Bunu kabul edebilirim traduction Espagnol
124 traduction parallèle
Bunu kabul edebilirim sonra. O kadar yüzsüzün tekiyim.
Que podría aceptar como una sinvergüenza.
Ama ancak çocuk parkındaki görevime dönersem bunu kabul edebilirim.
Sólo si me dan mi antiguo trabajo, en el parque de niños.
Bunu kabul edebilirim, yüz yüze konuşmuştuk.
Muy bien. Ahora estamos en paz.
Bunu kabul edebilirim.
Puedo aceptar eso.
Bunu kabul edebilirim.
Y que yo lo acepte
Evet... Bunu kabul edebilirim.
Eso lo acepto.
Bunu kabul edebilirim.
No me importa.
- Ne? - SEN canımı sıkmaya başlıyorsun! - Bunu kabul edebilirim.
¡ Tú empiezas a deprimirme!
Bunu kabul edebilirim.
Puedo aceptarlo.
Eh, bunu kabul edebilirim.
Sí, estoy de acuerdo con eso.
O bebeğin başı köpeğin çenesine girmesi için zorlanmamışsa bunu kabul edebilirim.
Bueno, si la cabeza de ese muñeco no está siendo forzada al interior de las mandíbulas. Aceptaría eso.
Bunu kabul edebilirim bak.
Puede que lo haga.
Bunu kabul edebilirim.
Con eso me basta.
Bir gün, bunu kabul edebilirim. Ama bugün değil, tamam mı?
Quizá llegue a claudicar algún día, pero no hoy, ¿ de acuerdo?
Bunu kabul edebilirim.
Lo acepto.
Durum böyleyse bunu kabul edebilirim.
Con eso me conformo.
Ve aslında, bunu kabul edebilirim.
Y, sabes, lo acepto.
- Bunu kabul edebilirim.
- Hey, puedo aceptar eso.
Eğer arkadaşlık yapıyorsa o John, ismi neydi, bunu kabul edebilirim.
Está bien que pase tiempo con este John. lrá a Oxford, ¿ sabías?
Bunu kabul edebilirim.
Puedo vivir con ella.
Schiff'e danışmalıyım ama bunu kabul edebilirim.
Tengo que consultarlo con Schiff, pero me gustaría negociar la sentencia.
Bunu kabul edebilirim.
Respeto tu postura.
Söz veriyorum Pooja, Tina'yla evleneceğim. Mutlaka. Ancak sen de bir başkasıyla evlenirsen bunu kabul edebilirim.
Juro por ti Pooja, que me casaré con Tina... sin falta, pero sólo el día que te cases con alguien
Bunu kabul edebilirim.
Tiene razón.
Eğer gitme sırası bendeyse ve cennette ailemle olacaksam bunu kabul edebilirim.
Si llegó mi hora de morir e ir al Cielo con mi familia, acepto eso.
Eğer ölüm sırası bendeyse ve cennette ailemle olacaksam bunu kabul edebilirim.
Si llegó mi hora de morir e ir al cielo con mi familia, acepto eso.
Bunu kabul edebilirim.
Está bien, lo acepto.
Bunu kabul edebilirim. Şimdilik.
Puedo aceptar eso, por ahora.
Bunu kabul edebilirim, başaramayacak olsalar bile.
Puedo vivir con eso, aunque ellos no puedan hacerlo.
Buna saygı duymak gerektiğini biliyorum. Bunu kabul edebilirim.
Es importante respetar eso... en la comunidad, está claro.
Bana şimdi güvenemezsen, bunu kabul edebilirim.
Si no puedes creerme ahora, lo acepto.
Kendime evet diyordum. Bencil, kaba ve aykırı biri olabilir. Ama bu onun tarzı, bunu kabul edebilirim.
Pensé que era egoísta, grosera y excéntrica... pero supuse que era cosa de su clase social.
Ve eğer... benimle olmayacaksan... bunu kabul edebilirim.
Y si no quieres estar conmigo... puedo aceptarlo.
Sizinle samimi olmaya çalışıp bunu bir özür olarak kabul edebilirim.
Haré lo posible para que nos conozcamos mejor... y así poder disculparme adecuadamente.
Hatta bir gün bunu bile kabul edebilirim.
Algún día quizá pueda superarlo.
- Bunu kabul edebilirim.
Aceptaré eso.
Bana hayatını borçlusun... Ama bunu karşılık olarak kabul edebilirim.
Me debes la vida, pero aceptaré un beso como pago.
Bak, sen hala ev sahibesiyken bunu çocukça bir şaka olarak kabul edebilirim, tamam mı?
Mira, sigue siendo la anfitriona mientras yo... recuerdo algún chiste blanco, ¿ está bien?
Sakın bana bu tonla hitap etme, Üsteğmen, yoksa, bunu bir isyan kabul edebilirim.
No use este tono o haré que Io acusen de insubordinación.
Bunu belki kabul edebilirim.
En si mismo, puedo aceptar eso.
Bunu hükümetten daha kolay kabul edebilirim.
Eso me convence más que lo del gobierno.
Bunu kabul edebilirim.
Eso lo acepto.
Birçok şeyi kabul edebilirim ama bunu asla...
Voy a aceptar muchas cosas, pero nunca eso.
- Bunu nasıl kabul edebilirim?
- ¿ Cómo iba a poder aceptarlo?
Kendi evime istediğim zaman misafir kabul edebilirim. Bunu başka biri için de yaparım.
Si no puedo trae a un invitado a mi propia casa... prefiero vivír en otro lugar.
Belirsizlikle çevrelenmiş bir andı ama bunu bir uvertür olduğunu kabul edebilirim. Ama pek emin değilim.
Había ambigüedad, pero noté ternura.
Onu reddetmişken bunu nasıl kabul edebilirim?
Si rechacé eso, ¿ cómo puedo aceptar esto?
Bunu ne kabul edebilirim ne de buna katlanabilirim.
No aceptaré tu lástima y tampoco la toleraré.
Bunu nasıl kabul edebilirim?
¿ Cómo voy a aceptar esto?
Bunu kasıt olarak kabul edebilirim. Bu resmen kanıtları saptırma.
Ciertamente se burla con la evidencia.
Sanırım bunu bir iltifat olarak kabul edebilirim.
Supongo que puedo tomarlo como un cumplido.
bunu kabul edemem 111
bunu kabul etmiyorum 18
bunu kabul et 28
bunu kabul ediyorum 44
edebilirim 23
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu al 228
bunu alabilirsin 17
bunu kabul etmiyorum 18
bunu kabul et 28
bunu kabul ediyorum 44
edebilirim 23
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu al 228
bunu alabilirsin 17
bunu yapma 481
bunu bana neden yaptın 18
bunu yapmana gerek yok 38
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu yapabilirim 231
bunu bilmiyordum 213
bunu yapabilir misin 143
bunu sevdim 345
bunu unutma 219
bunu bana neden yaptın 18
bunu yapmana gerek yok 38
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu yapabilirim 231
bunu bilmiyordum 213
bunu yapabilir misin 143
bunu sevdim 345
bunu unutma 219