English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ B ] / Böyle bir şey yok

Böyle bir şey yok traduction Espagnol

643 traduction parallèle
Bak, Marie, sen de biliyorsun ki böyle bir şey yok.
Marie, sabes que no es así.
Tabi böyle bir şey yok.
No hay nada como eso.
Böyle bir şey yok.
No hay tal cosa.
Ki aslında böyle bir şey yok. Sizinle bu Tucker işine girmeye zorladınız mı onu?
Le ha obligado a entrar en el negocio de Tucker, ¿ verdad?
Gizli bir kapıdan kaçmayı düşünüyorsun, ama böyle bir şey yok.
Te gustaría desaparecer por una trampa, pero no hay ninguna.
Kesinlikle böyle bir şey yok.
Claro que no.
Böyle bir şey yok.
- Caballos de madera.
Çünkü biz İngilizlerin doğasında böyle bir şey yok.
Los británicos no tenemos estómago para hacer algo así.
Böyle bir şey yok.
Nada de eso.
- Böyle bir şey yok.
- Eso no existe.
Sizi her gördüğümde, Teksas'ta hemen hemen herşeyimiz var ama böyle bir şey yok diye düşünüyorum.
Cada vez que la miro pienso, tenemos de todo en Tejas, pero algo así no.
Böyle bir şey yok. Dürüst olan ve olmayan kadınlar var.
Existen mujeres honestas y mujeres deshonestas.
Ama böyle bir şey yok!
¡ Pero no es verdad!
Her ikinizi de temin ederim ki ortada böyle bir şey yok.
Me apresuro en asegurarles que no es el caso.
Bir dakika, sizin bir yere kapatılmış bir karınız... veya bir bayan arkadaşınız olduğunu düşünüyordum. Oh, hayır. Kesinlikle böyle bir şey yok.
Por un momento, pensé que tenía... una esposa o una amiga escondida... en algún sitio.
Hayır... böyle bir şey yok.
Ningún... hay no la tal cosa.
- Onda böyle bir şey yok.
- ÉI no la tiene.
Böyle bir şey yok farzedebilirsiniz.
No dé nada por sentado.
Hayatımda böyle bir şey duymadım. Söyleyecek başka bir şey yok.
Sólo puedo decir que nunca había oído algo semejante en toda mi vida.
Korkarım ki böyle erken saatte göstereceğimiz bir şey yok.
No hay película a esta hora.
Böyle bir şey ile alakam yok, yemin ederim!
¡ No tuve nada que ver, lo juro!
- Baba, endişelenecek bir şey yok. - Bark, böyle söylememelisin.
Vamos, no hay que preocuparse.
Sırada ben varım. Böyle bir şey duymuş olmanıza imkan yok.
Bueno, después actuó yo.
Böyle bir şey istediğim yok.
Eso no me gustaria.
Böyle bir durumda yapılabilecek fazla bir şey yok.
Poco puede hacerse en un caso como éste.
Böyle düşünüyorsan, seni her gece bağlamaktan başka yapacak bir şey yok.
Si piensas así, no tendré más remedio que atarte por las noches.
Böyle bir şey kesinlikle yok.
No puedo creerlo.
Böyle düşünceler beni zorlayamazsınız, geçmişimde utanç duyacağım bir şey yok.
Yo nunca he sido así, y no me arrepiento de nada.
Böyle bir gemiyle, iyi şanslar dilemek dışında söylenecek çok şey yok.
¿ Algo más? No hay más que decir, excepto buena suerte.
Şey, bundan böyle öyle bir yaşam yok.
- ¡ Pues eso ya se acabó!
Güvenli değil, yılanlar soğukkanlı hayvanlardır ve uyuşturucu iğne böyle hayvanlarda hemen etki göstermez,... ama yapacak bir şey yok.
No es segura, porque una serpiente es de sangre fria. y el anestesico no funciona bien o no es rapido en algunos animales Pero no hay otra cosa que hacer.
Hayır, efemdim, öyle bir şey yok. Böyle bir şey yaptığımı ima etmedim.
No, Sr, no he dicho eso.
Tanrı aşkına, böyle bir şey yapmasına gerek yok.
No me conquistó, por Dios.
Hayır, iyiyim ben. Böyle bir şey yapmaya niyetim yok.
No, estoy bien No me gustó nada esto.
Sorun yok, şey hariç... Böyle bir parayı tutmak istemiyorum, Flora.
Nada, excepto que... ésta no es la clase de dinero que me gusta guardar.
Böyle kılıbık olmak istemem doğrusu. Yok böyle bir şey.
Dios no quiera que acabe yo así algún día.
Ruth'un ve milletin önünde böyle bir şey yapmamın imkanı yok.
- Sí. Caray, odiaría hacer algo así delante de Ruth y todo.
Böyle bir şey dediğinizi unutalım. Çünkü orada kimse yok.
Lo mejor será olvidar que lo ha dicho siquiera, porque no hay nadie ahí dentro.
Sayın yetkili, Britanya gençlerinin böyle cesaret ve azametle kendilerini yok etmesi harika bir şey.
Señor, es espléndido ver cómo la flor de la virilidad británica... se destruye a ella misma con tanto ímpetu y tenacidad.
Böyle davranarak, konuşmaya hiç hakları yok yapman gereken şey, bir kılıç edinmek..
Como aquellos gamberros tú también llevarás... una espada en la cintura
Bakın hanımefendi, trende veya gemide yapabileceğim bir şey yok ancak odama böyle daldığınızda...!
En un tren o un bote, no hay nada que pueda hacer... pero cuando se mete en mi habitación...
Şimdi ben bunu böyle tutunca, bak bir şey yok, görüyor musun?
Cuando hago esto, no se escucha nada.
Benim böyle bir şey için hayal gücüm yok.
- ¿ Verdad que no? - No tengo suficiente imaginación. Eres tan poco imaginativo...
Gazetede sizin sözünüzün ilanını gördüm ve "İşte ona söylemek istediğim böyle bir şey." diye düşündüm. KAYBEDECEK ZAMAN YOK
He visto su frase en el periódico y he pensado que me gustaría decírsela.
- Kadınsınız diye böyle bir şey yok.
- No tiene nada que ver con eso.
Yok böyle bir şey.
Las cosas que haces con ella...
Bir şey yok Madam Rosa. Hâlâ, böyle yaşayıp gidebilirsiniz?
Usted es hermosa vivo y bien.
Bu çiftin normalde olması gerektiği gibi gün ışığında değil de böyle erken saatte evlenmesi hakkında konuşacak ya da merak edecek bir şey yok.
Quiero decir, sobretodo, que venir aquí no es ninguna maravilla. Y no hay que murmurar, porque estos dos jóvenes celebran... el santo matrimonio por la mañana temprano. Y no como normalmente hacen todos, con la luz del sol.
Bilim adına da olsa, böyle bir şey yapma hakkınız yok!
¡ No tienen derecho a hacer esto!
Koca gezegendeki tek insan biziz....... ama galakside böyle bir şey olmasının imkânı yok.
Somos los dos únicos seres humanos en todo el planeta. Pero no hay modo alguno en esta galaxia, de que yo... Hijo espiritual, Starbuck.
Eğer böyle dinamik bir evrende yaşıyorsak ve her şey Büyük Patlama sonucu oluşmadıysa evrenin son yok oluşu sonrasında yeni bir döngü sonucu yaratılmış olabiliriz.
Si vivimos en un universo oscilante de este tipo el big bang no será la creación del cosmos sino sólo el final de un ciclo previo la destrucción de la última encarnación del cosmos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]