Yürüyemiyorum traduction Anglais
230 traduction parallèle
Onlar olmadan yürüyemiyorum, efendim.
I can't do without them, sir.
Tabi, zincirlerim takılı değilken pek iyi yürüyemiyorum da.
Yeah, I can't walk very good without them chains on.
- Yürüyemiyorum.
- I can't walk.
Bacağımdaki ısırıktan yürüyemiyorum!
Im all but lame from the bite on my leg!
Tuhaf değil mi? Çünkü hiç yürüyemiyorum.
That's funny, isn't it, because I can't walk at all.
Çünkü yürüyemiyorum.
That's because I can't walk.
Yürüyemiyorum.
I can't walk
Ben yürüyemiyorum.
I am fine so.
- Hala iyi yürüyemiyorum ama daha fazla nefes harcamam.
- I still can't walk good, but I won't waste any more breath.
Ben yürüyemiyorum.
I cannot walk.
Dedim ya, yürüyemiyorum.
I tell you, I cannot walk.
Lütfen, yürüyemiyorum.
For God's sake, I can't walk.
Yürüyemiyorum.
I can't walk.
Yardım edin, artık yürüyemiyorum bile.
Help me, I can't even walk any more.
Yürüyemiyorum, yıllardır bu anı bekliyorum...
Can't walk, I've been waiting for this moment many years...
Adım atıp yürüyemiyorum...
Any man who can't walk...
Ama ben yaralarım yüzünden yürüyemiyorum.
My wounds hurt, I can't walk
Artık yürüyemiyorum.
I can't walk anymore.
Hayır, yürüyemiyorum.
No, I can't walk.
- Yürüyemiyorum. - Yürüyorsun!
I am not!
Yürüyemiyorum bile.
I can't even walk.
Yürüyemiyorum.
Can't walk.
O kadar hızlı yürüyemiyorum.
Man, I can't keep up.
Ben bir kral gibi yürüyemiyorum bile.
I can't even walk like a King.
Burada yürüyemiyorum.
Can't walk in here.
Yürüyemiyorum, dahası koşamam da.
I can't walk, much less run.
- Yürüyemiyorum.
- I can't walk any more.
Artık yürüyemiyorum.
I can't walk any more.
Yürüyemiyorum artık.
I CAN'T WALK.
Görüyorsun, yürüyemiyorum bile.
See, I don't even have to walk
Yürüyemiyorum.
I can't move.
Başım çatlıyor iki kemiğim kırık, yürüyemiyorum, böbreklerim...
My head is splitting two ribs broken, I can't walk, my kidneys...
Yürüyemiyorum!
I can't walk!
JIMMY ben yürüyemiyorum.
JIMMY I can't walk.
Bu ayakkabılarla yürüyemiyorum.
I just can't walk in these shoes.
- Yürüyemiyorum!
- I can't walk!
Yürüyemiyorum, düzüşemiyorum.
I can't walk, I can't hump.
Yürüyemiyorum ama bazı nazik çiftçiler bana yardımcı oldu.
I can't walk but some nice farmer took me in.
Daha hızlı yürüyemiyorum.
I can't move any faster.
Fakat şimdi, yarım km... yürüyemiyorum bile.
But now, I can't even walk... half a kilometer.
Şehirde bir milyonun üzerinde insan var, ama ben ona rastlamadan caddede yürüyemiyorum.
A city of millions and I keep running into her?
-... içinde kıpırdayamıyorum, yürüyemiyorum.
I can't move, I can't walk.
O yüzden yürüyemiyorum. O yüzden yiyemiyorum.
I cannot walk or eat because it hurts so much.
Artık eskisi kadar iyi yürüyemiyorum.
I don't walk so well anymore.
Yürüyemiyorum bile.
I can hardly walk.
Evet, çok rahat yürüyemiyorum ama oldukça rahatladım diyebiliriz.
Yeah, I can't walk so good, but I feel 20 pounds lighter.
Tamam canım, geliyoruz işte. Yürüyemiyorum diye beni yüzüstü bırakmak mı lazım?
We're coming... I can't walk, but that's no reason.
"Yürüyemiyorum dedim. Oturamıyorum demedim!"
"l said I can't walk. I didn't say I can't sit!"
Yürüyemiyorum!
I'm sick!
O zamandan beri yürüyemiyorum.
I haven't moved since.
- Yürüyemiyorum.
- I cannot walk.
yürüyorum 69
yürüyüşe 21
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyerek 26
yürüyün 829
yürüyeceğim 44
yürüyordum 18
yürüyelim mi 17
yürüyeceğiz 19
yürüyüşe 21
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyerek 26
yürüyün 829
yürüyeceğim 44
yürüyordum 18
yürüyelim mi 17
yürüyeceğiz 19