Yabancı mı traduction Anglais
3,891 traduction parallèle
Parası olmayan bir yabancı mı?
A foreigner without money.
Sana karşı bir yabancı olmamdan nefret ediyorum.
I hate that I'm a stranger to you.
Sen birkaç saat kitabını oku, sonra da bir film kiralayalım. Yabancı film olsun ki hala kitap okuyormuş gibi hissedesin.
Why don't you read for a couple of hours, you know, then we'll rent a movie, a foreign film, so you can still feel like you're reading.
Ben yabancı uyrukluyum.
I'm a foreign national.
Şimdi ben, savunmasız yabancı bir bayanım ve sen de Gausdal'dan dalkavuğun birisin.
I am now a defenseless minority-background girl, and you are a tiresome guy from Gausdal.
Eminim özürlü insanların istediği de kesinlikle budur. Onlara tamamıyla yabancı bir varlık gibi davranılması. Yargılanamaz ve anlaşılamaz.
I'm sure that's exactly what disabled people want, to be treated like completely foreign entities, incapable of being judged and understood.
Kurbanların çoğu şehir dışından ve bölgeye yabancı, o yüzden profesyonel yardım tavsiyesi alıp buraya gelenlere bakmalıyız.
Most of the victims are from out of town and new to the area, so we should look at anyone trusted to offer advice to visiting professionals.
Bir şey bulacağım. Ağır sıçışların üstesinden gelmeye yabancı değilim.
I made the tamales my mom likes, we got empanadas for my dad, a pitcher of sangria...
Biz ülkemize gelen yabancıları ülkemizi gezmeleri için yardım ederiz.
Will people come here from foreign countries it helps our country progress.
Belki de Neapolis ve yabancı savaşlardan gelen köle gemileri için olan planlarımızı tekrar düşünmemizin vakti gelmiştir.
Perhaps it is time to revisit plans towards Neapolis. And its slaver ships from foreign wars.
Onun yerine bana, bir yabancıyı önyargılı olmadığına ikna etmek için yardım etmen lazım.
Instead, I need you to help convince a total stranger that he's not prejudiced.
Bir barda yabancı erkekleri baştan çıkaran dövmeli bir kadın mı?
A woman with a tattoo who solicited strange men in a tavern?
Sanırım bir yabancı bulmam lazım, minik bebek Lynette'e bakması için.
I guess I'll have to find some stranger to watch over little baby Lynette.
Caddelerde karşıdan karşıya geçerken iki tarafa da baktım. Yabancılarla konuşmadım.
I looked both ways before crossing the street, and I didn't talk to strangers.
Umarım amcanın karısı gibi yabancı biri değildir.
I hope she's not a foreigner like your uncle's wife.
Belki kanun dünyasına yabancıyım fakat insan kalbi konusunda uzmanımdır.
Perhaps I'm a stranger to the world of law enforcement, but...
Cansız bedenlere yabancı değilim.
I'm no stranger to dead bodies.
Yabancı ülkede Yeongasi olmasından mı korkuyorsun?
You think there will be Yeongasi in foreign places?
- Yabancılara yardım etmeyiz.
- We don't help outsiders.
Evet kabul ediyorum. Yabancıyım.
Yes, I'll admit it- - I am an outsider.
I-3 savaşmak zorunda olsa I. Dünya Savaşı, kadın yabancı - - Veya müze personeli bakımı...
Though I have to fight to-3 World War I, female alien or caring for museum staff...
Biz sadece... Özel şeylerimizi bir yabancıyla mı paylaştın?
I... well, we were just...
Yaptığın işi yapıp gidebilen son yabancıyı hatırlamakta zorlanıyorum.
Well, I'm hard-pressed to remember the last outsider in your line of work could say that.
Anladım, yabancı gibi.
Oh, yeah, a stranger.
Kadın işlerine biraz yabancıyım bu yüzden tartışmasak daha iyi olur.
I'm not that familiar with lady stuff, so I'd really rather not discuss it.
Az önce hiç tanımadığımız bir yabancıya bütün paramızı verdik.
We've just given a complete stranger all of our cash.
Tanıştığımız ilk gün bu bıçak numarasını yaparak yabancılardan para aşırıyordun.
The first day we met, you were hustling money doing that knife trick from aliens.
- İşimizi bize yabancılar mı öğretecek?
Foreigners telling us how to build?
Peki ya ben bile emin değilken 12 yabancıyı bana âşık olduğuna ikna etmeyi planlıyorsun?
And how do you plan to convince twelve strangers you're in love with me when I'm not even sure myself? Wait.
Ben de bir ay kadar falan orada takıldım ama duyduğum tek dedikodu, damacananın yanında duran garip yabancı adam hakkında oldu.
So I hung out there for, like, a month, but the only gossip I ever heard was about some creepy guy hanging out by the water cooler.
Bakın sizin fırsatçılığınıza hayranım fakat 100 milyonluk bir anlaşmada ihale kapanmadan bir gün önce tamamen yabancı biriyle yapılan 2 dakikalık görüşmeye güvenmek gerçekten komik olur.
Look, I admire your opportunism but the idea that a £ 100 million deal can be secured on the basis of a two-minute conversation with a perfect stranger a day before the bidding closes... is frankly laughable.
- Yabancı biriyle evlenmen daha mı iyi?
Is it better to marry a stranger?
Sadece torunlarımı yetiştiren yabancılara yardım etmeye çalışıyorum.
I'm just helping the strangers that are taking care of my grandkids.
"Bu terime yabancı olabilecek..." "... izleyicilerimiz için soralım, bal tuzağı nedir? "
'For the benefit of those viewers'who may be unfamiliar with that term, what is a honeytrap?
Kayıtlarda yok, ama şuna bakın. İsmi yabancı gelmiyordu, ben de Çarşamba gün ki kaydın misafir listesini araştırdım ve ismi listede.
No record, but get this- - his name rang a bell, so I looked up the guest list from Wednesday's taping, and he's on it.
Evkızını en azından ofiste dışarıdan gelen arkadaşlara, yabancı ülkeden gelen arkadaşlara servis yaparak ansak olmaz mı?
Should we not remember Homegirl by at least having some sort of service for friends, and co-workers, and out-of-town guests?
Ben yakışıklı bir yabancıyla tanıştım.
I got lucky with a handsome stranger.
Babam değil ama tamamen yabancı biri hayatımı kurtardı. Hiç o kadar korktuğun oldu mu?
A complete stranger saved my life instead of my father.
Anne, Lydia bir yabancı, tamam mı?
Ma, Lydia's a stranger, okay?
Etrafta bir sürü yabancı olduğunun farkındayım.
Look, I know there's a lot of strangers.
Yabancının biri tek parmağını cebinden uzatarak yanıma yaklaşırsa altıma kaçırırdım galiba.
I think I'd piss my pants if some stranger come walking up with his mitts in his pockets.
Daha önce hiç yabancılarla yaşamamıştım.
I've never lived with strangers.
Yabancı bir yer mi yoksa Hindistan mı?
Foreign locations or Indian?
Bu operasyon merkezine adımını atan yabancılar sizlersiniz.
You're the first outsiders to ever step foot in this operations center.
Yabancılaştığımız kısa dönemde, Keller fiyaskosundan önce hazinenin sana ait kısmını ülke dışına naklettim. Bu sefer sahip çıkmaya değer bulsan bari.
Well, during our brief alienation - - before the whole Keller fiasco I moved your portion of the treasure out of the country, should you ever care to claim it.
O zaman, sanırım hoşlanmadığı kişiler yabancılar değil.
Well, I guess it's not outsiders she doesn't like.
Üzgünüm, Sabine,... ama buraya gay biri taşınıyor, yabancı biri düşmanı gibi gözüksek bile değiliz çünkü biz de daha iyi birisi var. garip değil ama çok değişiklik, sert peynir gibi.
I'm sorry, Sabine, but we have a gay man moving in, so although it may seem xenophobic, it's not, because we have someone even well, not weirder, but more different, so, hard cheese.
Bir yıldırım yabancı bir dünyada devasa bir fırtına.
A bolt of lightning - - a gigantic thunderstorm on an alien world.
Aradığımız büyük fırtınalar yabancı dünyalarda akıllara durgunluk verecek şiddete yol açar.
Narrator : The search for megastorms leads to alien worlds whose violence defies imagination.
Yoksa ilk boş çabalarımız, yabancı bir dünyaya kısa bir bakıştan mı ibaret olacak? Yaşam için kusursuz bir olasılık her şeyi değiştirecek mi?
Or will our first tantalizing glimpses of an alien world, potentially perfect for life, change everything?
Askeri unsurlarımızı yabancı sahaya gönderdik.
We sent military assets into sovereign airspace.