English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ I ] / Ida

Ida traduction Anglais

1,223,031 traduction parallèle
Sifonu çalışan yukarıda.
The one that flushes is upstairs.
Pek çok kız böyle bir şey olduğunda öne çıkıp konuşmaktan korkuyor çünkü hemen kurban olarak utandırılıyorlar ve çoğunlukla yaşanan saldırıdan da kötü oluyor.
So many girls are afraid to come forward when something like this happens because immediately the victim-shaming, oftentimes, is actually worse than even the initial assault.
Dünyadaki duruşu da işleri bazen zorlaştırıyor ama küçük zaferleri de kutlamak önemli.
And how he is in the world can make it hard sometimes, but I think it's important to celebrate the small victories.
Bu da ne böyle?
What the hell is this?
Dört kişiyiz ve diğer kızlar da çok hızlıydılar.
There were four of us. The other girls are really fast, too.
Gardner, seni kendi kızım gibi severim. Tabii kendi öz kızım senin kadar hızlı koşamasa da.
Gardner, I think of you like a daughter... much to the chagrin of my real daughter, who can't run fast at all.
Baban benden nefret ediyor da.
I'm pretty sure your dad hates me.
Julia da "Küçük zaferleri kutlayın." diyor.
Julia says we got to celebrate the small victories.
Hayır. " da ne demek?
What do you mean, " Cigarettes?
Dur da çıkarayım canım.
Since it's clearly, like, bothering you, why don't we just honey?
Ayakkabılarını temiz tuttuğunu da söyledi.
What are you laughing at, Cheech? He did say you have very clean shoes.
Anlıyorum, Sam'in engeli var ya da her neyse işte ama Casey rekor kırdı.
And I get it. Sam's got a disability or whatever. But Casey broke a record.
Artık Valley Süpermarkete gidemiyorum ve bu da senin hatan.
I can't go to the Valley Marketplace, and that's your fault, too.
Bunu bazen sinemada da yapıyoruz.
Sometimes in cinema we do that, too.
Hannah'nın fotoğrafı, masumdu ama tek başına bakılırsa utandırıcıydı, belirli bir ünü olan bir adam yayınladı, bir şeyler söyledi ya da hikayeyi birine zarar verebilecek şekilde değiştirdi.
[shrieks, then giggles ] [ Langford] With the photo that's taken of Hannah, it was innocent, but an unflattering photo out of context, posted by a guy with a particular rep, or saying something, or spinning the story some kind of way can destroy someone.
İnsanlar kendi hikayelerini ya da doğru sandıkları şeyi yaratıyor. Ve bu seni etkiliyor, canını acıtıyor.
And people come up and conjure up their own story, or what they think is right, and it affects you, it hurts you.
Hannah'nın başına geldiği gibi sürtük yakıştırması konusunda öyle bir yerdeyiz ki, bir yandan kızlar çekici olma, popüler olma, güzel görünme, Instagram'da mükemmel olma konusunda çok baskı hissediyor.
[Dr. Hsu] The topic of slut shaming, like what happened with Hannah, we're in a place where, on the one hand, girls feel incredible pressure to be rated on being attractive, um, to be popular, to be good-looking, to look perfect on Instagram.
Umarım böyle tartışmalar olur, sadece lise ve üniversite arkadaşları arasında değil, dizi yayınlandığında, ebeveynler arasında da.
I hope there's discussions like that, not just between friends in high schools and colleges when this show airs, but between parents.
Ya da...
Or, um...
Clay'in hikayesinin büyük bir kısmı, hislerini ya da aklındakileri ifade edebilen bir çocuk olmaması.
[Yorkey] A big part of Clay's story is that he is not a kid who can communicate how he's feeling, or what's on his mind.
Daha küçükken yaşadıklarımı hatırlıyorum, ve çok yoruluyordum çünkü ne olduğunu bilmiyordum ya da ne hissettiğimi.
I certainly remember experiencing things when I was younger, and being so overwhelmed because I had no idea what it was, or what I was feeling.
Onları sevmediğin ya da saygı duymadığın için değil.
It's not because you don't love them or don't respect them.
Hannah başına gelen şeyi söyleme fırsatını kaçırdı. Bay Porter da bu kişinin kriz içinde olduğu, kendisinin verebileceğinden fazla yardıma ihtiyacı olduğu konusundaki fırsatı ve pek çok işareti kaçırdı.
Hannah missed the opportunity to say what had happened to her, and Mr. Porter missed the opportunity and missed a lot of signs to see that this was someone in immediate crisis who needed more help than he gave her at that moment.
Sadece okumak bile çok yıkıcıydı, sonra bunu hayata geçirmek gerçekten çok zor oldu, yani bu kızların çoğunun neler yaşadığını hayal bile edemiyorum ya da cinsel tacize uğrayan birinin.
Just reading it on paper was devastating, and then having to bring it to life was... really fucking hard to do, so I can't even imagine what a lot of these girls are going through, or anyone who is a survivor of sexual assault.
Bryce gibilere biz avcı diyoruz. Bryce da bir avcı.
Someone like Bryce, we call them a predator, which he is.
Sahne sırasında Hannah'nın yüzünü görüyoruz ve senaryoda da "Rahatsız edici bir süre yüzünü görürüz" yazıyor.
You know, in the scene we stay on Hannah's face, and it's actually in the script where it says we stay on her face longer than is comfortable.
Ve bunun ne kadar derinden zarar verdiğini, hem Hannah'da hem de Jessica'da görüyoruz.
And how damaging, how deeply damaging that is, both, we see with Hannah obviously, and we also see with Jessica.
Genç yetişkinlerin ön lobu yeterince gelişmemiş ya da karar mekanizması tam oluşmamış, yani olan şey sonsuza kadar sürecekmiş gibi hissediyorlar.
Young adults haven't fully formed their frontal lobe, or executive function as we call it, so everything that happens feels like this is forever.
Sezgilere aykırı görünse de, çevresinde bir intihar olayı yaşanan kişi, genellikle kendini suçlayıp sorumluluk hissediyor ve Alex'in yaşadağı şeyin büyük bir kısmı da bu.
And it seems counterintuitive, and yet the person who has survived somebody else's suicide often feels guilty and can blame themselves, and that seems to be a large part of what happens with Alex.
Davranışlardaki ciddi değişiklik, notlarda düşüş, arkadaşlarıyla, aileyle ya da otorite figürleriyle kavgaya girme, madde kullanımı bakılabilecek farklı belirtiler.
A drastic change in behavior, a drop in their grades, getting in fights with their peers, or parents, or authority figures, substance abuse, these are all different signs to look out for.
Anksiyete de depresyon da. Konuşma terapisi, tedavi merkezleri, yardım alabileceğin milyonlarca yol var.
Anxiety is, depression is, talk therapy, treatment centers, there's a million ways you can find help.
Bunu izleyen ve hayatının değersiz olduğunu düşünen varsa, umarım bu dizide Hannah'nın yaşadıklarını, onu seven herkesi görürsünüz ve bu insanların sizin hayatınızda da olduğunu anlarsınız.
If someone watching this is feeling like their life doesn't have worth, I hope that you see around Hannah in this show all the people who care about her, and know that there are those people in your life as well.
Hannah gibi hissediyorsanız bile yardım isteyin, ailenizle konuşamıyorsanız ya da utandığınız için okulda kimseye söyleyemiyorsanız yardım hattını arayın.
[Langford] Reach out, even if you feel like Hannah and can't talk to your parents, or don't want to tell anyone at school because you're embarrassed, call a hotline.
Bunu yayarak da başkalarına yardımcı olabilirsiniz.
You can help others by spreading it as well.
Nasıl yapıldığını da bilemiyoruz.
We can't really tell how they're made.
Burayı da terk edecekler.
They oughta leave ours.
Titanlar onları da mahvetti.
Titans took it from'em.
Yok artık! O kadar da uzun boylu değil!
You gotta be kidding!
onlar da sana yardım etmezler.
If you're not there for them, don't expect them to be there for you.
Belli { \ fnComic Sans MS } ki o da bir şeylerin eksik olduğunu fark etmiş...
Surely he realized something was amiss and fled...
Bu da { \ fnComic Sans MS } ne?
What's that?
Meğer senmişsin.
Who'da thunk it was you?
Bu da neydi?
Just now...
Bırak da ikimiz cepheden çekilelim.
Let the two of us withdraw from the front.
Onu da düşündük ama hem atlar hem de biz fena yorulduk.
We'll need to, but the horses and the rest of us are exhausted.
O da ne?
What's that?
Ay da yüzünü gösterdi.
Luckily the moon is out.
O da kim?
Who's that?
İyi diyorsun da...
But what if...?
Bana sorarsanız hepsi kaçıp kurtuldu. Bu da bir şeydir sonuçta.
I think they all escaped, so there's that to be thankful for.
o zaman baban da Titan olmalı.
If this theory of yours is correct, that means your father had to be a Titan, too.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]