English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ B ] / Biliyorsunuz ki

Biliyorsunuz ki traduction Espagnol

893 traduction parallèle
Büyükanne, sende annem de biliyorsunuz ki babam şaka yapıyor.
Abuela, ¿ no ven que papá sólo está bromeando?
Elbette siz de biliyorsunuz ki 90 günlüğüne pranga kampına dönmek zorundasınız.
Sabe, por supuesto que tendrá que pasar 90 días en un campo de reclusión.
Biliyorsunuz ki üç gün boyunca burada kalacağız.
Nos vamos a pasar aquí tres días.
Konu Blackie, biliyorsunuz ki Blackie ile birlikteydim.
En cuanto a Blackie, sabe que estuve enamorada de él.
Biliyorsunuz ki Blackie'yi de East River'ın dışına çıkartmıştınız.
Recuerdo que también sacó a Blackie del río.
Galiba siz de biliyorsunuz ki oğlumun ki kendisi çok genç ve toydur, ona... kızınıza aldandığını söyleyebilir miyim?
Supongo que ya sabe que mi hijo, que es muy joven e ingenuo... ha sido... ¿ Cómo decirlo? Engatusado por ella.
Ve biliyorsunuz ki bugün Nürmberg'de milyonlarcası... olarak bulunmuyorsunuz, Almanya'nın tümü sizi burada... bugün ilk defa görüyor.
Y sabéis que hoy no sólo tienen la vista puesta en vosotros los miles que hay en Nuremberg sino toda Alemania que también fija la vista en vosotros aquí hoy, por primera vez.
Biliyorsunuz ki, tüm o cinayetlerden aslında siz sorumlusunuz.
¿ Sabe que, en realidad, es usted el responsable de todos esos asesinatos?
- Burası Paris değil, biliyorsunuz ki.
- Esto no es París, ¿ saben?
Biliyorsunuz ki, bu konuşmadan duyduğum memnuniyete rağmen beni herhangi bir yerde bekleyen önemli bir davayı ihmal etmiş oluyorum.
¿ Sabe? , me temo que en el placer de esta conversación estoy desatendiendo asuntos de importancia que me esperan en otros lados.
Albay sürekli hayali şeyler hakkında bağırıp çağırırdı. Siz de biliyorsunuz ki anlattıkları komik şeylerdi.
El coronel siempre estaba gritando, imaginando cosas... que como usted sabe eran bastante ridículas.
Hepiniz biliyorsunuz ki, bayan Totten'in babası, merhum Daniel S. Totten bu projeye sadece çeyrek milyon dolar ayırmıştı.
Saben que el padre de la Srta. Totten, el difunto Daniel S. Totten... dejó sólo un cuarto de millón para este proyecto.
Çünkü biliyorsunuz ki olaylar esnasinda... insanlar kendileri için neyin en iyi oldugunu unutup... duygularinin esiri olur bazen.
Porque cuando la situación está al rojo vivo, hay quien olvida dónde están sus mejores intereses... y se deja llevar por las emociones.
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, dört yıldır Doğu'ya et gitmediğinden... fiyatlar aldı başını yürüdü.
Todos sabemos que hace cuatro años que en el este no reciben carne, el precio ha subido.
Siz de biliyorsunuz ki... o canavar Frankenstein'ın kalesinde kükürt çukurunda öldü... ve dostu Ygor...
Saben tan bien como yo... que el monstruo murió en la mina de azufre debajo de la torre de Frankenstein... y que a ese Ygor, su pariente,
Biliyorsunuz ki kibirli biri oluşunuzun benim için hiç önemi yok.
¿ Sabes? No me importa que seas una persona altiva en lo absoluto.
Biliyorsunuz ki yeni yasa hepimizi idam cezasıyla tehdit ediyor.
La nueva ley nos amenaza a todos con la pena de muerte.
Şöyle yada böyle biliyorsunuz ki ben bu ülkeye yeterim.
De pronto, me he cansado de este país.
Biliyorsunuz ki orduda.
- Perdimos contacto desde la guerra.
Siz de biliyorsunuz ki, savaş sonrası Almanya'da çok kötü günler yaşadık.
Sabrá que después de la guerra Alemania conoció años terribles.
Ama Bayan Fanny, biliyorsunuz ki ben çok iyi gümüş temizlerim.
Pero Srta. Fanny, sabe que siempre he limpiado bien la plata.
- Biliyorsunuz ki kendiniz de bu listedesiniz
- Usted también está en la lista.
Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki, tavukları kastediyordum.
Sabéis que me refería a los pollos.
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki sizinle, yani görünüşünüzle, ilgili söyleyeceğim hiçbir şey iltifattan başka bir şey olamaz.
Sabe perfectamente que nada de lo que yo pudiera decir de Ud... Sobre su aspecto... Cualquier cosa que diga será un halago.
- Siz de biliyorsunuz ki onunla buluşmayacaksınız.
- No va a salir con ella.
Ama biri gammazlarsa, biliyorsunuz ki atmak için bir bahane bulunur.
Pero si alguien se entromete, habrá una excusa para correrlos.
Biliyorsunuz ki, onun için çok para ödeyecek insanlar var. - Polis mi?
No me creerá, pero muchos darían mucho dinero por Johnny.
Biliyoruz Bay McDougal, ama siz de biliyorsunuz ki- -
Lo sabemos, Sr. McDougal, pero verá, nosotros -
Bir muhabir olarak, çok iyi biliyorsunuz ki, bu polis karakollarında hep olan bir şey.
Ud. Sabe muy bien... que eso ocurre a menudo en las estaciones de policía.
Çünkü siz de benim kadar iyi biliyorsunuz ki, hiçbir aracı, hiçbir durumda... - Bize yüzde 50'den daha fazla vermeyecektir.
Ud. Sabe tan bien como yo que nadie pagaría más del 50 %.
Siz de biliyorsunuz ki Albay ölmüş sayılır.
Ya está muerto y usted lo sabe.
Biliyorsunuz ki o konu, oyunculuk kabiliyetinize güvenmediğimden değildi- -
Sabe usted.... No tengo ninguna duda en cuanto a su capacidad....
Ezebiliyorsanız ezin Tobruk'u. Ama siz de biliyorsunuz ki Tobruk ikmal hattınız üstünde büyük bir tehlike, Ve Tobruk'u almadan Mısır'ı alamayacağınızı biliyorsunuz.
Si puede aplastar Tobruk, aplástela, pero no niegue que es una amenaza constante a su ruta de suministro, que es una espina clavada y que no puede ocupar Egipto sin aplastarla primero.
Kesin biliyorsunuz ki herkeste birazcık üçkağıt damarı vardır?
Seguro que ya sabia que nadie es perfecto.
Şimdi altınızda biliyorsunuz ki evlilik çok ciddi bir iştir.
Los seis sabéis que casaros es algo muy serio.
Biliyorsunuz ki eski bir şehir, Bay Raymond.
¿ Conoce bien Londres, Sr. Raymond?
Biliyorsunuz ki EMHAAH'ı çalışma halindeyken durduramayız.
Ya sabe que no puede interrumpir a CAME en medio de una secuencia.
Biliyorsunuz ki General Haynesworth ürün grubu raporlarını her zaman okur.
El general Haynesworth siempre lee los informes de los productos.
Ama biliyorsunuz ki onlar...
Pero sabe que están...
Biliyorsunuz ki, sizi tanık sandalyesine oturttuğumda yemin edeceksiniz ve yemin altında ifade vereceksiniz.
¿ Usted sabe que cuando suba al estrado la harán jurar y declarará bajo palabra?
Tommy Rogers'ı biliyorsunuz. Phelps mağazasının yarısı ona miras kaldı. - Tabii ki biliyorum.
Oiría que Tommy Rogers heredó medio almacén Phelps.
Biliyorsunuz, Kont onun annesinden oldukça yaşlıydı ki annesinin asla bir daha adı anılmamalı.
Verás, el conde era bastante mayor que su madre y nunca se volvió a hablar de él.
- Çıkacağını nereden biliyorsunuz ki?
¿ Le gustaría con bigote, Srta. Hunter?
Tabii ki, biliyorsunuz, iki tarafı olmalı.
Como sabes, todo tiene su cara y su cruz.
Ne olduğunu biliyorsunuz. İnanıyorum ki aynı şeyi düşünüyoruz.
Creo que estamos pensando en lo mismo.
- Biliyorsunuz! - Tabii ki!
- ¡ Lo conoces!
Biliyorsunuz, karım sandı ki...
¿ Sabe? mi mujer pensó...
Yerine Pentagon'dan yeni atanmış taze bir generalin aldığını tahmin ediyorum ki biliyorsunuz.
Como sabreis, le han sustituido por un nuevo general recien salido del Pentagono.
Demek ki kravatlarını takım elbiselerinden daha iyi biliyorsunuz.
Conoce sus corbatas mejor que sus trajes.
Demek ki çok kısa süre içinde, Zahgon'dan tam güç bir saldırı beklediğimize de biliyorsunuz.
Entonces saben que esperamos que Zagon lance su ataque en breve.
Eminim ki, Yanlış tutuklama yaparsanız neler olabileceğini biliyorsunuz
Seguro sabe lo que puede pasar si hace un arresto ilegal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]