English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ C ] / Cl

Cl traduction Espagnol

925 traduction parallèle
NACI kimyasal formülüne benzetirdim.
Puede comparase con la formula química Cl Na
Müşterilerden biriydi.
Él era uno de los cl ¡ entes.
Galiba Friars da...
Creo que fue en el Friars Cl...
- Eğer bir adam ticaret yapıyorsa müşterilerini seçemez..
Cuando un hombre compra yvende no puede eleg ¡ r sus cl ¡ entes.
Müşteriler geldiğinde, tartarız ve ödeme yapılır.
En cuanto nuestro cl ¡ ente venga, 0s pag0.
Klinik bir adı da var, neydi?
Hay un nombre cl ¡ nico para eso, ¿ no?
A.I.D. İn I.C.U. 1098.
Emergencia en la U Cl.
"Dinle beni Cl-Cl-Claudius" dedi, kekelememle alay ederek.
"Escucha, Clau, Clau, Claudio" respondió mofándose de mi tartamudeo.
Acem kılıçlı adam, Belshazzar'ın sadık muhafızı, güçlü ve cesur biri.
El hombre de las dos espadas, el leal guardián de Belshazzar, un hombre poderoso de gran valor.
- Buraya gel seni koca kıçlı.
- Salid de ahí, gran Bozo.
Dalgıçlıkta para yok bu aralar!
¿ En qué pensaba?
Biz aynı zamanda düğünlerde sağdıçlık yaparız.
También a veces hacemos de padrinos.
- Kılıçlı baston.
- El bastón espada.
Suçları cezalandırmaya inanan biri. Rüyası gerçekleşebilir ve yargıçlıktan sonra infazcı olmayı ister.
Un hombre que castiga los crímenes quiere convertirse en un verdugo, después de haber sido juez.
Şık ofisinde zaten yargıçlık yaptığı düşünülürse, doğru olmalı.
Si juzgo por la oficina elegante que tiene, diría que sí.
O insanlar ve sizler yargıçlık için beni istediğinizi söylemedikçe bu işi istemiyorum ve kabul etmeyeceğim.
A no ser que esos mismos hombres y todos vosotros me digáis que queréis que sea el juez no quiero el trabajo y no lo aceptaré.
Yargıçlığı ben istemedim, verdiler ve yardıma ihtiyacım var.
Yo no he pedido el cargo, pero me lo han dado y necesito ayuda.
Tabancasını bırakır, sadece yargıçlık yaparsa görevi kabul ederim.
Si deja la pistola para ser juez, aceptaré.
Ama kişisel fikirlerim yargıçlığımı etkilememeli.
Pero eso no puede interferir en mi decisión.
Yargıçlık yapamayacağını.
Demasiado para seguir siendo juez.
Pek çok kasabada, pek çok kez yargıçlık yaptım.
He ejercido en muchas ciudades.
Dalgıçlıktan ne kadar anlarsın?
¿ Sabes algo de submarinismo?
Ama benim Maria'ma karpuz kıçlı dediklerinde New York şehri bir şeyler yapmalı.
Pero cuando llaman a mi Maria "Culo de Sandía"... la ciudad de Nueva York tiene que hacer algo.
Ben kendim, bizzat, oğlunuzu muayene eden psikiyatrislerle konuştum.... hapishane doktoruyla duruşmada yargıçlık yapan hakimle soruşturmanın danışmanıyla hapishanenin müdürüyle.
Yo mismo hablé con los psiquiatras que examinaron a su hijo. Con el forense, con el juez que presidió el juicio, con el fiscal, con el alcaide de la prisión...
Evet, uzun bir süredir yargıçlık yapıyorum.
Soy el juez desde hace mucho tiempo.
Bir böcek gibi yaşamaktan mutlu musun koca kıçlı?
¿ Estás contenta, gordinflona? ¿ Viviendo así, como bichos?
- Kara Kıçlı Bessie mi?
- ¿ Bessie Culo Negro?
Olur da yetkililer iki kılıçlı bir işçi görürlerse içeriye tıkılıp çok pis dayak yerim.
Un obrero con espada seguro que sólo puede traer problemas. ¡ Vete de aquí!
Balam'ın metal kılıçlı düşmanı onu buldu.
El viejo enemigo de Balam con espadas de metal lo ha encontrado.
Siz kılıçlılar ne tarafa gidiyorsunuz?
¿ A dónde se dirigen tan poderosos espadachines?
- Dalgıçlık mı yapacaksınız! ?
- ¡ No harán buceo en aguas profundas!
Hanımefendi, ya siz örgüyü bırakacaksınız ya da ben yargıçlığı, hangisi olsun?
Señora o usted deja de hacer punto o yo dejo de ejercer de juez.
İki tane kılıçlı mankafa.
Inútiles con espadas echando a un pordiosero...
Yıldırım kılıçlı bir gangster olan kör bir adam...
Un ciego que es un yakuza con una espada relámpago...
Su katılmamış kara kıçlı bir ahmak!
Eres un negro ignorante y tonto.
Sanıkların babası olduğuz için yargıçlık görevinizden muafsınız, gidebilirsiniz.
Como padre de la acusada, estáis dispensado de ejercer vuestro oficio de juez y os podéis retirar.
Çok yaşa Özgür Santa Vittoria'nın koca kıçlı başkanı!
Bola de grasa, qué vas a ser tú Alcalde del pueblo libre de Santa Vittoria.
Altı kulaklı ve iki kıçlı bir domuzun varsa, dersin ki, " Santa Vittoria.
Si Ud. tiene un cochino con seis orejas y dos rabos, dice, "Santa Vittoria. ¿ Qué puede esperar?"
Burada kılıçlı bir maganda var.
Aquí hay un rufian con un cuchillo.
Bu Demir Haç. Bu da kılıçlı bir liyakat madalyası.
y esta medalla es por ser leal durante 4 años en la guerra.
Şişko kıçlı ihtiyar zorba.
¡ Chulo de culo gordo!
Çek şu koca kıçlı tankerini yolumdan!
Aparta ese camión de mi camino.
Çlıştığınız süreyi not ettim... ve boşa harcanan zamanı çıkardım. - İşte.
He apuntado las horas que habéis trabajado y he descontado el tiempo perdido.
Herkesi kızdıran bu federal yargıçlığın görüşünü siz de benimsiyorsunuz.
Su postura sobre los jueces federales está alterando a todos.
- Bir şey kanıtlamaya çlışmıyorum, efendim.
No quiero demostrar nada, señorita.
koca kıçlı hanımlar, canlı görününhareket edin SEALtakımı. hareket edin!
Damas y caballeros, que parezcan vivos, muevanse equipo SEAL, ¡ muevanse!
Ben o oynak kıçlı zencilerden değilim, dostum.
No soy ningún negro del ghetto.
Çifte kılıçlı samuraylar, kim korkar onlardan!
¡ Un Samurai con dos espadas no asusta a nadie!
Seni koca kıçlı, bok suratlı serseri...
Tú, miserable vagabundo...
Kılıçlı düello.
Espadas.
- bana yargıçlık taslama.
- No me juzgues.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]