Bir bira traduction Espagnol
5,174 traduction parallèle
- Başını belaya sokacaksın! - Ron, kimse bir bira eksiği anlamaz.
Ron, nadie va a echar en falta una cerveza.
Bana bir bira daha kapar mısın, şef?
Tráeme otra cerveza, ¿ de acuerdo, jefe?
Evime gidip bir bira içelim.
Vamos a mi casa, tomas una cerveza.
Tamam, belki son teslimatımdan önce bir bira içmiş olabilirim ama öğle yemeği molamda içtim.
Vale, tal vez tomé una cerveza antes de mi última entrega. Pero fue en mi descanso para almorzar.
bir bira kapacam.
Voy por una cerveza.
- Bir bira iyi our.
- Me encantaría una cerveza.
Bir ara bir bira içelim.
Tomemos un trago algún día.
Sadece bir bira.
Es solo una cerveza.
Bir bira alabilir miyim?
¿ Puedo tomar una cerveza?
Bir bira içsem?
¿ Que pasa si solo quiero una cerveza?
Ben bir beyaz şarap alacağım, kocam için de bir bira.
Vino blanco y una cerveza para mi marido.
Bence bir erkeğin hayatta ihtiyacı olan tek şey iyi bir tıraş soğuk bir bira ve belki de sadık bir köpek.
Todo lo que necesita un hombre en vida es un buen afeitado, una cerveza fría y ya sabes, tal vez un perro fiel.
Hadi baba, sana bir bira açalım!
¡ Vamos, papá, bebe una cerveza con nosotros!
Horace, elindeki şu dalgayı bırakıp bana bir bira versene.
Horace, sácate esa salchicha de tu mano y pásame una cerveza.
Uzat bir bira.
Pásame una cerveza.
Bir ara ikimiz oturup bir bira filan...
Deberíamos tomar una cerveza juntos, solo nosotros...
Ayrılığınızı kutlamak için sana bir bira getireyim ben.
Voy a conseguirte una cerveza para celebrar la ruptura.
Bana bir bira borçlusun.
Me debes una cerveza.
Koca bir bira göbeğin olur ve sarhoş olursun.
Consigues una barriga cervecera y te conviertes en un borracho.
Bir bira şişesi kafanda kırılmış.
Aplastaste una botella de cerveza con tu cabeza.
"Şimdilik bir bira lütfen."
Por ahora, una cerveza por favor.
Sadee takılacağız, Mad Libs oynayacağız ayık bir şekilde bira pongu oynayacağız ; bunu hiç yapmadım.
Sólo vamos a salir por ahí, jugar al teléfono estropeado ver cómo es jugar al birra pong sobrio... nunca he hecho eso.
Bir ufaklığın bütün gün bunları alkolsüz bira gibi büyük yudumlarla içmesiyle bu tatlışlar nasıl görünür düşünebiliyor musun?
Puedes imaginarlo. lo que estos caramelitos se vería como si tuviera un poco una succión sobre ellos todo el día como si fueran a beber cerveza de raíz a grandes tragos?
Bira ya da baska bir sey olabilir. Yine de kontrol edilsin!
La cerveza puede ser silnichko o algo así.
- Bir bira alır mısın?
- ¿ Una cerveza?
Sabah kalkar koca bir fıçı bira içerdim.
Me levantaba por las mañanas y me tomaba un barril de cerveza.
Bir iki bira ve bir dilim pizza alıp maç izlemeye ne dersin?
¿ Qué tal unas cervezas, una pizza y quizá ver un partido?
Bana bir yudum bira verdi ve ona kaş çizmeme izin verdi.
Solía darme sorbos de cerveza y me dejaba dibujar sus cejas con un Sharpie.
Eğer gelmezse, bir ara benimle bira falan içmeye gelir mi sizce?
Si no es, ¿ crees que le importará tomarse un cerveza conmigo o algo?
- Bira içelim mi bir ara?
- ¿ Te apetece tomarte una cerveza más tarde?
Bardaydım, bir kaç bira içince kendimi onu ararken buldum.
Estaba en un bar, tomando unas cervezas, terminé marcando su número.
Büyük bir bardak siyah bira.
- Una pinta de la bebida negra.
Görünüşe göre bir sürü lânet bira içip üzüntülerimde boğulacağım.
Ahogar mis penas parece que necesita un montón de cerveza.
Övünebileceği bira göbeği olan güzel bir kadın.
Una mujer preciosa con una barriga cervecera de la que estar orgullosa.
Şu Stormtrooper'lar bir bardak bira getirse yeni doğmuş gibi olacağım ama!
Estaría como nuevo si estos soldados imperiales me dieran un poquito de bebida de malta.
Öyle yakınlarda bir yerlerde fıçı bira yoksa iyilerinden bir avuç ilaç da beni anında herkül yapmaya yerter.
Así que si no tiene un barril de cerveza un bote de sus mejores analgésicos me pondrá en forma enseguida.
"Bir gece bira ve limonata içmekten..."
"Una noche, te hartas de la cerveza y de la limonada..."
Bir akşamlığına benim seviyeme in ve benimle bira iç Liv.
Tú eres especial... y sofisticada, así que... por una noche, baja a mi nivel.
Sadece bir bira kapmaya çalışıyordum.
- Soy un tipo tomando una cerveza.
Bir düzine bira.
Una docena de cervezas.
Niye yerde bir sürü bira şişesi var?
¿ Por qué hay botellas de cerveza por todo el suelo?
Benim üç... bana üç bir sürahi bira ve üç peçete.
Necesito... necesito tres... Quiero decir, una jarra de cerveza y tres servilletas.
Sana bir bira borcum oldu.
Jesús, supongo que te debo una cerveza.
İki bira ve buradaki ayık şoför * arkadaşım için bir tane su alabilir miyim?
¿ Me pones dos cervezas y un agua con hielo para aquí mi amigo, el conductor asignado?
Bir tane kağıt, bir tane kalem, dört tane de bira lazım, Ayrıca bilgisayar fanı ve vahiy gibi ilham inmesi lazım.
Necesito un trozo de papel, necesito un boli, necesito cuatro cervezas más, necesito un ventilador de ordenador, necesito un relámpago de inspiración.
Sanırım günlük üç bira içen tipte bir adama göre bu durum olağandışı.
Bueno, me imagino que eso es inusual para una clase de tres cerveza-a-noche del chico.
Yarım saatte 2 bira içmek tarihte bir ilk mi?
¿ Es la primera vez en la historia que alguien se bebió dos cervezas en media hora?
- Bir iki bira içtim.
Me tomé un par de cervezas.
Bir ya da birkaç bira içmeye kalmak ister misin?
¿ Quieres quedarte a tomar una cerveza, tal vez un par?
Bir bira daha!
Girar.
"Bir şey" değil, bira bardağı altlığı.
- No, esto no es una cosa. Se trata de una circular "sub-bock" con un espesor de 1,5 mm.
bir bira ister misin 16
bir bira daha 17
bir biraya ne dersin 20
bira 266
bırak 1242
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
bir bira daha 17
bir biraya ne dersin 20
bira 266
bırak 1242
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
biraz yorgunum 69
bırakmam 34
bıraktım 124
birazdan geliyorum 76
bırakmayacağım 38
biraz ister misin 172
biraz uyu 104
bırakma beni 65
bırakın 390
biraz yorgunum 69
bırakmam 34
bıraktım 124
birazdan geliyorum 76
bırakmayacağım 38
biraz ister misin 172
biraz uyu 104