English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ B ] / Bırakın

Bırakın traduction Espagnol

49,824 traduction parallèle
"Aracınızın yanına yapışmayın, Güneşte bırakın, sonra nehirden geçin."
No dice, "Stick a un lado de su coche", dejar secar al sol, luego en coche a través de un río ".
Başarısızlıklarını sahnedeki yerini suçlamayı bırakın.
Dejen de culpar de sus fallas al camino
Ve alışveriş torbasını yolun karşı tarafında bırakın,
Se le cayó su bolsa de las compras del lado opuesto de la calle...
Hey, bırakın geçeyim!
Oye, ¡ déjame pasar!
Kate için mesaj bırakın.
Deja un mensaje para Kate.
Onu bana bırakın.
Déjame eso a mí.
Para konuşmayı bırakın.
Basta de hablar de dinero.
Annem her "Harold, dövüşmeyi bırakın." dediğinde bir kuruş ayırsaydım...
Si tuviera un centavo por cada vez que mi madre decía "Harold, termina con el tocaculo".
Bırakın dedim!
¡ Dije separaos!
Bırakın gitsinler.
Soltadlos.
- Tanrı aşkına, onu rahat bırakın.
Si pudiera decir una cosa a Casey en este momento... ¡ Por el amor de Dios, déjenla en paz!
Rahat bırakın!
¡ Dejadlo en paz!
Lütfen mesaj bırakın.
Por favor deja un mensaje.
Lütfen kavga etmeyi bırakın.
Por favor, dejen de pelear.
Onu rahat bırakın!
¡ Déjenlo tranquilo!
Bırakın onu.
Déjenlo ir.
Bırakın onu.
Suéltenla.
Bırakın onunla konuşayım!
¡ Déjenme hablar con él!
Bırakın beni!
¡ Suélteme!
Lütfen detaylı mesaj bırakın.
Por favor, deja un mensaje detallado.
Onu bırakın.
Déjale.
Bırakın onu, devam edin.
Dejadle. Marchaos.
bir yolunu bulana kadar orada bırakın.
Está a salvo en el coche, déjenla ahí hasta que encuentren la forma de resolver esto.
Onu rahat bırakın.
- Háganlos retroceder. - Déjenla en paz.
Silahını yere bırak, Figgis.
Baja el arma, Figgis.
- Silahını bırak, Sherbert!
¡ Suéltala, Sherbert! ¿ Qué?
Tamam, silahımı bırakıyorum ama bu adamın gitmesine izin vermeyeceğine söz ver.
Está bien, dejaré mi arma, pero debes prometerme que no lo dejarás ir.
- Silahını bırak, yoksa vururum.
Deja el arma, o él muere.
Silahını bırak şimdi.
Ahora baja el arma.
Saldır ve understeer canavarını serbest bırak!
¡ Grita devastación y suelta los perros del subviraje!
Beni Ashley'lere bırakır mısın?
Necesito que me lleves a casa de Ashley.
Bir dahaki sefer "onları nasıl atlatacağımızı biliyorum." dediğinde, bırak da sen bizi bir çukura sokmadan önce kararını oylayalım.
La próxima vez que digas : "Yo sé cómo escaparnos de ellos", pongámoslo a votación antes de que decidas llevarnos a un precipicio.
Numara yapmayı bırak, beni kandırdın.
Deja de fingir, ¿ de acuerdo? Me has engañado. - No lo he hecho.
- Bırak ya, güldüğünü duyduk. Kafasında balta olan sarışın bir kadın sana yumurta fırlattı diye güldüm.
Porque la señora rubia con un hacha en la cabeza te tiró un huevo.
Ya da seni serbest bırakırım. Sen de burada olanları birilerine anlatırsın ve her kime anlatırsan onlar aramaya çıkar.
O... simplemente dejo que te vayas y hablarás de lo que ha pasado aquí, y con el que hables va a venir a buscar.
Sonra da kreşe bırakırsın.
- Vale. antes de llevarla a la guardería.
Bırak lafını bitirsin.
Déjale terminar.
Kararsızlık olmazdı ve bunu kanıtlayabilirim sadece bırak yaptıklarını geri alıp bir kaç test yapayım.
No habrá la inestabilidad, y puedo probarlo ; sólo quiero deshacer lo que hizo y hacer algunas pruebas,
Cabe kollarını aç avuçların bir saniye dışarı baksın, bırak rüzgâr seni yavaşlatsın.
Cabe, extendió sus brazos, las palmas hacia fuera por un segundo, y mucho viento resistencia que reducir la velocidad,
Yerel habitatını it eden agresif, işgalci bir türdür. Ardında daima yıkım bırakır.
Una especie agresiva e invasiva que amenaza el hábitat local, dejando destrucción a su paso.
Milyonlarca sorum var ve cevaplamadan bırakıyorum. Sen de öyle yapmalısın.
Tengo un millón de preguntas y las estoy dejando ir sin respuesta, y creo que también deberías hacer lo mismo.
Ben derim ki bırak Andi yapsın.
Yo digo que dejes que Andi lo haga.
Şunu bırakır mısın?
¡ ¿ Puedes dejar ya eso? !
Kapına gelen sarhoş yapancıları... evine mi bırakırsın?
¿ Simplemente... llevas a casa desconocidos que se aparecen en tu puerta, hechos polvo?
Kaydı da savcının masasına bırakırız.
Dejamos la grabación en el escritorio del Fiscal del Distrito.
Ailemin bana, büyükannem ve büyükbabamın da onlara bıraktığı gibi ben de bu mektubu sana bırakıyorum çocuğum.
Como mis padres me dejaron una carta, y mis abuelos les dejaron una también, te dejo esta carta, hijo mío.
Süreç'i bırakır mıydın?
¿ Abandonarías el Proceso?
Deniz iguanaları yumurtalarını kuma bırakır.
Las iguanas marinas entierran sus huevos en la arena.
- At silahını, yere bırak.
- Suelta el arma. Déjala. - Suéltala tú.
Her şeyi bırakıp kaçacaksın.
Lo dejas todo y huyes.
Hadi ama. Bu tanrıçayı nasıl bırakırsın?
Venga ya, ¿ cómo puedes irte con esta diosa?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]