English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Y ] / Yok ki

Yok ki traduction Anglais

15,509 traduction parallèle
Saygıları yok ki beni böyle tutuyorlar.
_
- Başa çıktığın yok ki.
You're not handling it.
Benimle ilgisi yok ki.
It's nothing to do with me.
"Başka çaren yok ki" dedi Kedi.
"'Oh, you can't help that,'said the Cat :
Başka Fred yok ki!
There's no other Fred!
Asansörde sincap yok ki.
There are no squirrels in the elevator.
Hiç şüphem yok ki Kaptan Throckmorton tehdidimizi görmezden geliyor.
I have no doubt that Captain Throckmorton is currently unconcerned with our threat.
Ediyor ama bunun bir zararı yok ki.
Yes. But there's no harm in it.
- Benim çocuğum yok ki.
I have no children.
Kaçacak bir yeri yok ki.
Look, there's nowhere for him to go.
- O kadar ilgisi yok ki.
- Not in the least.
Hiç şüphe yok ki idrardı. Ancak kimyasal tahliller ya da turnusol kâğıdı olmadan idrar numunesinin nasıl kullanacağı düşünülebilirdi?
It was urine, undoubtedly, but without chemical tests, or even litmus paper, what conceivable use could a urine sample be?
Yani yaralıları tedavi etmek de bize kalmış ve hiç kuşkum yok ki hep birlikte bunu yapabiliriz.
So, it is up to us to tend to the wounded. And I have no doubt that together we will be able to do it.
- B planı yok ki. Ne bileyim.
There is no goddamn Plan B. I don't know.
Elektrik falan yok ki.
There's no electricity involved.
- Çoğunluk der ki öldüğümüzde neler olacağına ve nasıl yok olmayacağımıza dair ezgiler söylerlermiş.
- Many say the songs about what happens when we die. How don't we just disappear.
O, bilmem ki, yani kıyaslayacak fazla bir şeyim yok ama ben...
He's, you know, I don't know. I mean, I don't have much to compare it to but I,
Ama, gelin olarak, bilmeni istiyorum ki kalmanda sakınca yok.
But, as the bride, I just want you to know that I'm fine and cool if you stay.
Bir sabah uyandım ki parmağım yok.
I woke up one morning and it was gone.
İlginçtir ki saldırıdan sorumlu şahıs suç mahallinden binanın bir köşesinden diğer köşesine zıplayarak kaçtı ve yok oldu.
Incredibly, the attacker fled the crime scene by, for all intents and purposes, scaling the side of the structure, literally disappearing into thin air.
Kimin yok ki?
Who isn't?
Kesinlikle emin olduğu tek şey çok iyi bir çocuk gibi göründüğüm ki bunun davayla hiç alakası yok ama benim çok iyi hissetmemi sağladı.
The only thing she was absolutely sure of is that I seem like a very nice boy, which is not relevant to the case, but did make me feel very good.
- Üzülecek bir şey yok ki.
There's nothing to be sad about.
Ve farkına vardım ki onu geri getirebilmek için yapabileceğim hiçbir şey yok.
And I'm starting to realize... there's nothing I can do to bring him back.
Kız da Parayı ve aletleri seviyorum... ancak görüyorum ki "sende ikisi de yok." demiş.
She says, "I like money and cock, and from where I'm sitting, you don't got neither."
- Yani? Yani çelik 760 ton ağırlığında, ki üstünde de bir şey yok.
So that's rated for 760 tons, and there's nothing on it.
- Ne yazık ki, söyleyecek hiç kimsem yok.
Sadly, I've got no one to tell.
Burada otururken, farkındayım ki dünyada sana, benim şu anda olduğumdan daha yakın olmak diye bir şey yok.
And as I sit here, I'm acutely aware there may be no one closer to you in the world right now than I.
Anlarsın, ki bu, bak, Eğer öyleysen benim için sorun yok, fakat değilsin.
You know, which, look, I don't have a problem with if you are, but you're not.
O kadar iyi ki, soyadına ihtiyacı yok.
She so fine, she don't need a last name.
O da dedi ki "Ne demek şansın yok, bütün hafta boyu settesin."
"What do you mean you don't have a chance? " You've been on set all week. "
Tabii ki gelecek diye bir kaide yok!
Yes, of course... It's not necessary at all.
Adamın maaşı gösteriyor ki ilkini elde tutmaktan daha kötü birşey yok.
Nothing worse than getting your first paycheck and already owing the man money.
- Yani o kadar şişman ki neredeyse sığabileceği hiçbir yer yok.
-'Cause she's so big that there's no way she - could probably fit.
Özür dilerim ama ben asla bu iyiliği görmedim çünkü şimdi gördüğüm versiyonu düşünüyor ki kuralları takip etmesine gerek yok.
I'm sorry I never saw that version because the version that I see now thinks that she doesn't have to follow the rules.
- Ne yazık ki yok.
Unfortunately not, no.
Dünyanın görüp görebileceği en zalim hükümdarı olacak,... dünyamızı karanlığa sürükleyecek, veba, açlık ve savaş getirecek. Kıyamet getirecek... Ta ki İsa onu mahşer gününde yok edene dek.
He will become the greatest tyrant the world has ever seen, plunging it into darkness, plague, famine, war... the end of days... until he is defeated by the returned Christ during the Last Judgment.
Yok, tabii ki.
Of course you can.
Hiçbir fikrim yok, daha önce hiç denenmedi ki?
I have no idea, it's never been attempted before?
# Vietnam'da ki savaş sona erene kadar.. grevler devam edecek gibi.. ve görünüşe göre bu savaşın sonu yok.
These strikes will continue until the Vietnam War ends, and there is no end to this war in sight.
Bir kadın olarak, kız kardeşinin Prens Andrei'in mülkü üzerinde hakkı yok. Babanın çabaları da işe yaramıyor gibi görünüyor zaten öyle yüce gönüllüdür ki herkes ondan faydalanır.
As a woman, your sister has no claim over Prince Andrei's estate and nothing your father tries ever seems to work out, and he has such a generous nature that everybody takes advantage of him.
Altgeçitteki yangın o kadar yoğundu ki bütün izleri yok edeceğini sandılar muhtemelen.
The fire in the underpass was so intense, they probably expected the heat to melt it and wipe away any traces.
- 50 sterline bahse girerim ki yok.
- 50 quid says they don't. - So come with me and find out.
Yok canım, istiyorum tabii ki.
No, no, of course I do.
- Yok. - Hiç oldu mu ki zaten?
Was there ever anything good in the paper?
Tabii ki, Kont hazretlerinin söylemesine gerek yok.
_ _
Tabii ki de mahvedersin. Senden kötüsü yok.
You know what, of course you ruined it- - you are the worst.
Samimi olmana gerek yok ki.
I'm not saying that. Oh, my. Oh, my.
Samimiyetle umut ediyorum ki bunlar bana karşı olan ilgin yok etmemiştir.
I sincerely hope this doesn't diminish your attraction to me.
Görünen o ki aslında seçecek birşey yok.
This would seem to be no choice at all.
Nassau'yu istila etmek gibi bir planımız yoksa, ki olduğunu sanmıyorum, yok.
Not unless we have an interest in invading Nassau, which I don't think we do.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]