Yalnızdı traduction Anglais
2,094 traduction parallèle
Olay olduğunda yalnızdı, kocası orada değildi.
She was alone when it happened, her husband wasn't there.
Herkes yalnızdır, Marie.
Everyone is lonely, Marie.
Çok korkmuştu, yalnızdı ve ben bir şey yapamadım, anne.
He was just scared and alone and he couldn't do anything mum.
Yaşlı kadın öldüğünde yalnızdı.
She was alone when it happened.
Yalnızdı ve açlıktan ölmek üzereydi.
He was all alone. Starving.
Çok yalnızdın.
So alone.
Ama ben orada yanımda o kadar insan varken burada tek başıma olduğumdan daha yalnızdım.
But I... I was lonelier there with all them people around... than I ever was out here by myself.
Hastane odasında yalnızdık.
We were alone in his hospital room.
Başta bu işi sevmiştim, kabinimde yalnızdım. Küçük duvarlarım tarafından korunuyordum. ama bir gün nedense
I liked it at first, alone in my cubicle, protected by my little walls.
Çocuklarımızla yalnızdım.
Alone with our children.
Tatlım, bizim gibi insanlar her zaman yalnızdır.
- Ah, my dear, people like us are always alone.
Evet, Julie eve gitti, ben balayı süitinde yalnızdım.
Yeah, Julie went back to the apartment, and I was just by myself in the honeymoon suite.
Bütün gün evde yalnızdım.
All day, I've had the whole house to myself.
Yalnızdım.
Only me.
Yalnızdım.
I was alone.
Yalnızdım. Korkmuştum.
I was alone.I was scared.
Vega yalnızdı.
Vega was alone.
Bunca zamandır yalnızdı, çünkü aynı olayları istemiyordu.
And then she's been alone for all that time because she doesn't want to put herself in that position again.
Yalnızdım.
I was just alone.
- Barda yalnızdı.
He was alone at the bar.
"Ailesi olmayan kişi yalnızdır dünyada ve titremektedir soğukta."
"without a family, " man, alone in the world, Trembles with the cold. "
O yalnızdı.
She was alone.
Birçok insan herkesin bildiğinden çok daha fazla yalnızdır.
So many people are so much more alone than anyone knows.
Şükürler olsun ki arabada yalnızdın.
I mean, thank God you were alone in the car.
Ben, sadece yalnızdım.
I was just lonely.
Birleşmiş Cinayetler toplantısındaki Estes Kefauver'den daha yalnızdım!
I was lonelier than Estes Kefauver at a meeting of Murder Incorporated!
0nca yıldır hep yalnızdın ışıklarla
All these years the lighting guys have been fucking you around.
O, derslerine çalışırken, o ve çocuğun eski kız arkadaşı tüm gün boyunca evde yalnızdılar.
She was studying at the finish, so they and the ex were together every day in the house.
İki oğlunuz, ateşli silahlara erişimlerinin olduğu evinizde yalnızdı.
Your two sons were left alone in your house with access to loaded firearms.
Yalnızdım, beni çiğnediler.
I was alone, I have been crushed
- Yalnızdım ve sonra...
- I was alone, and then...
Buraya geldiğimde, yalnızdım.
I was alone when I got here
hep yalnızdı.
He's all alone.
Okuldan yeni gelmiştim ve evde yalnızdım sonra dayım geldi eve.
I had just come home from school and I was all alone....... and then my uncle came home
ve biz yalnızdık.
And we were alone.
Yalnızdı.
He was alone.
Burada çalışırdı, her zaman yalnızdı.
He worked down here, always alone.
¶ yalnızdım. ¶
# At sea. #
Aslında, haberi aldığımda yalnızdım.
Actually, I was, uh, I was by myself when I got the news.
Bir grup adamla Atlantic City'e gitmiştin, ve o yalnızdı. Onunla yattım ve özür dilerim.
You went to Atlantic City with a bunch of guys, and she was lonely, and I slept with her, and I'm sorry.
Evet, bizim evde yalnızdık, takılıyorduk.
Yeah, we were alone at my house, hanging out.
Ve bir gece yalnızdık. Bana göstermesini istedim.
And one night when we were alone, I asked her to show me.
Sen de oradaki çatıda yalnızdın.
Alone.
İkimiz de yalnızdık.
Misunderstood.
Bir bulut gibi yalnız dolaşırdı, Ama yine de bizim en iyi arkadaşımızdı.
He wandered lonesome as a cloud... Yet he was our dearest friend
Yalnızdır.
I don't know much about him.
Emin ol, ölürken hepimiz yalnızızdır.
Make no mistake, we all die alone.
Bana yalnızca annemi kızdırmak için onunla ilgilendiğimi düşündüğünü söyledi. Ki bunu da yaptım.
He said he only thought I was into him to get to my mom, which I did.
Sarhoş ve yalnızdım da ondan.
- Why fuck you tone? - Because I'm drunk and lonely.
Ray'e göre, Morrison, müritlerini yalnız girmeye cesaret edemeyecekleri dünyalara sokan kadim bir şamandan farksızdı.
Love Me Two Times, I'm Goin'Away. To Ray, he's like an ancient shaman, leading his followers into worlds they'd never dare enter alone.
Yalnız gelmem söylendiği halde, arkadaşlarımla gelmek için ısrar etmiştim. Ne de olsa ilk buluşmamızdı.
I was told to show up alone, but I insisted on bringing some of my friends since it was the first time we were meeting.
yalnızdım 64
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42
yalnızız 36
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42
yalnızız 36