Bir an için traduction Espagnol
5,135 traduction parallèle
Bir an için ciddisin sandım.
Por un minuto pensé que hablabas en serio.
Tek bir an için, şimdi, şu an, birbirinizi bulmak için.
Para llegar a este preciso momento donde se encuentran.
Ben bir an için endişelenmek.
Estaba preocupado durante minuto.
Yalnızca bir an için arzuladığını elde etmek için buralar tehilikeli ormanlar!
♪ Y obtener tu deseo Solo por un momento ♪ ♪ Este es un bosque peligroso ♪
Bir an için kendimi kaybettim, hepsi bu.
Perdí la cabeza un segundo.
Bir an için yıldızları gördüm ve burada uyandım.
Vi estrellas y desperté aquí.
Bir an için beklemek söyledi.
Me dijo que esperara un momento.
Yalnızca birkaç saatliğine. Hatta yalnızca bir an için! Tek istediğim bu.
Sólo por unas horas, momento, eso es todo.
Bir an için bilemen gereken bir baltan olduğundan bahsediceksin sandım.
Oh, pensé que ibas a decirme que tenías... un hacha para machacar.
Bu ahmakları bir an için geçiştirmeyi denedim.
Intenté eludir a estos cretinos.
Bir an için bile bitirebileceğini düşünemiyordum.
No creo que terminen por un rato.
Bir an için, seni tanıyamadım.
Por un momento, Yo no te reconozco.
- Bir an için unut bunu.
- Olvida eso por un segundo.
Bundan 10 veya 20 milyon yıl sonra kozmik bir an için de olsa Orion nihayet Yedi Kız Kardeşleri yakalayacakmış gibi görünecek.
Dentro de diez o 20 millones de años, parecerá por un momento cósmico como si Orión finalmente alcanza a las siete hermanas.
Hiç... Bir an için bile olsa, öyle gibi görünen her şeyin ne kötü bir talihsizlik olduğunu değerlenmek için durmadılar.
Porque nunca pensaron, nunca se detuvieron un momento a considerar qué injusto parece ser el trato.
Sanırım, şu an bunu kabul etmek için uygunsuz bir zaman.
Me pareció poco apropiado aceptarlo ahora.
Şu anda ikimiz için de şey için çok iyi bir an olduğunu sanmıyorum.
No creo que este momento sea el mejor para los dos... Ya sabes.
Bir "an" için yine de unutma.
♪ Pero no lo olvides ni por un momento ♪
Kaybedecek tek bir anımız yok, bu laf morg için çok nadiren söylenir.
No hay tiempo que perder, el que uno puede decir lo que rara vez de un depósito de cadáveres.
Bir an önce mirasa konmak için sabırsızlanıyorsun, değil mi?
Solo no puedes esperar para poner tus manos en su herencia, ¿ verdad?
Bu okul için kritik bir an.
Este es un momento crítico para la Universidad.
Şu an ona yardım etmek için yapabileceğin bir şey yok.
No hay nada que puedas hacer para ayudarla ahora.
Dinle dostum, şu an senin için bir şeyler yapabilirim.
Escucha, escucha, hombre, ¡ escucha! Puedo hacer algo por usted ahora. ¡ Oh, sí!
Kritik bir an, hem maç için, hem de Spartalılar'ın sezonu için.
Es una jugada crítica no solo para el juego sino para la temporada de los Espartanos.
Sevenlerinin anılarıyla yaşayanlar için neşeli ve büyülü bir yerdi burası.
Un lugar festivo y mágico para aquellos que seguían viviendo en la memoria de sus seres queridos.
Veya... belki de hazır hepimiz buradayken... şu an seninle evlenmemiz için mükemmel bir zaman olabilir, Kermie!
O quizás ya que estamos todos aquí este sería el momento perfecto para casarnos, Kermit.
Bir an kaybetmen bile yeter... ve senin için bir daha endişe etmek istemiyorum, David.
Solo se necesita un segundo. No quiero volver a preocuparme por ti, David.
Gibson şu an Ballard Lisesinde Beth Ann için yapılan bir anma etkinliğinde.
Él está en una vigilia por Beth Ann en la escuela Ballard.
Eğer hız kurallarına uyuyorsa kaldı ki bir suçlu olduğu için uymuyordur.. şu an 100 lerce mil uzakta olmalı tamam mı?
Alguien conduciendo, aún así, si lo hace a velocidad normal, pero de seguro no, porque es un maldito secuestrador, están a cientos de millas ¿ de acuerdo?
- Bu benim için büyük bir an.
- Es un gran momento para mí.
Şu an arkadaşlarımın beni dehşet bir kızla tanıştıracağı partiye geç kaldığım için şanslısın!
Eres afortunada porque llego tarde a una fiesta. Donde mis amigos me presentarán a una excitante mujer!
Bu benim için sadece bir soygun değil bu, babamın anısına yapılan bir hizmet olacak.
¡ Esto no es sólo un robo para mí es como un servicio memorial para mi padre!
Ancak Danimarka'nın bütün kızları şu an bana güvendiği için... ~... cesur ve gerçek bir erkek gibi savaşmak istiyorum. ~
# Pero todas las danesas cuentan ahora conmigo... # Por eso quiero luchar, ser un soldado valiente y verdadero...
David Ortiz bir an önce sayı yapmaya başlamazsa takas için Zach'e önereceğim.
Si "big papi" no empieza a producir, se lo ofreceré a Zach.
İhtisas yapan her doktor kendi adıyla anılan bir komplikasyon olmaması için uğraşır.
Mira, cada médico pasa su periodo de residencia intentando no tener una complicación con su nombre.
Bu gerçek mi? Bu şu an yaşanıyor mu yoksa siteye girişi arttırmak için bir oyun mu?
¿ Esto está realmente pasando ahora, o es un truco?
Ve çünkü, şu an size özgürlüğünüzü vadedecek ender bir konumda olduğum için karşılığında sizin de bana aynısını verebilme imkanınız var.
Y porque es posible, que mientras solo yo puedo ofrecerle libertad, quizás usted sea capaz de hacer lo mismo por mí.
Bir an önce Brejnev'e nerede olduğumuzu net olarak bildirmezsek 8 Aralık 1980'de on sekiz Sovyet, iki Alman ve bir Çek bölüğü ihtilâl için harekâta geçecek...
Si no se presenta inmediatamente ; Brezhnev comenzara, a continuación, el 08 de diciembre 1980... 18 divisiones soviéticas, incluyendo dos alemanas y una checa. Tendrá una capacidad operativa para invadir.
Yani, Oyunda Anı Yazısı adında, benim de aldığım bir ders için seninle röportaj yapıyorum ve senin
Así que, te estoy entrevistando para esta clase que estoy en este momento llamada Memoria de Actuación,
Şu an için bir tehlike yok.
Creo que ya no corre peligro.
Bir gürültü duyduğunuz an yaşamak için on saniyeniz var demektir.
En cuanto oigas un estruendo, te quedarán unos diez segundos de vida.
Çünkü şu an savaşın içindeyiz ve hiçbirimizin tanımadığı bir kadının yazdığı mektuba dayanan boktan bir mesele için onun kontrolünün zayıflamasına izin vermeyeceğim!
Porque estamos en la jodida batalla ahora mismo y yo no voy a debilitar su control sobre una situación de mierda por una carta escrita por una mujer de la que ninguno de nosotros sabe algo.
Şu an Bay Underhill'in sahip olduğu dünyadaki en acımasız 2 düzine koruma arkasında olduğu için güvenli bir şekilde uyuyor.
Duerme a salvo en la plantación del Sr. Underhill detrás de dos docenas de los capataces más brutales del nuevo mundo.
Bir yığın adam şu an hisarı almak için yola çıktı.
Tenemos hombres que nos respaldan haciendo fila para ir y retomarla.
- Önceki efendin Dük Fransa ve Savoy'u ebediyen bağlayacak bir antlaşma için şu an Paris'te.
Tu antiguo maestro, el duque, está en París... para firmar un tratado que unirá a Francia y Saboya... para siempre.
Evet, şu an sadece ne yapmak istediğine karar vermek için kendine biraz zaman tanıyor bende bir çok insanın aksine, O'na bu kararında... saygı duyuyorum.
Sí, sólo se está tomando un tiempo para ver qué en realidad es lo que quiere hacer, lo cual respeto mucho más que algunas personas que sólo eligen un camino luego de la escuela porque necesitan estabilidad.
68 yaşındaki Richard Joe Marvista karısına ait bir ilaç reçetesiyle otomobiline doğru ilerliyordu. Polise göre, aracını gasp etmek için elinde 9 mm'lik bir silahla bekleyen bir kişiyle tam olarak şu an durduğum noktada yüz yüze geldi.
Richard Cho, de 68 años y nacido en Mar Vista, caminaba hacia su auto después de dispensar la receta para su esposa enferma, cuando fue confrontado justo aquí, por un hombre con un arma de 9 mm.
- Önce içeride kim var bir görelim. Sonra tutuklanma anını çekmek için daha ilginç bir yere gitmelerini bekleyeceğiz.
Primero tenemos que saber si está realmente adentro y luego tenemos que encontrar un lugar más interesante, para filmar el arresto.
İtiraf etmeliyim ki şu an için sadece bir hipotez.
Por el momento, confieso que no es más que una hipótesis...
Hayır, Sayın Yargıç. Benim şu an için söylemem gereken bir şey yok.
No, Su Señoría, no hay nada que deba... nada que deba decir en este momento.
Bu iş bittiğinde hayatının bu noktasında beni bulduğun için kendini şanslı sayabilirsin çünkü şu an, şu saniye elinde çok zengin olmak için bir fırsat bulunmakta.
La forma en que esto pasa, es que te sientes afortunado... por hallarme en este momento en tu vida... porque tienes la oportunidad en... este momento, en este mismo segundo... de ser tan rico, que es enfermo. Es enfermo.
bir anda 56
bir an 49
bir an önce 40
bir anlamda 46
bir anlamı yok 53
bir anlaşma yapalım 69
bir anlaşma yaptık 80
bir anlaşmamız var 19
bir anlaşmamız vardı 48
bir anlaşma yapmıştık 33
bir an 49
bir an önce 40
bir anlamda 46
bir anlamı yok 53
bir anlaşma yapalım 69
bir anlaşma yaptık 80
bir anlaşmamız var 19
bir anlaşmamız vardı 48
bir anlaşma yapmıştık 33
bir anlığına 20
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
bir ay sonra 33
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
bir ay sonra 33
bir adam var 42
bir avukat 38
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir at 67
bir adam 202
bir aptal 17
bir arkadaşım var 42
bir ay önce 34
bir avukat 38
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir at 67
bir adam 202
bir aptal 17
bir arkadaşım var 42
bir ay önce 34
bir araba 43
bir ay içinde 20
bir ailem var 30
bir adam vardı 32
bir adamın 26
bir akşam 28
bir arkadaşım vardı 16
bir arkadaşım 117
bir adın var mı 27
bir arkadaş 104
bir ay içinde 20
bir ailem var 30
bir adam vardı 32
bir adamın 26
bir akşam 28
bir arkadaşım vardı 16
bir arkadaşım 117
bir adın var mı 27
bir arkadaş 104