Siz değilsiniz traduction Anglais
2,189 traduction parallèle
Farkındasınız Bayan Dubois sınırı geçip narkotik ağrı kesici arayan ilk Amerikalı siz değilsiniz.
You do realize, Mrs. Dubois, you are not the first American to cross the border in search of narcotic pain medication.
Siz değilsiniz, Sue hırsız.
It's not that you, it's, it's Sue.
Echo'nun amiri siz değilsiniz Bay Langton.
You're not Echo's Handler, Mr. Langton.
O siz değilsiniz, kurum, tüzel bir kişiliktir, oysa siz, insan ırkındansınız ve gerçek bir kişiliksiniz
The corporation is know as an artificial person, whereas you, the human being are known as a natural person.
Ancak sorun şu ki, gökyüzünde ölüm yağdıran tek şey siz değilsiniz.
only problem is, you're not the only one.
Bay Gulbrand'ı iyi tanıyorum ve siz o değilsiniz.
I-i know mr. Gulbrand well, and you are not he.
Ben ganguro klubü ve bunları bilirim. siz ganguro değilsiniz.
I know we're the ganguro club and all, but we're not ganguro!
Ve siz ikiniz o değilsiniz.
You two are decidedly not he.
Siz kendini beğenmiş değilsiniz.
You're not pretentious.
Siz sıradan bir kapıcı değilsiniz.
You're not an ordinary janitor.
Bu saray biliyor, siz de bilmez değilsiniz ne sapıkça hallere düştüğümü.
This presence knows, and you must needs have heard, how I am punish'd with sore distraction.
Bayan Dobkins, ben çok kötü insan gördüm ve siz onlardan birisi değilsiniz.
Ms. Dobkins, I've seen a lot of bad people, and you're not one of them.
Siz insanlar belli ki buralı değilsiniz.
You people are clearly not of this land.
Ama siz buralı bile değilsiniz.
But, you're not from here.
Siz Jinnouchi erkeği falan değilsiniz.
And they call themselves members of the Jinnouchi family? !
Siz aynı odaya bile ait değilsiniz.
You two don't even belong in the same room together.
Siz polis değilsiniz.
You aren't the police.
Siz burada değilsiniz.
You're not up here.
Bu konuda kim yardım edebilecekse. Zira siz yeterli değilsiniz.
Whoever can help me with this, because you're falling short.
Çünkü siz bizim gibi değilsiniz, Hales.
Because you're not us, Hales.
Siz mutlu değilsiniz ki.
You're not happy.
Siz çocuktan başka bir şey değilsiniz, sadece insan evladısınız.
You're not only little more than children, you're human children.
Eninde sonunda ortaya çıkıyor ki siz aslında tıp öğrencisi falan değilsiniz.
Well, it turns out you're not actually medical students at all.
O halde siz oda arkadaşı değilsiniz.
So you two aren't roommates.
Siz öyle biri değilsiniz, Ajan Benford.
And you're not that kind of man, Agent Benford.
Ve siz detektif, bilimkurgu yazarı değilsiniz öyle mi?
And you're a detective, Mr. Monk. You're not a science-fiction writer?
Bay Monk, siz bir katil değilsiniz.
Mr. Monk, you're not a killer.
Bir insan davası için fedakarlık yapmaya razı olduğunda bunu anlarım ve siz o tarz insanlardan değilsiniz, Ajan Benford.
I know when a man is willing to sacrifice anything for his cause, and you're not that kind of man, Agent Benford.
Siz hâlâ evli değilsiniz.
You are not married yet.
Her neyse, siz de tavsiyemi dinlemeyecek kadar gururlu değilsiniz.
Anyway, you are not so proud that you cannot take my advice.
Mümkünse sabah yürüyüşüne çıkmak çok iyi bir fikir olabilir bence ve siz de postaneye çok uzak değilsiniz, hem herkesin özel hayatı vardır.
I, I, I think that it can be a verygood idea to take a morning walk if possible, and you are not so far from the post office, and then, of course, there is the issue of privacy.
Siz yardım etmek zorunda değilsiniz.
you don't have to do this.
Çocuklar üzülmeyin, siz de fena değilsiniz. Koş oğlum! Koş aslanım!
You're not bad either folks, run boy run!
Sanırım siz memur değilsiniz?
You're not an officer here, too, are you?
Siz öfkeli kalabalık değilsiniz.
Oh, you ain't no mob.
Siz burada yetkili değilsiniz ve Shawn Moore'la zıt düşecek
That's what I'd do. You're not in charge here, and I don't have what I need
Siz güzel bir doktor değilsiniz bayan.
You're not a pretty doctor lady.
Siz tanrı veya efendimiz değilsiniz!
You're not our gods or our masters!
Ama şunu anlayın, içerdeki işçilere sorun, siz bir Federal Hükümet binasında değilsiniz.
But understand, ask the workers inside, you're not in a Federal Government building.
- Siz de Amanda Barnes değilsiniz.
And you're not Amanda Barnes.
Siz ilk değilsiniz.
Well, you wouldn't be the first.
Siz Dr. Lee Cho In değilsiniz, değil mi?
You're not Dr. Lee Cho In by any chance, are you?
Siz personel değilsiniz.
You aren't an employee.
Biz de siz de hazır değilsiniz.
We are not, you are not.
Siz bir korkak değilsiniz, bir hayalperestsiniz.
You are not a coward, you're a visionary.
Siz polis değilsiniz.
You are not policemen are.
Bu arada kardeş değilsiniz siz, değil mi?
By the way,... you're not brother and sister, right?
Siz neden Irak'ta değilsiniz?
Why aren't you there?
Siz 21 yaşında bile değilsiniz ki?
Are- - are you even 21 years old?
Ve siz kör değilsiniz.
And you're not blind.
Siz polis değilsiniz.
You are not police.
değilsiniz 26
siz de 205
siz devam edin 102
siz de kimsiniz 130
siz de gelin 26
siz de mi 32
siz delisiniz 52
siz doktor musunuz 18
siz dr 34
siz de öyle 62
siz de 205
siz devam edin 102
siz de kimsiniz 130
siz de gelin 26
siz de mi 32
siz delisiniz 52
siz doktor musunuz 18
siz dr 34
siz de öyle 62