Sigara mı traduction Anglais
3,116 traduction parallèle
Sigara mı içiyordun?
You used to smoke?
Sigara mı içtin?
Got a smoke?
- Sigara mı?
- Cigarette?
Sen sigara mı içiyorsun?
Are you smoking?
Arabamda sigara mı içiyorsunuz?
You're smoking in my car?
- Sigara mı içtin sen?
- You been smoking?
- Sigara mı içtin?
- You been smoking?
Sigara mı içiyorsun Edgar?
Edgar, are you smoking?
Birisi sigara mı içiyor?
Is someone smoking?
Alırdım, ama sigara içmiyorum çünkü...
I would, but I don't actually smoke because...
Bunu duymayacağımız bir yerde sigara içelim.
Let's go smoke some cigarettes outside the student union.
Sigara alev aldı, parmağım yandı.
The cigarette caught fire and it burned my finger.
Sigara içmeye çıkıyorum.
I'm going out to have a cigarette.
Ta'am. Sigara konusunda üzgünüm.
I'm really sorry about the smoking thing.
Sigara var mı sende?
Do you have a cigarette?
- Şu anlama geliyor bir sigara yakıp, yeni Xbox'ımla oynayacağım.
What does that even mean? It means I'm going to light up a fatty and crack open my brand new X-Box.
Ben de aletine sigara sıkıştırmıştım.
So I made him stick a cigarette in his tool.
Ben de sigara içiyorum, ancak otobüste yasak, tamam mı?
Even I smoke, but it's forbidden in a bus, right
- Gel bir sigara yakalım.
Come, let's have a smoke.
Bir sigara içmek için çıkmıştım.
I came out for a smoke
Bu arada Sang Man-shi sigara içmeyi bıraktınız mı?
Hey, Kang Sang-Shii Have you quit smoking?
Dışarı çıkıp sigara içeceğim.
I'm going out for a cigarette.
Kafaları güzelleştirmemiz için daha çok bira ve sigara bulmamız lazım.
Well, get a tossing move on, you lot. We need more beers and fags.
Bu çocukla hiç karşılaşmadım, yani sigara içmemesini sağlayamam.
I've never met that boy.. .. so I can't assure you that he doesn't smoke.
Düşündüğüm için sigara içiyorum.
I'm smoking because I'm thinking.
Ben sigara içmeye gidiyorum.
Listen, I'm going to have a smoke.
Bir daha sigara ve içki kullanmayacağım.
I won't drink or smoke again.
Sende sigara var mı?
Do you have a cigarette?
Sana sigara aldım.
I bought you some cigarettes.
Sigara içiyordum.
Oh, I'm just having a smoke.
Sigara, içki içmedim, dans etmedim okumamam gereken kitaplar okumadım. Sadece geç kaldım.
I haven't been smoking, drinking, dancing, reading books I'm not supposed to.
Yine sigara mı içiyorsun?
You're smoking again?
Dağınıklığımı yok etmiş 6 saattir sigara içirmemiş ve yemek yedirmemişti. Kanaatkâr ve düzenli olmuştum.
I hadn't had a cigarette in six hours, hadn't eaten, so... abstemious and tidy?
Gidip bir sigara içeceğim.
I'm going for a smoke.
Bana bir sigara ver konuşmamız lazım.
Gimme a cigarette. We need to talk.
Biri sigara mı içiyor?
Is someone smoking?
Ben başkan olsaydım, o mereti serbest bırakır, satışlara da sigara ve alkol gibi vergi koyardım.
If I were President, I'd legalize the stuff and tax the sales of it, like booze and cigarettes.
Size Jane'in tv izlerken uyuya kaldığı için içtiği sigara ile, kanepedeki yastığı yaktığını anlattım mı?
Have I ever told how Jane fell asleep to the TV, while she smoked a joint?
Güzel bir kalça ve iyi bir sigara ayarlarım ve kendi halime yanarım çükü kimse bir bok vermiyor.
I arrange a nice ass, a good cigar... and feel sorry for myself, because nobody gives a damn.
"Sıcak sigara" yı gerçekten söylemek zorunda mıyım?
Do I really have to say "smoking hot"?
Çok sigara içip, boynuna soğan mı takıyor.
Smokes too much, wears a string of onions.
Bu kadar basit dedin ya sanki ciğerlerimiz de bir tek sigara içelim diye var amına koyayım.
"Just is." Like, like, we're only given our lungs to freakin'smoke, right?
Sigara içmek için, dışarıya mı çıkmak zorundayım?
If I wanna smoke, should I go outside?
Sigara içmemelisin ama eğer içeceksen de... -... izmaritleri buna atar mısın?
You shouldn't be smoking, but if you do could you put the butts out in here?
Tekrardan güreşmeye başladım. Sigara içemem.
Now that I'm wrestling again, I can't smoke.
Eyfel Kulesi'yle evlenmiş bir kadın gibiyim ya da günde bir paket sigara içen bir afacan çocuk gibi.
I'm like the woman who married the Eiffel Tower or the toddler who smokes a pack a day.
Sigara içecek vaktim var mı?
Do I got time for a smoke?
Suratımı pastırma kâsesine gömmek bir şişe votkayı mideye indirmek, bir sigara yakmak sonra da kabarcıklı sıcacık bir jakuziye girmek istiyorum.
I want to bury my face in a bowl of bacon, chug a bottle of vodka, light up a smoke, and then dive headfirst into a blistering-hot jacuzzi.
Laurie, şu an öyle bir noktadayım ki,... senin sesini duymak, internetteki yabancı bebeklerin sigara içişini görmekten daha çok üzüyor beni.
Laurie, I'm at the point where the sound of your voice is more upsetting to me than those Internet videos of foreign babies smoking.
Maalesef, sigara içmiyorum.
I'm sorry, I don't smoke.
- Sigara içmem lazım.
- I need a smoke.