü sen iyi bir polissin.
- Because you're a good cop.
Sen iyi bir polissin, Giuseppe.
You're a good cop, Giuseppe.
Sen de bir polissin.
And you're a cop.
Sen alışılmadık bir polissin.
You're an unusual cop
Doğru ya, sen birinci sınıf bir polissin, ama aşırı heyecanlısın.
Well, you are a first-class cop, but you are too impulsive.
Sen iyi bir polissin, Dooley.
You're a good cop, Dooley.
Sen kötü bir polissin.
You're a rotten cop.
Sen bir polissin.
Yeah? Yeah?
Sen iyi bir polissin.
You're a good cop.
Belki de, sen akıllı bir polissin.
You know, maybe you're one smart cop.
Sen bir polissin!
- You're a cop.
sen bir tanesin 30
sen bir 32
sen bir meleksin 58
sen bir pisliksin 43
sen bir dahisin 132
sen bir erkeksin 31
sen bir harikasın 29
sen bir aptalsın 74
sen bir kadınsın 24
sen bir kızsın 17
sen bir 32
sen bir meleksin 58
sen bir pisliksin 43
sen bir dahisin 132
sen bir erkeksin 31
sen bir harikasın 29
sen bir aptalsın 74
sen bir kadınsın 24
sen bir kızsın 17